田中氏はどちらかといえば正直な人だ。 Tanaka bey, bana dürüst bir adam gibi geliyor. Bay Tagomi doğruyu söylüyor. ねえ、仲直りしよう。 Hadi, barışalım. Barışalım o zaman. 彼は小熊を連れ去り、振り返らずに山を駆け上がった。 Ayı yavrusunu kaçırıp arkasına bile bakmadan dağa kaçtı. Küçük ayıyı kaçırdı ve arkasına bakmadan dağa koştu. 今日は早く帰って料理でもしようかな。 Bugün erken dönüp yemek falan mı yapsak. Bugün eve gidip yemek yiyelim mi? 私はもう彼の短気には我慢できない。 Onun öfkesine artık tahammül edemiyorum. Onun için daha fazla zahmete katlanamam. トムは自分の家族について話した。 Tom ailesi hakkında konuştu. Tom ailenden bahsetti. あなたたちはボストンの写真がある? Sizden Boston fotoğrafı var mı? Boston'da bir fotoğrafınız var mı? トムさんは予約を忘れました。 Tom randevusunu unuttu. Bay Tom randevu almayı unuttu. 私を案内すべき人がわからない。 Kimin bana rehber olması gerektiğini bilmiyorum. Kimse bana yol göstermeyecek. このいすは木で出来ている。 Sandalye tahtadan yapılmış. Bu ağaçtan yapılmış. 客がいなかったので店を早仕舞いにした。 Müşteri olmadığı için dükkanı erken kapattık. Bir müşterim olmadığı için mağazayı erken ziyaret ettim. 寝させてよ。 Uyumama izin ver. Bırak uyusun. 煙草を吸う習慣は悪い習慣です。 Sigara içmek kötü bir alışkanlıktır. Sigara içme alışkanlığı kötü bir alışkanlıktır. 明日数学のテストがあるでしょう。 Yarın matematik imtihanı var. Yarın matematik sınavına gireceksiniz. 彼の履歴についてはほとんど知られていない。 Onun geçmişi hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Onun geçmişi hakkında az şey biliniyor. 彼は日本語がペラペラです。 Şakır şakır Japonca konuşur. Japonca kavşakta. 私の友達はスピード違反で逮捕された。 Arkadaşım aşırı hız yapmaktan tutuklandı. Arkadaşlarım hız ihlalinden tutuklandı. こちらを使ってもよろしいでしょうか。 Bunu kullansam olur mu? Peki, bu ne anlama geliyor? 彼は、話術が巧みだ。 O, konuşma sanatında yeteneklidir. Çok iyi bir konuşma yapıyor. ブロニスラウは十八歳です。 Bronisław 18 yaşında. Bronisla on sekiz yaşında. 私は神戸に住んでいます。 Ben, Kobe'de yaşıyorum. Kobe'de yaşıyorum. あなたの計画にはついていけない。 Senin planına ayak uyduramam. Bu planın bir parçası değil. あなたたちはボストンの写真がある? Sizde Boston fotoğrafı var mı? Boston'da bir fotoğrafınız var mı? 理由はなんにせよ彼らは結婚しなかった。 Hiç bir nedenle, onlar evlenmedi. Nedense evlenmediler. 彼は私たちの古いラジオを10ドルで買うと言った。 O, eski radyomuz için on dolar teklif etti. Eski radyomuzu 10 dolara satın alacağını söyledi. このグラタンはきのうの残り物を利用して作ったんだ。なかなかおいしいでしょ。 Bu ızgarayı, dün kalanları kullanarak yaptım. Tadı oldukça güzel, değil mi? (Gülüşmeler) トムはアイロンのプラグを抜いた。 Tom ütünün fişini çekti. Tom ütüyü çıkardı. トムは習わなければならないことがいっぱいあります。 Tom'un hâlâ öğrenecek çok şeyi var. Tom öğrenmen gereken çok şey var. 今日は 霧が かかっています。 Bügün hava sisli. Bugün sis var. 確かに、現代社会は消費が人々の生活に重要な役割を果たし、幸福や喜びに強く結 びついているのも当然のことといえる。 Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz. Tabii ki, modern toplum, tüketici hayatının önemli bir parçası, mutluluğun ve sevincin güçlü bir parçası. 私はバナナを食べています。 Muz yiyorum. Muz yiyorum. 女として自覚なさ過ぎて怖い。 Kadın olduğunun bu kadar az ayırdında olması ürpertici. Bir kadın olarak tanınmaktan çok korkuyorum. 天気が良ければドライブに行きますよ。 Hava iyi olursa gezmeye gideceğiz. Eğer hava iyi ise, arabayla giderim. 私の兄は外国で勉強したがっている。 Ağabeyim yurt dışında öğrenim görmek istiyor. Ağabeyim yabancı bir ülkede çalışmak istiyor. それは高すぎる! O çok pahalı! Çok yüksek! 私は猫です。 Ben bir kediyim. Ben kediyim. あの女の子は誰だろう。 Şu kız kim acaba. Kimmiş o kız? 私は彼女とは買い物に行かないと言った。 Onunla alışverişe gitmediğimi söyledim. Onunla alışverişe gitmem gerektiğini söyledim. 缶は空っぽだ。 Teneke boş. Kutu boş. 私は犬に水をやる。 Köpeklere su veriyorum. Köpeğime su vereceğim. 「ああ!」は感嘆詞だ。 Ah! bir ünlemdir. "Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa ある女性が先日デパートで買い物中に運転免許証を失ってしまった。 Kadının biri geçen gün mağazada alışveriş yaparken ehliyetini kaybetmiş. Geçen gün bir kadın alışveriş sırasında ehliyetini kaybetti. すべての人間は、生まれながらにして自由であり、かつ、尊厳と権利とについて平等である。人間は、理性と良心とを授けられており、互いに同胞の精神をもって行動しなければならない。 Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler. Hepimiz doğuştan sahip olduğumuz özgürlük, onur ve haklar ile eşitiz. 貧乏は諸悪の根源。 Yoksulluk bütün kötülüklerin kaynağıdır. Yoksulluk kötülüğün köküdür. そこって遠いですか? Orası uzak mı? (O dediğin yer uzak mıdır?) Burası çok uzak mı? 僕は夜型なんだ。 Ben bir gece kuşuyum. Ben gece modeliyim. アイリーン・ペパーバーグが、アレックスと名づけたオウムの前で丸いお盆を持っている。 Irene Pepperberg, Alex adını taktığı bir papağanın önünde yuvarlak bir tepsi tutuyor. Irene Pepperberg'in, Alex adında bir papağanın önünde yuvarlak bir kazan var. 罠だよ! Bu bir tuzak! Bu bir tuzak! 私たちの運命は皆さんの決定次第なのです。 Bizim kaderimiz senin kararlarına bağlıdır. Kaderimiz sizin kararlarınıza bağlı. 彼女は運転免許を取りたがっている。 O bir sürücü ehliyeti almak istiyor. Ehliyetini almak istiyor. 新二は九つのココナッツを食べました。 Shinji yedi tane hindistan cevizi yedi. 2 tane yeni hindistan cevizi yedim. 彼は寝ているのですか。 O, uyuyor mu? Uyuyor mu? あなたはおろし金が必要ですか? Rendeye ihtiyacınız var mı? Paraya ihtiyacın var mı? 彼は列車を崖から転落させた。 Tren uçuruma yuvarlandı. Treni uçurumdan attı. ぐっすりおやすみ、ティミー。 İyi uykular, Timmy. İyi geceler, Timmy. 恋って何ですか。 Aşk nedir? "Aşk" ne demek? 北海道では今ごろ雪が降っているだろう。 Hokkaido'da şu sıralar kar yağıyor olmalı. Kuzey Denizi'nde şu anda kar yağacak. スーパーに行ってきました。 Markete gittim geldim. Süpermarkete gittim. 彼ならこの問題を解けるだろう。 Belki o, bu problemi çözebilir. Bu problemi çözecek. もう十二分に頂きました。 Ben gereğinden fazla aldım. 1 bölü 2 eşittir 1 bölü 3. トムはメアリーの車でボストンまで運転しました。 Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü. Tom Boston'a Mary'nin arabasını sürdü. 一体何をしたいの? Allah aşkına ne yapmak istiyorsun? Ne yapmak istiyorsun? 起きろ! Uyan! Uyan! 私は彼の家族を知っている。 Onun ailesini tanıyorum. Ailesini tanıyorum. クラブに入りませんか。 Kulübe katılmaz mısın? Kulüplere girebilir miyiz? 彼の詩は理解するのが難しい。 Onun şiirlerini anlamak güçtür. Şiirlerini anlamak zordur. お昼いつもどこで食べてるの? Öğle yemeğini genellikle nerede yiyorsun? Her öğle yemeği için nereye gidiyorsun? これらの容器は気密になっている。 Bu konteynırlar hava geçirmez. Bu kaplar kapalı. 私たちはもうそこに戻りません。 Biz artık oraya dönmeyeceğiz. Artık oraya geri dönmüyoruz. オーストラリアで三ヶ月間過ごした。 Avustralya'da üç ay geçirdim. Avustralya'da üç ay geçirdim. 彼は麻雀が上手だそうです。 Mahjong'da çok iyiymiş. Mürekkep balığının çok iyi olduğunu söylüyor. 神の恵みのあらんことを! Çok yaşa! Tanrı'ya şükürler olsun! どんな人がタイプなの? En çok hangi tür insanları seversin? Senin tipin ne? 雨が降り始めると、私は友達の傘に入った。 Yağmur yağmaya başlayınca, arkadaşımın şemsiyesine sığındım. Yağmur başladıktan sonra, arkadaşım şemsiyeye girdim. ついに彼女は旧友と連絡をとることができた。 Nihayet o eski arkadaşı ile irtibata geçebildi. Sonunda eski dostuyla irtibata geçebildi. 彼はすっかり信用を無くした。 O, inancını tamamen kaybetti. Tamamen güvenilmezdi. その猫は茶色です。 Şu kedi kahverengidir. O kedi kahverengi. とても助かりました。 Çok yardımseversin. Çok yardımcı oldunuz. すばらしいアイデアがうかんだよ。 Aklıma harika bir fikir geldi. Bu harika bir fikir. まだ時間がある。 Yeterince vakit var. Hâlâ vaktimiz var. 彼は勇敢だった。 O cesurdu. Cesurdu. 子猫が生まれた。 Bir kedi yavrusu doğdu. Kedi doğdu. それはほんの冗談にすぎなかったのだ。 Bu şakadan başka bir şey değildi. Sadece şakaydı. これはなんて大きな本なんでしょう。 Ne kadar büyük bir kitap bu! Bu çok büyük bir kitap, değil mi? ハトは平和の表象である。 Güvercin, barışın sembolüdür. Hat, barış sembolüdür. ペルシャ語を勉強したいと思っています Farsça çalışmayı düşünüyorum Farsça öğrenmek istiyorum. ろうそくがひとりでに消えた。 Mum kendi kendine söndü. Mumlar tek başına yok oldu. あなた達は、今日の午後は暇ですか? Siz bu öğleden sonra boş musunuz? Bu öğleden sonra çok mu meşgulsünüz? 少しのんびりしたほうがいいですよ。 Biraz sakinleşmelisin. Biraz dinlensen iyi olur. 彼らは私の兄弟です。 Onlar benim erkek kardeşlerim. Onlar benim kardeşim. 君は弱。 Zayıfsın. Zayıfsın. 今度彼がいつ来るのかわかりません。 Tekrar ne zaman geleceğini bilmiyorum. Bir daha ne zaman geleceğini bilmiyorum. 彼の様態は、どちらかといえば、昨日よりよいほうです。 Durumu bugün dünkünden biraz daha iyi diyebilirim gibi (geliyor). "Ben, Sayın Bickersteth, Sayın Bickersteth, Sayın Bickersteth. 警察は証人に問い合わせました。 Polis, görgü tanığını sorguladı. Polis tanığı aradı. 私は君に一人で行って欲しくない。 Oraya tek başına gitmeni istemiyorum. Tek başına gitmeni istemiyorum. 彼女はたった15ドルしか持っていない。 Onun onbeş dolardan fazla parası yok. Sadece 15 doları var. あんた、笑いすぎ! Çok güldün! Çok komiksin! ベビーカーが店の前に置かれている。 Bebek arabası dükkanın önünde duruyor. Barın önünde bir bebek arabası var. 私は母を待っている。 Annemi bekliyorum. Annemi bekliyorum. 彼の手紙に返信を出すべきだったのに。 Onun mektubuna cevap vermeliydin. Mektubuna cevap vermeliydim. ありがとう! Teşekkürler! Teşekkür ederim! この道はいつも多くの車が通る。 Bu yoldan her zaman çok sayıda araba geçmektedir. Bu yol her zaman bir sürü araç taşır. トムが好きじゃない理由が分かっている。 Senin Tom'u sevmeme sebebini anlıyorum. Tom'u neden sevmediğimi biliyorum. 麻雀のやり方を知ってる? Mahjong oynamayı biliyor musun? Shenshaw'ın nasıl çalıştığını biliyor musun? これらは長袖です。 Bunlar uzun kolludur. Bunlar uzun kollar. コップをいくつか持ってきて下さい。 Bana birkaç bardak getirir misin lütfen. Bana biraz bardak getir. どっちのボタンをおしたらいいか教えて下さい。 Hangi düğmeye basacağımı söyler misin lütfen? Hangi düğmeye basacağımı söyle. 終戦は世界全体を変える。 Savaşlardan sonra her şey değişir. Savaş bittikten sonra tüm dünyayı değiştirecek. 彼女は靴下を直した。 Çoraplarını yamadı. Çoraplarını tamir etti. ビールは麦芽から醸造される。 Bira, malttan elde edilir. Bira, arpadan bira yapılır. 君は必要以上に多くの切手を買ってしまった。 Gerekenden daha fazla pul almışsın. İhtiyacın olandan fazlasını aldın. 今携帯持ってる? Cep telefonun yanında mı? Telefonun var mı? とりわけ子供たちは愛情を必要とする。 Hepsinden öte, çocuklar sevgiye muhtaçtır. Özellikle çocukların sevgiye ihtiyacı vardır. 彼らは彼を尊敬している。 Ona saygı gösteriyorlar. Ona saygı duyuyorlar. 新しい橋の建設が進行中だ。 Yeni köprünün inşası devam ediyor. Yeni bir köprü inşa ediyoruz. お手伝いくださってどうもありがとう。 Yardımınız için teşekkür ederim. Yardım ettiğin için sağ ol. 本当の戦争はこの話よりもずっと恐ろしい。 Gerçek savaş bu hikâyeden daha çok korkunç. Gerçek savaş bu hikayeden çok daha korkunç. 青いケーキが欲しい。 Mavi bir pasta istiyorum. Mavi pasta istiyorum. 社内で煙草を吸うのは社の規則に反する。 Ofiste sigara içmek kurallarımıza aykırıdır. Şirket içinde sigara içmek, şirket kurallarına aykırıdır. トムはご両親と住んでいます。 Tom ebeveynleri ile birlikte yaşar. Tom ailenle yaşıyor. トムはテーブルを買った。 Tom bir masa satın aldı. Tom bir masa satın aldı. トムは何歳ですか。 Tom kaç yaşında? Tom kaç yaşında? パーティーに行かない。 Partiye gitmeyeceğim. Partiye gitmiyorum. レベッカは毎日とても早起きします。 Rebecca her gün fazlasıyla erken kalkar. Rebecca her gün çok erken uyanıyor. トムは急いでいたので、ベッドメイキングをしなかった。 Tom'un acelesi vardı bu yüzden yatağını yapılmamış olarak bıraktı. "Evet, efendim." 両親は私の今年の成績に満足した。 Ebeveynim, bu seneki notlarımdan memnun kaldılar. Ailem bu seneki başarımdan memnundu. 私は冬にいつも風邪をひく。 Kışın her zaman nezle oluyorum. Kışı üşütüyorum. 立っているのがやっとだった。 Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum. Sonunda ayakta durabiliyordum. 屋根をぜひ修理する必要がある。 Çatı mutlaka tamir edilmeli. Çatıyı tamir etmemiz gerek. 実際のところ、このレストランの持主は僕の友人だ。 Doğruyu söylemek gerekirse bu restoranın sahibi benim bir arkadaşım. Aslında restoran sahibi benim arkadaşım. 明日雨が降っていたら家にいます。 Eğer yarın yağmur yağarsa, evde oturacağım. Yarın yağmur yağarsa evde olurum. 彼女は息子の帰還を祈った。 O, oğlunun geri dönüşü için dua etti. Oğlumun dönüşü için dua etti. 彼の言った事に意味はない。 Söylediği şeyin hiçbir önemi yok. Söylediklerinin bir anlamı yok. まあ落ち着け。 Sadece sakin ol. Sakin ol, tamam mı? トムは真面目な家族持ちだ。 Tom çalışkan bir aile adamı. Tom'un ciddi bir ailesi var. 支払いを受けるために銀行口座を開く必要がある。 Ödemeyi alabilmek için bankada bir hesap açman gerekir. Banka hesabı açmak için ödeme yapmam gerekiyor. 行け。 Git. Git. 私はダンスパーティーに行けない。 Ben baloya gidemeyeceğim. Baloya gidemem. 違います! Öyle değil. Hayır! 僕らはみんなトムが狂人だと思っていた。 Hepimiz Tom'un deli olduğunu düşündük. Hepimiz Tom'un deli olduğunu sanıyorduk. 彼は大きなあくびをした。 O yoğun esnedi. Büyük bir esnemiş. 一箱いくらですか? Bir kutusu ne kadar? Bir paket ne kadar? 今朝は何時に起きた? Bu sabah saat kaçta kalktın? Bu sabah ne zaman oldu? それは一種の冗談にすぎない。 Şakadan başka bir şey değil. Bu sadece bir şaka. 私はオスマン語を話すことができます。 Ben Osmanlıca konuşabilirim. Osman dilini konuşabiliyorum. 私は18歳以上です。 18 yaşın üzerindeyim. 18 yaşından büyüküm. 私はオスマン語を話しています。 Ben Osmanlıca konuşuyorum. Osmanlı konuşuyorum. 彼女は有能だったので第一人者になった。 Kabiliyeti onu zirveye çıkardı. İşe yarar biri olduğu için ilk kişi oldu. 麻雀牌はとってもきれいなものです。 Mahjong taşları çok güzeller. Kertenkele çok güzel. 今日は来ない。 Bugün gelmiyorum. Bugün gelmeyecek. そういうことです。 Aynen öyle! İşte bu kadar. その老人は子ギツネをわなから放してやった。 Yaşlı adam küçük tilkiyi tuzaktan kurtardı. Yaşlı adam civcivlerini çöpe attı. あなたの言語を勉強したくない。 Senin dilini çalışmak istemiyorum. Dilini öğrenmek istemiyorum. この近くで犬が一匹ほえている。 Yakınlarda bir köpek havlıyor. Buralarda bir köpek var. 私はパリへ行った。 Paris'e gittim. Paris'e gittim. 鷲はハエを狩らない。 Kartallar sinek avlamaz. Kartal sinek avlamıyor. 田中さんといえば、最近彼に会ったか。 Tanaka beyden bahsetmişken, son zamanlarda görüştünüz mü? Son zamanlarda onu gördün mü? 初期設定のまま使ってるの? Varsayılan ayarları mı kullanıyorsun? İlk ayarında mı kullanıyorsun? 私はその話を信じる。 Bu hikâyeye inanıyorum. Ben buna inanıyorum. 7時か8時ごろに戻ってきます。 Saat 7 veya 8 gibi geri geleceğim. Saat 7 ya da 8 gibi döner. 水と森と鉱物は重要な自然の資源です。 Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır. Su, orman ve mineral önemli bir kaynaktır. 誤解があるようだ。 Sanırım bu bir yanlış anlamaydı. Sanırım bir yanlış anlaşılma var. 日本はどうなるんだろう。 Japonya'ya ne olacak acaba? Japonya'ya ne olur? 私はあなたと話がしたい。 Seninle konuşmak istiyorum. Seninle konuşmak istiyorum. テレビ番組にはコマーシャルが入る。 Televizyonda reklam var. Televizyonda reklamlar var. 家を修理してます。 Evi onarıyorum. Evi tamir ediyorum. 僕が家に着いたときにはすでに鍵が盗まれていました。 Eve vardığımda anahtar çoktan çalınmıştı. Eve geldiğimde anahtarın çalındığını gördüm. あなたはすぐに宿題をしなければならない。 Hemen ödevini yapmalısın. Yakında ödevini yapman gerekecek. 私たちは彼女が市内に住んでいることを知っている。 Onun şehirde yaşadığını biliyoruz. Şehirde yaşadığını biliyoruz. 2時でいい? Saat iki uygun mu? - Saat iki olur mu? トムはメアリーの車をボストンに運転しました。 Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü. Tom, Boston'a Mary'nin arabasını sürdü. 私はトルコ人です。 Ben Türküm. Ben Türk'üm. 若人も老人も、ほっそりとした姿を望む。 Yaşlılar da gençler de zayıf olmak istiyor. Genç olsun yaşlı olsun, traş olsun. それはとても難しい質問です。 Bu çok zor bir soru. Bu çok zor bir soru. 煙草を吸う習慣は悪い習慣です。 Sigara içmek kötü bir bağımlılıktır. Sigara içme alışkanlığı kötü bir alışkanlıktır. 死に憧れる者は惨めであるが、死を恐れる者はさらに惨めである。 Ölüm için can atan kimse sefildir, ama daha sefil olanı ondan korkan kimsedir. Ölüm arzulayan kişi zavallıdır, fakat ölümden korkan daha zavallıdır. 私は大丈夫です。 Ben iyiyim. Ben iyiyim. 必ず明朝お電話ください。 Yarın sabah beni arayacağından emin ol. Yarın sabah beni ara. すりに用心せよ。 Yankesicilere dikkat edin. Tetikte olun. 質問だけ答えてください。じかんはありません。 Lütfen sadece soruya cevap verir misin? Bütün gün seni bekleyemeyiz. Soruyu cevaplayın. あなたは音楽と英語のどちらが好きですか。 Hangisinden daha çok hoşlanıyorsun, müzik ya da İngilizce? Müziği ve İngilizceyi seviyor musun? それがあの人の目的だと思います。 Bu onun amacıydı diye düşünüyorum. Bence bu onun amacı. 何といえばいいのか私は途方にくれた。 Ne diyeceğimi bilemedim. Ne diyeceğimi bilemiyorum. そこで落ち合おう。 Orada buluşalım. Orada buluşuruz. 彼女は水泳では彼ら全員より優れている。 Yüzmede herkesin önüne çıkıyor. Yüzerken hepsinden daha iyi. シカゴのみなさん、こんばんは。 İyi akşamlar Şikago. Chicago'daki herkese iyi akşamlar. 私は彼女に会えて嬉しい。 Onunla görüşebildiğim için mutluyum. Onu gördüğüme sevindim. 北海道がいつも寒いわけではない。 Hokkaido her zaman da soğuk değil. Kuzey Denizi her zaman soğuk değildir. どうか私にそんなに厳しくしないでください。 Lütfen bana karşı bu kadar sert olmayın. Lütfen beni bu kadar zorlama. クモが怖い人もいる。 Bazı insanlar örümceklerden korkarlar. Bazıları örümceklerden korkuyor. 天候が急に変化した。 Hava birden değişti. Hava aniden değişti. 今空港にいます。 Şu anda havaalanındayım. Havalimanındayım. ふたりともトムを知っていますか。 İkinizden biri Tom'u tanıyor mu? Her ikisi de Tom'u tanıyor. 私たちはみんな君の健康のことを心配していた。 Sağlığın konusunda hepimiz endişeliyiz Hepimiz senin sağlığın için endişeleniyorduk. そのバルコニーからの眺めはすばらしい。 Balkonun muhteşem bir manzarası var. Balkondan manzara harika. キャッチボールをするな。 Yakalamaç oynamayın. Yakalama topunu. この箱は彼に運べるほど軽い。 Bu kutu onun taşıyabileceği kadar hafif. Bu kutu onu taşıyabilecek kadar hafif. 冬にはよくスキーに行きました。 Kışın sık sık kayak yapmaya gittim. Kışın kayaklara giderdim. 寝る前に、歌を聞こうっと。 Uyumadan önce şarkı dinlerim. Yatmadan önce bir şarkı dinle. ここに来て以来、生活は単調そのものだ。 Buraya geldim geleli, hayat çok monoton geçiyor. Buraya geldiğimden beri tek başıma yaşıyorum. みんなそう思う。 Herkes öyle düşünüyor. Herkes öyle düşünüyor. すぐに戻ります。 Hemen dönerim. Hemen dönerim. 加古川に住んでいます。 Kakogawa'da yaşıyorum. Eski bir nehirde yaşıyor. 彼はその試験に合格するはずだ、彼は優秀だから。 İmtihanı geçebilmesi lazım, zira kabiliyeti var. Sınavı geçmiş olmalı, çünkü o çok iyi. 犬は私のくつを食べました。 Köpek ayakkabımı yedi. Köpek beni tırmaladı. 自分にされたくない事を他人にするな Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma. Kendinden nefret ettiğin bir şeyi başkasına yapma. 彼はきのう何をしましたか。 O dün ne yaptı? Ne yaptı? トムは夜の外出を恐がる。 Tom gece dışarı çıkmaktan korkuyor. Tom gece dışarı çıkmaktan korkuyor. 古いタイヤを新しいのと取り替えて。 Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir. Eski lastikleri yeniyle değiştir. 僕はそんなことをするような馬鹿ではない。 Böyle bir şey yapıyor olmaktan çok daha iyisini biliyorum Bu kadar aptal değilim. ノルウエーの首都はオスロである。 Norveç'in başkenti Oslo'dur. Norlew'un başkenti Oslo'dur. 悪くないね。 Fena değil. Fena değil. ここでの喫煙はご遠慮ください。 Lütfen burada sigara içmekten sakının. Burada sigara içmeyin. トムは今幸せ? Tom şu an mutlu mu? Tom şimdi mutlu mu? お見事! Harika! İyi atıştı! 明日が最終日だと思うと寂しいなあ。 Yarının son gün olduğunu düşündükçe yalnız hissediyorum. Yarını özleyeceğiz. きれいなドレス! Güzel bir elbise! Elbisen güzelmiş! 彼女は手提げから何かを取り出した。 O, çantadan bir şey çıkardı. Bir şey çıkardı. 誰かが彼を悩ませていた。 Biri onu rahatsız ediyordu. Birisi onu rahatsız ediyordu. トムは私のいとこです。 Tom, benim kuzenimdir. Tom benim kuzenim. 四時まで待ちます。 Saat dörde kadar bekleyeceğim. Saat 4'e kadar bekleyeceğim. その結果、同一労働に対し同一賃金を得ている女性が増えつつある。 Sonuç olarak, daha fazla kadın eşit işe eşit ücret alıyor. Ve daha fazla kadın, aynı iş için aynı ücrete sahip. 外国人だ。 Yabancıyım. Yabancılar. 彼女の歌は若い人々によく知られている。 Şarkıları gençler arasında iyi biliniyor. Şarkıları gençler için iyi bilinir. 海部氏は人前で演説することに慣れている。 Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapıyordu. Denizkestanesi halka açık bir konuşma yapmaya alışkın. 現代の日本で錬金術といえば、比喩的にしか使われない。モラルや羞恥心と無縁の政治屋や宗教家が、不正な手段でカネもうけをするときに。 "Simya" kelimesi günümüz Japonya'sında, inandıkları hiçbir ahlâk değeri olmayan siyasetçilerin veya din madrabazlarının gayr-ı ahlâki yollardan para kazanmalarını ifade etmek sadedinde münhasıran mecazi manasıyla kullanılır. Modern Japonya'da sadece mecazi anlamda kullanılır: ahlak, utanç ve dindışı siyasetçiler ve din adamları yasadışı yollarla para kazanıyorlar. この仕事はその人にあっていると思いますか。 Bu işin bir erkeğe uygun olduğunu düşünüyor musun? Sanırım bu işi yapan kişi bu. 彼は背が高くて、有名で、お金持ちだ。 O uzun,ünlü ve zengindir. Uzun boylu, ünlü ve zengin. 外国人だ。 Ben yabancıyım. Yabancılar. 犬はあちこち走った。 Köpek bir o tarafa bir bu tarafa koştu. Köpekler her yere koştu. 五階へはエレベーターで行きなさい。 Asansörle beşinci kata çıkın. Beşinci kata çık. Asansöre bin. 彼女はどちらかといえば今日は少しよくなっている。 Bugün biraz daha iyi oldu diyebilirim gibi (geliyor). Bugün biraz daha iyi durumda. 私はフランス語を話すことが出来ます。 Fransızca konuşabilirim. Fransızca konuşabiliyorum. 一、二、三、四、五、六、七、八、九、十。 Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on. Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, dokuz, on. このバスはミンスクに行きます。 Bu otobüs Minsk'e gidiyor. Bu otobüs Minsk'e gidiyor. 痛い! Canım acıyor! Canımı acıtıyorsun! 東京はとても大きな都市です。 Tokyo çok büyük bir şehirdir. Tokyo çok büyük bir şehir. 50歳になっても、まだ彼女は息を呑むほど美しい。 50 yaşında olmasına rağmen, hâlâ nefes kesici. 50 yaşında bile olsa, hala nefes almak için çok güzel. 麻雀は普通、四人で遊ぶゲームです。 Mahjong genellikle dört kişi oynanan bir oyun. Majong genellikle dört kişilik bir oyundur. 眼は心の中を見る窓。 Gözler kalbin aynasıdır. Gözlerinin içindekini gören bir pencere. 国境なき医師団を設立したベルナール・クシュネルはイラク戦争に反対しなかった。 Sınır Tanımayan Doktorlar'ın kurucusu Bernard Kouchner, Irak Savaşı'na karşı çıkmadı. Ve Bernard Kschnell, sınırsuz bir doktor grubu kurdu ve Irak Savaşı'na karşı çıkmadı. 虹は7色だ。 Gökkuşağı yedi renklidir. Gökkuşağı yedi renktir. 知らない。 Bilmem. Bilmiyorum. あなたの言ったことは、どちらかといえば場違いでした。 Söylediklerin biraz münasebetsiz kaçtı. Söylediklerin yanlıştı. 麻雀が大好きです。 Mahjong'u çok seviyorum. Kamkawu'ya bayılırım. 他の皆がいなくなってから、その辺をしばらくブラブラして話さないか? Herkes gittikten sonra biraz daha takılsak ya, konuşuruz? Diğer herkes gittiğinden beri bir süre buraları kolaçan etmek ister misin? 彼らは踊るのが好きじゃない。 O dans etmeyi sevmiyor. Dans etmeyi sevmiyorlar. 私は6時間ごとに薬を飲まないといけない。 Her altı saatte bir ilacımı almak zorundayım. Her altı saatte bir ilaç içmem gerekiyor. 近頃の学生といえば、何を考えているのか私にはわからない。 Günümüz öğrencilerine gelince, onların ne düşündüklerini bilmiyorum. Son zamanlarda öğrencilerden bahsetmişken, ne düşündüğümü bilmiyorum. 私の同僚は報告書を改ざんした。 Meslektaşım raporun üzerinde oynama yaptı. Meslektaşlarım raporlarını değiştirdiler. にんじんは目にいいんだよ。眼鏡かけてるうさぎさんとか見たことないでしょ? Havuç gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü? Daha önce hiç gözlük takan tavşanı görmedin, değil mi? 見ててよ。 Şimdi beni izle. İzle de gör. 昨夜劇場である友人にばったり会った。 Dün gece tiyatroda arkadaşıma rastladım. Dün gece tiyatroda bir arkadaşımla tanıştım. 彼は、決して約束を破らない。 Asla sözünden dönmez. Hiçbir zaman sözünü bozmaz. ピンが彼の指に突き刺さり、血が出始めた。 İğne onun parmağına battı ve kanamaya başladı. Eline bir iğne saplandı ve kan gelmeye başladı. 私が我慢できないことは、黒板でキーキーとチョークが音を立てることだ。 Dayanamadığım şey, kara tahtada gıcırdayan tebeşirin sesidir. Dayanamayacağım tek şey, tahtada anahtarlar ve tebeşirler. 何が好きで、何が嫌いですか。 Neyi sever, neyden nefret edersin? Ne seversin, ne sevmezsin? 私で十分大丈夫です。 Kendi başıma halledebilirim. Ben iyiyim. 「ほうれん草食べないの?」「後で食べる」 "Ispanak yemeyecek misin?" "Sonra yiyeceğim." (Gülüşmeler) ジョンはニューヨークに住んでいる。 John, New York'ta yaşıyor. John New York'ta yaşıyor. その方に伝言をご希望ですか? Ona bir mesaj bırakmak ister misiniz? Size bir mesaj iletmemi ister misiniz? 休校は雪のためである。 Okulun tatil olma sebebi kardır. Okul kar yüzünden. 犬はどこだろう? Köpek nerede? Köpek nerede? 彼は大食らいです。 O büyük bir yiyicidir. Çok kötü yemek yiyor. トムは家に走りました。 Tom eve doğru koştu. Tom eve koştu. マイクの家での仕事は窓をきれいにすることである。 Mike'ın evdeki işi pencereleri temizlemek. Mike'ın evinin işi pencereleri temizlemek. お客様、どうぞお入りください。 Lütfen buyurun efendim. Bayım, içeri gelin. 何? Ne? - Ne oldu? 来週から新しい教科書を使います。 Önümüzdeki haftadan itibaren yeni ders kitabını kullanacağız. Gelecek haftadan itibaren yeni bir ders yapacağız. 高利貸しからお金を借りるのは馬鹿だよ。 Bir tefeciden ödünç para alsaydın bir aptal olurdun. Krediden borç almak aptallık olur. ベッドを整えなさい。 Lütfen yatağını yap. Yatağını hazırla. 左のまぶたがぴくぴくする。 Sol gözüm seğiriyor. Solunda bir çizik var. 急がないと電車に乗れなくなる Acele etmezsek trene binemeyeceğiz Acele etmeliyiz. Trene binemeyiz. ありがとう、ただ見ているだけです。 Teşekkürler, sadece izlemek istiyorum. Teşekkür ederim. Sadece bakıyorum. トムさんは飲みすぎた。 Tom çok içti. Tom çok fazla içmiş. 君はだまされている。 Üzerinize empoze edilmiştir. Kandırıldın. ついに彼らは面と向かい合った。 Sonunda yüz yüze geldiler. Sonunda yan yana geldiler. このシャツは小さすぎて着られない。 Bu gömlek giymem için çok küçük. Bu gömlek çok küçük ve giyilemez. 逃げる時だと思います。 Kaçma zamanı. Sanırım kaçma zamanı geldi. 今日は土曜日です。 Bugün cumartesi. Bugün cumartesi. 御忘れ物なきようお願いします。 Lütfen geride hiçbir şey bırakmayın. Unuttuğumuz bir şey olmasın. この電話帳を使ってください。 Lütfen bu telefon rehberini kullanın. Lütfen bu telefon rehberini kullanın. 幸せは自分の心が決める Mutluluk kalbinizin seçimidir. Ne kadar şanslı olursanız olun kendinize o kadar iyi karar verirsiniz. 父方の祖母は百歳になった。 Babaannem yüz yaşına geldi. Babaannesi yüz yaşına girdi. この車誰の車か知っている Bu arabanın sahibini tanıyor musun Arabanın kime ait olduğunu biliyorum. 彼は一日中遊んでばかりいる。 O bütün gün oynamaktan başka bir şey yapmaz. Bütün gün oyun oynuyor. 痛い! Acıyor! Canımı acıtıyorsun! 彼女が何も言わなかったのは変だと思う。 Onun hiçbir şey söylememesini garip buluyorum. Bir şey söylememesi tuhaf. 彼は1ヶ月前に足を骨折して以来何も出来ないでいる。 Bir ay önce bacağını kırdığından beri hiçbir şey yapamıyor. Bir ay önce bacağı kırıldığından beri hiçbir şey yapmıyor. 本当にすいません。 Çok üzgünüm. Çok özür dilerim. 辞書といえば、私はいろいろな辞書の恩恵を受けています。 Sözlüklerden hazır bahsetmişken, benim çeşitli sözlüklerden istifade etmişliğim var. Bir sözlükten, birçok sözlükten faydalandım. クラブに入りたい人は、ここに名前を書いて下さい。 Kulübe katılmak isteyenler lütfen buraya isimlerini yazsın. Kulüplere girmek isteyen varsa buraya adını yazsın. 彼らの結婚費用は相当なものだった。 Düğün için yaptıkları harcamalar makuldu. Evlilik masrafları oldukça ağırdı. どうも。 Merhaba. Teşekkürler. 誰も僕の意見など聞きたがらない。 Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor. Kimse ne düşündüğümü duymak istemiyor. 今、トムさんは何について話していますか。 Tom bey şu anda ne hakkında konuşuyor? Bay Tom, neden bahsediyorsunuz? ここから海が聞こえる。 Buradan denizi duyabiliyorum. Buradan okyanusu duyuyorum. 私は英語を勉強するのが好きです。 İngilizce çalışmayı severim. İngilizce öğrenmeyi seviyorum. その帽子はあなたに良く似合いますよ。 Bu şapka üzerinde iyi durdu. Şapka sana yakışıyor. ごめん、待たせちゃった? Afedersin, beklettim mi? Özür dilerim. Beklettiğim için özür dilerim. 窓を壊した人知っているの Camı kıran kişiyi tanıyor musun Camı kimin kırdığını biliyorum. 試験のことで君を手伝ってあげてもよかったが、君がそれを断ったのだ。 Sınav için sana yardım edebilirdim ama sen bunu reddettin. Sınavda sana yardım edebilirdim ama sen reddettin. 雪がふっています。 Kar yağıyor. Karla kaplı. 彼は今どこで走っていますか。 O, şimdi nereye koşuyor? Şimdi koşuyor. おじは気前よく金を出す。 Amcam para harcamada cömerttir. Deden cömert bir şekilde ödeme yapıyor. 俺が悪かった。 Benim suçumdu. Özür dilerim. どうしたら不眠症を治せるのか教えてください。 Uykusuzlukla nasıl başa çıkacağımı bana söyle. Bana uyku bozukluğunu nasıl iyileştireceğimi söyle. 欲望を愛と混同するな。 Sevgi ile arzuyu karıştırmayın. Arzuyu sevgi ile karıştırmayın. やってみましょう。 Deneyelim! İki tarafı da 3'e bölelim. 子供がこの通りで遊ぶことは危険だ。 Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir. Çocuklar bu sokakta oynamak tehlikeli. 数字を一つ選んで。 Bir numara seç. Bir sayı seçelim. 彼はとても遅くに帰宅した。 O, eve çok geç geldi. Çok geç oldu. 夜更かしをしたので、とても眠いんだ。 Gece geç saatlere kadar oturduğum için, çok uykuluyum. Gece geç saatlere kadar uyudum ve çok uyudum. 私の友達を待っています。 Arkadaşımı bekliyorum. Arkadaşımı bekliyorum. いつでも出かけられます。 Ayrılmaya hazırız. İstediğiniz zaman dışarı çıkabilirsiniz. なぜだろう、初めて会ったときから、他人という感じがしないんだよね。 Neden bilmem ama tanıştığımızdan beri hiç yabancı gibi gelmedi. İlk tanıştığımız günden beri kendimi yabancı gibi hissetmiyorum. 暑いです。 Sıcak. Hava çok sıcak. 足りないものがあります。 Bazı şeylerimiz eksik. Bir tane daha yapalım. 君が正しいような気がする。 Bana sen haklıymışsın gibi geliyor. Haklı olduğunu hissediyorum. 床は冷たい感じがする。 Zeminin soğukluğu hissediliyor. Zemin soğukmuş gibi geliyor. つり目のおじさんはいつ来るの? Çekik gözlü amca ne zaman gelecek? Dayı ne zaman gelecek? マリーはこっそり家を抜け出した。 Mary gizlice evden çıktı. Marie gizlice kaçtı. 僕が彼をよく知っているはずだと君は言うが、実際は僕は先週彼に紹介されたばかりなのだ。 Benim onu iyi tanımam gerektiğini söylüyorsun ama ben onunla daha geçen hafta tanıştırıldım. Onu daha iyi tanıdığını söylüyorsun ama aslında geçen hafta tanıştırıldım. 彼は生徒に人気があります。 O, öğrenciler arasında popülerdir. Bir öğrencisi var. この時計は非常に価値がある。 Bu saat çok değerlidir. Bu saat çok değerli. 昨日このスカートを買ったのは誰ですか。 Dün bu eteği satın alan kimdi? Dün bu etekleri kim aldı? 父が病気だったので、私は家にいなければならなかった。 Babam hasta olduğu için evde kalmam gerekti. Babam hasta olduğu için evde olmalıydım. 多くの人が最も崇拝するものはお金である。 O, çoğu insanın en fazla tapındığı paradır. İnsanların en çok taptıkları paradır. 私が昨日会った男の人の名前はヒルです。 Dün buluştuğum adamın adı Bay Hill. Dün tanıştığım adamın adı Hill. 彼は億万長者と言われている。 Ona milyarder diyorlar. Ona milyarder diyorlar. 今日夕方ニコラと一緒にレストランで無料のミントティーを飲んだ。 Bu akşam restoranda Nicholas'la birlikte bedava nane çayı içtim. Bu akşam Nicola'yla restoranda bedava nane içtim. イスラエルの何を知ってるんですか? İsrail hakkında ne biliyorsun? İsrail hakkında ne biliyorsun? ここではタバコを吸ってはいけません。 Burada sigara içilmez. Burada sigara içemezsin. トムはいつも私に優しくしてくれる。 Tom bana her zaman nazik davranır. Tom hep bana iyi davranırdı. 彼は孤独ではなくなりました。 Artık yalnız değil. Artık yalnız değil. その城は見物する価値がある。 Kale, görülmeye değer. Kaleyi görmeye değer. どこへ行くの? Nereye gidiyorsun? Nereye gidiyorsun? 食べる Yiyeceğim. - Bir şeyler ye. 教育ほど重要なものはない。 Eğitimden daha önemli bir şey yoktur. Eğitimden daha önemli bir şey yok. 私は冬によく風邪をひきます。 Kışın sık sık soğuk alıyorum. Kışı sık sık üşürüm. 俺が悪かった。 Ben suçluydum. Özür dilerim. バターは何から作られてるの? Tereyağı neden yapılır? Tereyağının nesi var? 大丈夫ですよ。 Sorun yok! Her şey yoluna girecek. トムさんのパソコンを盗んだ人知ってるの Tom beyin bilgisayarını çalan kişiyi biliyor musun Tom'un bilgisayarını kimin çaldığını biliyorum. ハドソン教授は父の友人だ。 Profesör Hudson babamın arkadaşıdır. Profesör Hudson babamın arkadaşı. その老人は90歳を超えている。 Yaşlı adam doksanın üzerinde. 90 yaş üstü yaşlı bir adam. まだまだ若いなぁ。 Daha çok gençsin. Çok gençsin. 君は月に何回家に手紙をかきますか。 Eve ayda kaç defa mektup yazıyorsun? Ay'a kaç mektup yazdın? 君に会いたい Seninle buluşmak istiyorum. Seni görmek istiyorum. 本当にこれは必要だと思わない。 Gerçekten buna ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum. Bunun gerçekten gerekli olduğunu sanmıyorum. 私たちの提案は実質にほとんど同じだった。 Aslına bakılırsa tekliflerimiz neredeyse aynıydı. Teklifimiz neredeyse aynıydı. 雪が降っている。 Kar yağıyor. Kar yağıyor. すみませんがラジオの音を小さくしてくれませんか。 Pardon ama radyoyu kısabilir misin acaba? Affedersiniz, telsiz sesini kısabilir misiniz? 天気の好い日は、ヘルシンキからエストニアの海岸が見える。 İyi bir günde, Helsinki'den Estonya kıyısını görebilirsin. Havanın güzel olduğu gün, Helsinki'den Estonya sahillerini görebiliyorum. 2時でいい? Saat iki olur mu? - Saat iki olur mu? 私の父は煙草も吸わないし、酒も飲まない。 Benim babam ne sigara ne de içki içer. Babam sigara içmiyor, içki içmiyor. 私の英語力では適切に翻訳できないので、どなたか翻訳していただきたいです。 Sahip olduğum İngilizce ile, bunu yeterince iyi çeviremem. Bu yüzden başka birinin çevirmeyi kabul etmesini çok isterim. İngilizcemi düzgün bir şekilde çeviremiyorum. このバスは50人乗りです。 Bu otobüs elli kişilik. Bu otobüs 50 kişilik. これは私の自動車です。 Bu benim bisikletim. Bu benim arabam. おやすみ。 İyi geceler. İyi geceler. 完全にを変えられました。 Bu her şeyi değiştirdi. Her şey tamamen değişti. テレビを消して。 Televizyonu kapat. Televizyonu kapat. チェコ語を習っている。 Çekçe öğreniyorum. Çekçe öğreniyorum. 痛い!やめて! Canım yanıyor! Kes şunu! Hayır, hayır, hayır! その男は1つの箱を持っている。 Adamın sadece bir kutusu var. Bu adamda bir kutu var. 村人は、そのよそ者を自分たちの敵とみなした。 Köylüler, yabancıya düşman gözüyle baktılar. Köylüler yabancıyı kendi düşmanları olarak gördüler. その絵は少なくとも1000ドルはするだろう。 O resim en azından 1000 dolar eder. Resimde en az bin dolar var. 私は松山に生まれて育った。 Matsuyama'da doğup büyüdüm. Matsumoto'da doğdum. 誰かを精通したいなら、名を直ちに尋ねて。後でじゃないね。 Bir kişiyi tanımak istersen gidip o kişiye direkt sor. En son sorma, olur mu? "Evet, efendim." "Evet, efendim." "Evet, efendim. 彼らはあいさつを交わした。 Onlar selamlaştılar. Bir araya geldiler. 彼は俳優です。 O bir aktör. O bir aktör. もちろん。 Elbette. Elbette. トムはいくつですか。 Tom kaç yaşında? Tom kaç yaşında? あなたが彼に援助を求めても、無駄というものだ。 Ondan ne kadar yardım istesen de nafile. Ondan yardım istemenin bir faydası olmaz. 彼女は誰かしら。 O kim acaba? Kim olduğunu merak ediyorum. 外国人労働者に偏見は持っていない。 Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok. Yabancı işçilerde önyargı yoktur. 夏休みは2週間続きます。 Yaz tatili 2 hafta sürecek. Yaz tatili iki hafta sürecek. あなたは誰の味方なの。 Kimin tarafındasın? Sen kimin tarafındasın? 誰かが外で布団をパンパンと叩いている。 Biri dışarıda futonu çırpıyor. Dışarıdan biri kumaşı ekmekle vuruyor. 寝ようと思う。 Sanırım yatacağım. Ben yatmaya gidiyorum. どちらを読んでもおもしろいだろう。 Hangisini okursanız, onu ilginç bulacaksınız. Ve bu da 1 bölü 2 çarpı 1 bölü 2 çarpı 1 bölü 2 çarpı 1 bölü 2 çarpı 1. 君はパンを買わなかった。 Sen ekmek almadın. Ekmeği almadın. 彼はあなたと話したいです。 O, seninle konuşmak istiyor. Seninle konuşmak istiyor. 私と一緒に来てくれますか? Benimle geliyor musun? Benimle gelir misin? さようなら、また明日。 Yarın görüşmek üzere. Hoşça kal, yarın görüşürüz. 彼女は泳ぎがうまい。 O iyi bir yüzücüdür. İyi yüzüyor. 私は冬にコートなしではやっていけない。 Kışın bir monttan vazgeçemem. Kışın paltom olmadan yapamam. 3年前に東京へ来て以来ここに住んでいる。 3 sene önce Tokyo'ya geldiğimden beri burada yaşıyorum. Üç yıl önce Tokyo'ya geldiğimden beri burada yaşıyorum. 咳とちょっと熱がある。 Öksürüğüm ve az da ateşim var. Öksür ve ateşi var. 彼女は私の秘密の計画に気づいている。 O, benim gizli planımın farkındadır. Gizli planlarımı biliyor. もし私が君だったらすぐ帰宅するだろう。 Yerinde olsam derhal eve giderim. Yerinde olsam eve hemen giderdim. 彼は自分の部屋に入った。 Odasına girdi. Odasına girdi. シェークスピアといえば、あなたは彼の作品を読んだことがありますか。 Lafı gelmişken, Shakespeare'i hiç okudun mu? Shakespeare'in eserini okudun mu hiç? 外は暖かいようです。 Dışarısı ılık görünüyor. Dışarısı sıcak görünüyor. 私は、あの人たちみたいにはなりたくない。 Ben onlar gibi olmak istemiyorum. Onlar gibi olmak istemiyorum. あなたの誕生日プレゼントにペンを買った。 Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım. Doğum günün için kalem aldım. この問題について誰かに話をしましたか? Bu problem hakkında herhangi biriyle konuştun mu? Bu konuda kimseyle konuştun mu? いつから? Ne zamandan beri? Ne zamandan beri? あなたは満足していますか、それとも不満足ですか。 Memnun oldunuz mu olmadınız mı? Tatmin oldun mu, yoksa tatmin olmadın mı? にんじんは目にいいんだよ。眼鏡かけてるうさぎさんとか見たことないでしょ? Havuçlar gözlerin için iyidir. Sen hiç gözlük takan tavşan gördün mü? Daha önce hiç gözlük takan tavşanı görmedin, değil mi? まるで雨が降り出しそうに見える。 Yağmur yağacağa benziyor. Sanki yağmur yağacak gibi. 俺にとって、それは問題じゃない。 Benim için bu bir sorun değil. Benim için sorun değil. 誰が次のレースに勝つか誰も分からない。 Hiç kimse bir sonraki yarışta kimin kazanacağını bilmiyor. Bir sonraki yarışı kimin kazanacağını kimse bilemez. この本は学校図書館のものだ。 Bu kitap okul kütüphanesinin. Bu kitap okul kütüphanesine ait. ひやりはっとだった。 Ramak kalmıştı. O kadar sertti ki. これはトムさんが写真を取ったカメラです。 Bu Tom'un resim çektiği kameradır. Bu Bay Tom'un fotoğrafındaki kamera. 彼は別の能力があるでしょう。 Onun muhtemelen başka bir yeteneği var. Başka bir yeteneği var. 彼は急に病気になった。 Aniden hastalandı. Birden hastalandı. 私は彼に面識がない。 Onu tanımıyorum. Onu tanımıyorum. 彼らはパンのかけらを置くことによって道に迷わなかった。 Ekmek parçaları bırakmak kaybolmalarını önledi. Ekmeği koymakta tereddüt etmediler. 誰に送るの? Kime vereceksin? - Kime gönderiyorsun? このようなうるさい場所に住むのはいやです。 Böylesine gürültülü bir yerde yaşamaktan nefret ediyorum. Bu kadar gürültülü bir yerde yaşamak istemiyorum. このような場合は“現在時制”を使います。 Böyle durumlarda "şimdiki zaman" kullanılır. Böyle bir durumda, "şimdiki Zaman"ı kullan. 彼の生命は危険な状態にあると思います。 Sanırım onun hayatı tehlikede. Hayatının tehlikede olduğunu düşünüyorum. 彼女は危険に気付いていないかもしれない。 Tehlikenin farkında olmayabilir. Tehlikenin farkında olmayabilir. 1インチを与えると1ヤードを取ろうとする。 Ona elini veren kolunu kurtaramaz Bana bir santim ver ben de bir yardayı alayım. 彼は反逆者だ。 O bir asidir. O bir hain. 彼は英語がペラペラだ。 Şakır şakır İngilizce konuşur. İngilizce konuşuyor. 私にも同じものをください。 Bana da aynısından lütfen. Aynısını bana da ver. 知恵は万代の宝 Bilgelik sonsuz bir hazinedir. Bilgelik, onbinlerce dolar değerindedir. 必要なら私は来ます。 Gerekirse geleceğim. Mecbur kalırsam, gelirim. 寿司を手で食べる人もいる。 Eliyle suşi yiyen insanlar da var. Bazıları suşi yiyor. どうしてでしょう。 Neden acaba. Peki, bu ne anlama geliyor? 私は忙しい、そうでなければ君の招待を受けるだろう。 Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim. Meşgulüm, yoksa seni davet ederim. われわれは何人といえど、自分が属している社会という組織から自分を切り離すことは出来ない。 Hiçbirimiz mensup olduğumuz toplumdan alâkamızı kesemeyiz. Kim olduğumuz, kim olduğumuz, kim olduğumuz, kim olduğumuz, kim olduğumuz, kim olduğumuz, kim olduğumuz, kim olduğumuz, kim olduğumuz. 彼女は余命いくばくもない。 Onun günleri sayılı. Hayatta kalmak zorunda değil. どのバスも満員だ。 Bütün otobüsler dolu Bütün otobüsler dolu. 彼女は約二十分で顔の化粧をした。 Yaklaşık 20 dakikada makyaj yaptı. "Ben, Sayın Bickersteth, Sayın Bickersteth," dedi. よく見て学べ。 İzle ve öğren. İzle ve öğren. 私はギターの弾き方を独習した。 Gitar çalmayı kendi kendime öğrendim. Gitar çalmayı öğrendim. 母はゆっくり話す。 Annem yavaş konuşur. Annem yavaşça konuşur. 離れるな。 Uzaklara gitme. Yakın dur. 大統領がヘリコプターで町に飛んでくる。 Başkan, kasabaya helikopter ile uçuyor. Başkan şehirde helikopterle uçuyor. 日曜日から雨が降り続いている。 Pazar gününden beri yağmur yağıyor. Pazar günleri yağmur yağıyor. 彼が部屋を出ていったとたんみんなどっと吹き出した。 O, odadan çıkar çıkmaz, hepsi kahkahalarla gülmeye başladı. Odadan çıktı ve herkes havaya uçtu. 「君はヘビが好きですか」「もちろん好きではありません」 “Yılanlardan hoşlanır mısın?” “Tabii ki hayır.” (Gülüşmeler) 私たちはステーキを食べてワインを飲んだ。 Biftek yedik ve şarap içtik. Biftek yiyip şarap içtik. 一時半に博士に会う予定だ。 13.30'da profesörle görüşeceğim. Bir buçukta Dr. Brennan'la buluşacağım. それって凄いこと? Harika, değil mi? Bu harika bir şey mi? ダンスに行っている間、私の母が赤ん坊の面倒を見てくれます。 Ben dansa giderken annem bebekle ilgilenecek. Dansa giderken annem bebeğin bakımıyla ilgilenir. 私の家はとても大きい。 Benim evim çok büyük. Evim çok büyük. 私はそのパーティーで多くのアメリカ人と親しくなった。 Ben o partide çok sayıda Amerikalı ile arkadaş oldum. O partide pek çok Amerikalı'yla ilişkim oldu. 嘘つき! Yalancı! Yalancı! 私はその車が人をはねるのを見た。 Arabanın bir adama çarptığını gördüm. Arabanın insanları ısırdığını gördüm. 彼は私に手紙を4通書いた。 Bana dört mektup yazdı. Bana dört mektup yazdı. テーブルの上に本を置きなさい。 Kitabı masaya bırak. Kitabı masanın üstüne koy. 今週末はバルト海に行こうと思っています。 Bu hafta sonu Baltık Denizine gitmeyi düşünüyorum. Bu hafta sonu Baltık Denizi'ne gitmeyi planlıyorum. 今年の夏は博士号を取るための勉強をしなければなりません。 Bu yaz, doktoram için çalışmam lazım. (Gülüşmeler) それは僕一人でやりたい。 Onu kendim yapmak istiyorum. Bunu yalnız yapmak istiyorum. 親友といえども、その友情を維持する努力が必要である。 Yakın arkadaşların bile arkaşlıklarını devam ettirebilmek için gayret göstermeleri gerekir. En iyi arkadaşlar bile bu dostluğu korumak için çaba göstermelidir. 私の心は空虚である。 Zihnimde bir boşluk var. İçimde bir boşluk var. あなたのお姉さんは今何をしていますか? Ablan şimdi ne yapıyor? Ablan şimdi ne yapıyor? 今朝からずっと私は何も食べていない。 Sabahtan beri hiçbir şey yemedim. Bu sabahtan beri bir şey yemedim. 座りなさい。 Oturun. Otur. いいえ? Hayır mı dedin? Hayır mı? 金のなる木はないんだよ。 Biliyorsun, paralar ağaçta yetişmez. Altın ağaç diye bir şey yok. 見てりゃわかるよ。 İzle ve öğren. Bunu görmen gerek. トムはカメラを持っているたった一人です。 Tom kamerası olan tek kişi. Tom'un elinde sadece bir kamera var. すみませんが塩と胡椒をこちらに回して下さい。 Lütfen bana tuzu ve karabiberi verir misin? Affedersiniz, lütfen tuzu ve papatyayı buraya getirin. 何が欲しいか、トムに伝えたらいい。 İstediğin her şeyi Tom'a söyleyebilirsin. Tom'a ne istediğini söyle. 何でまだここにいるの? Neden hâlâ buradayız? Neden hâlâ buradasın? 8時に出発したのだから、彼はもうそこに着いているはずだ。 Saat sekizde başladığından şimdiye kadar varmış olması lazım. Saat 8:00'de gitmiş olmalı. ボブも車を運転できる。 Bob da bir araba sürebilir. Bob da araba sürebilir. 今日は休みます。 Bugün tatil. Bugün izinliyim. 彼は私たちに一言も言わなかった。 Bize bir kelime bile söylemedi. Bize tek kelime etmedi. 父は私に寝床の中で本を読むなと言いました。 Babam bana yatakta kitap okumamamı söyledi. Babam bana kitabı yatağımda okumamamı söyledi. 私は横浜で育った。 Yokohama'da büyüdüm. Sahilde büyüdüm. きみにちょっとしたものをもってきたよ。 Sana küçük bir şey getirdim. Sana küçük bir şey getirdim. ここにサインをお願いします。 Lütfen burayı imzalayın. Burayı imzalayın lütfen. まだ時間がある。 Hâlâ zamanımız var. Hâlâ vaktimiz var. 多くの人々が楽しむ冬のスポーツといえばスケートだ。 Birçok insanın zevk aldığı kış sporlarından bir tanesi kayaktır. Çoğu insanın hoşuna giden bir kış sporu ise patendir. 彼は法律を勉強することを決めた。 O hukuk okumaya karar verdi. Hukuk eğitimi almaya karar verdi. なんでそんなに英語の発音いいの? İngilizce aksanın neden bu kadar iyi? İngilizceyi neden bu kadar iyi telaffuz ediyorsun? 毎朝必ず天気予報をみてから外出します。 Sabah dışarıya çıkmadan önce her zaman hava durumunu izlerim. Her sabah hava durumunu izliyorsunuz. トムさんはこの電話番号からいつでも私に連絡が取れる。 Tom bu numaradan günün herhangi bir saatinde bana ulaşabilir. Bayan Tom, bu numaradan istediğiniz zaman beni arayabilirsiniz. この夏ついにイングランドへ行きました。 En sonunda bu yaz İngiltere'ye gittim. (Gülüşmeler) 通学するのはほとんど不可能だ。 Okula gitmek neredeyse imkansız. Üniversiteye gitmek neredeyse imkansız. ああ思い出したぞ。 Şimdi hatırlıyorum. Evet, hatırladım. ヒトラーはドイツを戦争に引き入れた。 Hitler Almanya'yı savaşa sürükledi. Hitler Almanya'yı savaşa soktu. トムはクロスワードパズルをしている。 Tom bir çapraz bulmaca çözüyor. Tom çapraz bulmaca yapıyor. 私はビルと仲良しです。 Bill ile iyi arkadaşız. Bill'le yakınım. チェコの最低賃金はいくらですか。 Çek Cumhuriyeti'nde asgari ücret ne kadar? Çek'in en düşük ücreti nedir? トムはあなたの知りたいことをあなたに言うつもりはないでしょう。 Tom bilmek istediğini sana söylemez. Tom sana bilmek istediğin şeyi söyleyecek değil. 彼女の英語はペラペラだ。 İngilizcesi şakır şakırdır. İngilizcesi Pella. 彼はすっかり興奮している。 O oldukça heyecanlı. Çok heyecanlandı. 車が門の前で待機しています。 Araba, kapının önünde bekliyor. Araba kapının önünde bekliyor. 彼は100ドルばかりかそれ以上持っている。 Onun 100 dolardan az parası yok. 100 dolardan fazla. 彼らは日本といえば富士山を想像する。 Japonya denince insanların aklına Fuji dağı gelir. Japonya'dan bahsederken Fuji Dağını hayal ediyorlar. テニスをする事は健康によい。 Tenis oynamak sağlıklıdır. Tenis yapmak sağlıklı bir şey. 目を開けてください。 Gözlerini aç lütfen. Gözlerini aç. これはジェーンさんのかばんです。 Bu Jane'nin çantasıdır. Bu Bay Jane. 私の家族はイギリス出身です。 Ailem İngiltere kökenlidir. Ailem İngiltere'den. トムは急いでいたので、ベッドを直さず、放置した。 Tom'un acelesi vardı bu yüzden yatağını yapılmamış olarak bıraktı. "Ben, Sayın Bickersteth, Sayın Bickersteth, Sayın Bickersteth, Sayın Bickersteth, Sayın Bickersteth モニカはあまり勉強しなかった。 Monica çok çalışmadı. Monica pek bir şey öğrenmedi. おまえを 徹底的に 打ち負かすぞ。 Seni tamamen mağlup edeceğim. Seni yeneceğim. 歯が抜けて隙間が空いていた。 Dişinde delikler var. Dişleri kırılmış. まだ眠いの? Hâlâ uykun var mı? Hâlâ uyuyor musun? 私はビルと仲良しです。 Bill ile iyi arkadaşlarız. Bill'le yakınım. 彼は手紙をポケットにねじ込んだ。 Mektubu cebine soktu. "Evet, efendim." 細かいことにこだわるな。 Ufak ayrıntılar üzerinde durma. Detaylara bağlı kal. これは嘘だけだよ。 Bu sadece bir yalan. Bu sadece bir yalan. 私は昨日忙しかった。 Dün meşguldüm. Dün çok meşguldüm. 私は冬にいつも風邪をひく。 Kışın her zaman soğuk alıyorum. Kışı üşütüyorum. 古池やかわずとびこむ水の音 Eski bir havuz var. Kurbağa içine atlar ve sudan ses çıkar. Akıntılı su sesi. 毎日運動するようにする。 Her gün antrenman yapınız. Her gün egzersiz yapıyorum. 天気はどうですか。 Hava nasıl? Hava nasıl? あそこの店はあまり好きじゃない。 Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum. Oradaki dükkandan nefret ediyorum. ジョンはとても大声で話したので、二階にいても聞こえた。 John o kadar sesli konuştu ki ikinci kattan bile duyabildim. John çok yüksek sesle konuştu, ben de üst katta duydum. 大丈夫? Sen iyi misin? İyi misin? 彼はある書店で1冊の英語の本を買った。 Bir kitapçıdan bir tane İngilizce kitabı aldı. Bir kitap dükkânında bir İngilizce kitap satın aldı. 北海の海底で石油が発見されている。 Kuzey Denizi'nde petrol bulundu. Kuzey Denizi'nin dibinde petrol bulundu. 新聞はいくらですか。 Gazete ne kadar? Gazeteler ne kadar? 旅行といえば、神戸に行ったことはありますか。 Gezmeden laf açılmışken, Kobe'ye hiç gittin mi? Seyahatten bahsetmişken, Kobe'ye gittin mi? 君の娘はもう子供ではない。 Kızın artık bir çocuk değil. Kızın artık çocuk değil. 彼はイギリスへ行こうと決心している。 O, İngiltere'ye gitmeye kararlıydı. İngiltere'ye dönmeye karar verdi. 私の同僚は報告書を改ざんした。 Meslektaşım raporun üzerinde oynadı. Meslektaşlarım raporlarını değiştirdiler. 質問することを恐れていてはだめ。 Soru sormaktan korkma. Soru sormaktan korkma. 愛って何? Aşk nedir? Ne tür bir aşk? 彼らは彼を尊敬している。 Ona saygı duyuyorlar. Ona saygı duyuyorlar. 我々の考えを委員会に提案してみよう。 Düşüncelerimizi komiteye sunalım. Düşüncelerimizi komiteye sunalım. 俺はあいつらのようにはなりたくない。 Ben onlar gibi olmak istemiyorum. Onlar gibi olmak istemiyorum. 吼えるな! Havlama! Hayır, hayır, hayır! 私はチェコスロバキアがとても好きです。 Ben, Çekoslovakya'yı çok beğeniyorum. Çekoslovakya'yı çok seviyorum. たくさんの人が交通事故で死ぬ。 Trafik kazalarında birçok insan ölür. Bir sürü insan trafik kazasında ölecek. あなたは一所懸命働かないといけない。 Çok çalışman gerekiyor. Çok çalışmalısın. 明日お父さんが帰ります。 Babam yarın eve geliyor. Yarın babam dönecek. バスがもうすぐ停留所を出ちゃうよ。 Otobüs duraktan hareket etmek üzere. Otobüs durağını terk edecek. 一石二鳥 Bir taşla iki kuş. Bir taşla iki kuş. 彼らは日本といえば富士山を連想する。 Japonya denince insanların aklına Fuji dağı gelir. Japonya'nın Fuji Dağı'nı hatırlatıyorlar. ろうそくがひとりでに消えた。 Mum kendiliğinden söndü. Mumlar tek başına yok oldu. カナダでは犯罪率が低下してきている。 Kanada'da suç oranı düşüyor. Kanada'da suç oranı düşüyor. 私はまだファイルをダウンロードしていない。 Henüz dosyaları indirmedim. Dosyayı henüz indirmedim. 今すぐこの船から降りろ。 Şimdi hemen bu gemiden inin. Bu gemiden hemen çıkmalısın. 商法は企業法といえる。 Ticaret hukukuna şirket hukuku denebilir. Ticaret kanunu bir şirket kanunudur. 彼にネクタイ を締めに手伝った。 Ona kravatını bağlaması için yardımcı oldu. Kravatını sıkmasına yardım etti. くたばれ、このやろう! Siktir git, pislik! Canın cehenneme, seni orospu çocuğu! トムは、30分ほど待ち続けている。 Tom yarım saattir bekliyor. Tom yarım saat kadar bekledi. それはとても高い! O çok pahalı! Çok yüksek! 一生で一番辛い経験といえるでしょう。 Belki de hayatımın en acı tecrübesiydi denebilir. Bu benim hayatımdaki en zor deneyim olacak. 私はトムを待ちたい。 Tom'u beklemek istiyorum. Tom'u bekleyeceğim. ピクニックに行って、とても楽しかった。 Piknikte çok eğlendik. Pikniğe gittim ve çok eğlendim. りんごとバナナ、どっちがいい? Hangisini tercih edersin, elma mı yoksa muz mu? Elma mı yoksa muz mu istersin? 幾人かは私に日本人みたいって言います Birkaç kişi bana Japon'a benzediğimi söylüyor. Bazıları Japonlar gibi olduğumu söylüyor. お席のご用意ができましたらお呼びいたします。 Tablonuz hazır olduğunda biz sizi ararız. Hazır olduğunuzda sizi çağırıyorum. 赤ワインは肉とよく合う。 Kırmızı şarap, et ile iyi gider. Kırmızı şarap ete uygundur. 雪が降っています。 Kar yağıyor. Kar yağıyor. お前ら、新しい靴が要る。 Yeni ayakkabılara ihtiyacınız var. Yeni bir ayakkabıya ihtiyacınız var beyler. この車の予備の部品を買うことができない。 Bu araba için yedek parça alamam. Bu araba için yedek parça alamam. 彼女は当地に来て以来6回引っ越しをした。 Buraya geldiğinden beri altı kez taşındı. Buraya geldiğimden beri altı kez taşınmış. 10年振りの最悪の嵐だ。 Bu, son on yılın en kötü fırtınası. On yıllık en kötü fırtına. これは、麻雀です。 Bu Mahjong. Bu bir majong. 彼女は毎日犬といっしょに散歩します。 O, köpeğiyle her gün bir yürüyüş yapar. Her gün köpeklerle yürür. これは馬ににている犬です。 Bu, ata benzeyen bir köpek. Attaki köpek. 実際に、この薬で痛みは和らぐのだろうか? Bu ilaç gerçekten ağrıyı hafifletiyor mu? Bu ilaçlar ağrıyı dindirebilir mi? 僕はポケモンを見て育った。 Pokémon izleyerek büyüdüm. Ben Pokemon'u gördüm. 母方の祖母は百歳になった。 Anneannem yüz yaşına geldi. Anneannesi 100 yaşına geldi. その部屋からは湖のながめが良い。 Oda, güzel bir göl manzarasına hakim. O odadan en iyi şekilde göl kenarından geçebiliriz. 7時に起こしてください。 Beni 7'de uyandır lütfen. Saat 7'de kalk. スイスといえば、冬にスイスにいったことがありますか。 İsviçre demişken, İsviçre'ye hiç kışın gitmişliğin var mı? İsviçre'den bahsetmişken, hiç kışa İsviçre'ye gittin mi? トムはフランス語が読めない。 Tom Fransızca okuyamaz. Tom Fransızca bilmiyor. ふつう、消費者は質より量をとる。 Tüketiciler genelde kaliteden ziyade miktara önem verir. Tüketiciler genelde kaliteden daha fazla kazanıyorlar. ジャックは英語を話す。 Jack İngilizce konuşur. Jack İngilizce konuşuyor. あなたが何を企んでいるかお見通しだ。 Senin oyununun ne olduğunu biliyorum. Neyin peşinde olduğunu biliyorum. その少女は私のそばにすわった。 Kız yanıma oturdu. O kız yanımdaydı. 髪乾かした? Saçını kuruttun mu? Saçın kuru mu? 夜空に星がきらきら輝いていた。 Yıldızlar, gökyüzünde parıldıyordu. Geceleri yıldızlar parıldıyordu. できるだけ高く跳びなさい。 Zıplayabildiğin kadar yükseğe zıpla. Mümkün olduğunca yükseğe atla. ここには人里離れた荒野のほかに何もありません。 Burada kuş uçmaz kervan geçmez bir ovadan başka hiçbir şey yok. Burada, ıssız bir araziden başka bir şey yok. ボタンが取れた。 Bir düğme düştü. Düğmeler açıldı. ハンガリー出身です。 Ben Macaristan'danım. Macaristan'dan geliyorum. 彼がその会社を現在のようにした。 Bugünkü şirketi kurdu. Şirketi şu an yaptığı gibi yaptı. 何をご所望ですか? Ne istiyorsunuz? Ne istiyorsun? 私が大学にいたとき政治の活動をしていた。 Ben üniversitedeyken siyasetle meşgul oldum. Ben üniversitedeyken politik aktiviteler vardı. 再び彼に会う望みはない。 Onunla tekrar görüşme şansım çok az. Onu tekrar görmek istemiyorum. 兄は私の宿題を手伝ってくれた。 Kardeşim ödevimi yapmamda bana yardım etti Kardeşim ev ödevime yardım etti. 雪が降る。 Kar yağıyor. Kar yağıyor. 幸せです。 Mutluyum. Mutluyum. ドアをよく見ていてください。 Kapıya dikkat edin. Kapıya bak. あなたに同感です。 Seninle aynı fikirdeyim. Ben de sizinle aynı fikirdeyim. 川に沿って歩いた。 Nehir boyunca yürüdüm. Irmak boyunca yürüdüm. 望みは何だ? Ne istiyorsunuz? Ne istiyorsun? 私の家の後ろには教会がある。 Evimin arkasında bir kilise var. Evimin arkasında bir kilise var. オーストラリアに行ったことがない。 Daha önce Avustralya'ya gitmedim. Avustralya'ya hiç gitmedim. パリに行ったけど、高所恐怖症だからエッフェル塔に登らなかった。 Paris'e gittim ama yükseklikten korktuğum için Eyfel Kulesine çıkmadım. Paris'e gittim, yükseklik korkusu yüzünden Eiffel Kulesi'ne çıkmamıştım. この はしごは十分丈夫ですか。 Bu merdiven yeterince sağlam mı? Bu merdiven yeterince sağlam mı? 知恵は永遠に無くならない宝である。 Bilgelik sonsuz bir hazinedir. Hikmet, kalıcı bir hazinedir. 私たちは来週、新車を買います。 Biz, gelecek hafta yeni bir araba alacağız. Önümüzdeki hafta yeni bir araba alacağız. チケットは1枚20円です。 Biletlerin her biri yirmi yen. Her bilet için 20 dolar. 父が誕生日にこの自転車を買ってくれた。 Babam, bana doğum günümde bu bisikleti almıştı. Babam doğum günümde bu bisikleti almıştı. ジムはカナダ人です。 Jim Kanadalıdır. Jim Kanadalı. 徹夜で泣いていた Sabaha kadar ağladım Bütün gece ağladım. 空は曇ってきている。 Hava bulutlanıyor. Gökyüzü karardı. これは主要な決定要素が存在していない興味深い例である。 Belirleyen esas unsurun olmaması ilginç bir durum. Bu çok ilginç bir örnek. トマさんは小学生向けの本が読めるぐらい漢字をたくさん覚えています。 Tom ilkokul çocuklarının kitaplarını okuyabilecek kadar çok kanji ezberlemiş. Thomas'ın ilk öğrencileri için kitap okuyabilecek kadar yaşlı olduğunu hatırlıyorum. 学校の規則を守ってください。 Lütfen okul kurallarına uyun. Okul kurallarını koru. 食べる Yemek yerim. - Bir şeyler ye. 痛い!やめて! Canım acıyor! Kes şunu! Hayır, hayır, hayır! 彼の状態はどちらかといえば午前中よりもよくなっている。 Belki bir ihtimal, durumu sabahkinden iyi denebilir. Onun durumu sabahtan daha iyi. これらは、何色ですか? Bunlar ne renk? Peki, bu ne renk? そりゃ便利だね。 O yararlıdır, değil mi? Bu çok iyi bir fikir. 彼はこんどの4月で10歳になる。 Gelecek nisanda on yaşında olacak. Geçen Nisan'da 10 yaşındaymış. 彼はホテルの経営者です。 O, bir otelin müdürü. Otel sahibi o. 彼はすっかり信用を無くした。 Güveni tamamen yok oldu. Tamamen güvenilmezdi. 2時でいい? Saat iki uyar mı? - Saat iki olur mu? なんでずっと黙ってるの? Niye hep susuyorsun? Neden bu kadar uzun süre susuyorsun? その災害の後、島にはほとんど水が残っていなかった。 Afet sonrasında adada hiç su kalmadı. Kazadan sonra adada neredeyse hiç su kalmadı. 彼はものづくりに力を入れている。 İşçiliğine emek veriyor. Her şey üzerinde çalışıyor. 彼は少なくとも月に10冊は本を読む。 O her ay en az 10 kitap okur. Ayda en az 10 kitap okuyor. 人は生まれながらに平等といえるだろうか。 İnsanlar eşit doğar diyebilir miyiz? İnsan doğuştan eşit olabilir mi? いくら良い魚でも3日経つと腐る。 En iyi balık bile üç gün içerisinde kokar. Ne kadar iyi bir balık üç gün sürerse sürsün çürür. またの機会にしましょう。 Başka fırsatta yapalım. Belki başka bir zaman. 君は, 私ができないことをずっと知ってた Başından beri yapamadığımı biliyordun. Yapamayacağımı biliyordun. 雰囲気を壊さないで。 Atmosferi bozma. Havayı bozma. どうして嘘をつくの? Neden yalan söylüyorsun? Neden yalan söylüyorsun? 私は英語の発音をもっとよくしたい。 İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum. İngilizce daha iyi telaffuz etmek istiyorum. 僕の願いはとっても強い麻雀打ちになることです。 Hayalim çok güçlü bir Mahjong oyuncusu olmak. Benim için en önemli şey çok güçlü bir tavuskuşu olmak. 時はすぐたってしまう。 Zaman çabucak geçiyor. Zaman çok hızlı geçiyor. ジョージ・ワシントンは1732年に生まれた。 George Washington 1732'de doğdu. George Washington 1732'de doğdu. いいえ? Hayır mı? Hayır mı? もっと注意深く運転しなければ、事故に巻き込まれますよ。 Daha dikkatli sür, aksi halde başın belaya girecek. Eğer daha dikkatli olmazsan, bir kaza geçireceksin. 人間の行為が放射性物質よりも環境に危険だということは明らかです。 Apaçık ortadadır ki, insan davranışları çevre için radyasyondan daha tehlikelidir. Bu, insan davranışının radyoaktiviteden çok daha tehlikeli olduğu anlamına geliyor. 私は出かけるよりむしろ家にいたい。 Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim. Ben dışarı çıkmak yerine evde kalmak istiyorum. 相撲を見たことがありますか。 Hiç sumo güreşi izledin mi? Hiç morluk gördün mü? 彼はハンサムで、その上大変な金持ちである。 O hem yakışıklı hem de çok zengin. Yakışıklı ve çok zengin. 脳の構造は複雑だ。 Beynin yapısı karmaşıktır. Beyin yapısı karmaşık. 私は彼女に会いたいと思う。 Onunla görüşmek istiyorum Sanırım onu görmek istiyorum. 彼は毎日野球をします。 O her gün beyzbol oynar. Her gün beyzbol oynuyor. 来い! Gel! Hadi! 海岸に行ったよ。 Onlar plaja gitti. Sahile gitti. マリーがどこに住んでいるのか、僕は知らない。 Marie'nin yaşadığı yeri bilmiyor. Marie'nin nerede yaşadığını bilmiyorum. なぜそんなに怒ったのですか。 Neden bu kadar kızgınsın? Neden bu kadar sinirlisin? 黙りなさい、このおしゃべり。 Kocaman ağzını kapa. Kapa çeneni, konuş benimle. この川の名前は何? Bu nehrin ismi ne? Bu nehrin adı ne? 彼らは2、3日前にアメリカに到着した。 Birkaç gün önce Amerika'ya vardılar. Birkaç gün önce Amerika'ya geldiler. トニー君は良い声をしています。 Tony'nin güzel bir sesi var. Tony, iyi bir sesin var. あなたの兄弟の中で、誰が一番年上ですか? Kardeşlerinin arasında en büyük kim? Kardeşinden en büyük hangisi? 寝る前に、ビールを飲まないでください。 Lütfen yatmaya gitmeden önce bira içmeyin. Yatmadan önce bira içme. 知らない。 Bilmiyorum. Bilmiyorum. 彼らは敵と合意に達した。 Düşmanla anlaşmaya vardılar. Düşmanla anlaşmaya vardılar. その池はとても深い。 Göl çok derin. O gölet çok derin. 彼女がすばらしいピアニストであることは言うまでもない。 Onun iyi bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok Mükemmel bir piyanist olduğunu söylememe gerek yok. この森に多い野生動物がいます Bu ormanda çok vahşi hayvanlar var. Bu ormanda çok fazla vahşi hayvan var. 全部が美味しかったな~! Onların hepsi lezzetliydi! Her şey çok lezzetliydi. 食べる Yerim. - Bir şeyler ye. その犬は、私の手に噛みつこうとした。 Şu köpek elimi ısırmaya çalıştı. O köpek elimi ısırmaya çalıştı. 彼女はかなり裕福だ。 O, oldukça zengin. Çok zengin biri. 僕は右利きです。 Ben sağlağım. Sağ elinim var. 彼らは大雨といえば洪水を連想した。 Şiddetli yağmurla seli hep ilişkilendirirlerdi. Yağmurdan bahsetmişken, sel aklıma geldi. 彼の下で働くぐらいなら私はむしろ餓死する。 Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim. Onun altında çalışsaydım açlıktan ölürdüm. この森に多いヘビがいます。 Bu ormanda çok yılan var. Bu ormanda bir yılan var. 生きることは苦しむこと。 Yaşamak, acı çekmektir. Hayat acıdır. 僕は日本に行って麻雀で日本人に勝ちたいと思っている。 Japonya'ya gidip Mahjong'da Japonları yenmek istiyorum. Japonya'ya gidip Çin'deki Japonları kazanmak istiyorum. 彼は新しい車を欲しがっている。 O, yeni bir araba istiyor. Yeni bir araba istiyor. 起きろ! Kalk! Uyan! 私は昨日あなたのお父さんに会いました。 Ben dün sizin babanızla tanıştım. Dün babanı gördüm. 私の知っていることといえば彼はその計画をあきらめたということだけだ。 Tek bildiğim, onun plândan vazgeçmiş olduğu. Tek bildiğim, planından vazgeçtiği. 私はめったにラジオを聴きません。 Nadiren radyo dinlerim. Çok nadiren radyo dinlerim. 私は昨日あなたのお父さんに会いました。 Ben dün sizin babanıza rastladım. Dün babanı gördüm. 彼の無謀な運転が死を招いた。 Dikkatsiz araba kullanması onu ölüme götürdü. Pervasız sürüşleri ölüme neden oldu. 私はショパンを弾くことができる。 Chopin çalabilirim. Chopin çalabilirim. 彼女は木を抱き締める人だ。 O ağaç kucaklayıcısıdır. Ağaca sarılan bir kadın. 子供のとき彼はパリへ3回行った。 Çocukluğunda Paris'e 3 kere gitti. Üç kez Paris'e gitti. 私はなぜか夜の方が元気だ。 Kendimi nedense geceleri daha iyi hissediyorum. Bazı geceler daha iyiyimdir. トムは歩き続けた。 Tom yürümeye devam etti. Tom yürümeye devam etti. 食べる Yemek yiyeceğim. - Bir şeyler ye. ブリトニー・スピアーズはどこですか。 Britney Spears nerede? Britney Spears nerede? 大事なのは全力を尽くすか否かだ。 Önemli olan elinden geleni yapıp yapmadığındır. Önemli olan elimizden gelenin en iyisini yapmak. レモンティーを一杯ください。 Limonlu bir çay, lütfen. Bir limonlu çay alabilir miyim? 川魚の中には、天然記念物等に指定され保護されているものがいます。捕ったり、購入したりすることもダメです。 Tatlı su balıkları arasındakilerden bazıları korunmaktadır. Onları yakalamak veya satın almak yasadışıdır. Nehir balıklarının bazıları doğal hatıralar olarak belirlenmektedir, koruma altındadırlar, avlayamazlar, satın alamazlar. 貧しいといえども彼女は幸せだ。 Fakir ama, yine de mutlu. Yoksulluk onu mutlu ediyor. 彼は2日間そのホテルに滞在した。 O, İki gün otelde kaldı. O otel odasında iki gün kaldı. 家のうらに広い庭があった。 Evin arkasında büyük bir bahçe vardı. "Eh," diye bağırdı. 暗算が出来るほど彼は賢くはない。 O, akıldan hesap yapacak kadar zeki değil. O kadar zeki değil. 家を買おうとしている人が非常に多くいる。 Ev almak isteyenlerin sayısı oldukça fazla. Ev almak isteyen çok insan var. メアリーさんはひとりできました。 Mary tek başına geldi. Bayan Mary yalnız kaldı. あなたは彼を完全に信用しています。 Ona tamamen inanıyorum. Ona tamamen güveniyorsun. クッキーはケイトより10歳若い。 Cookie Kate'ten on yaş daha gençtir. Kurabiye Kate'den 10 yaş daha genç. あなたの美意識を満足させるものは何ですか? Estetik duygunuzu tatmin edecek şey nedir? Güzelliğini tatmin eden nedir? 彼女には知人はたくさんいたが、友人といえる人は一人もいなかった。 Birçok tanıdığı vardı ama, hiç arkadaşı yoktu. Bir çok arkadaşı vardı, ama hiç arkadaşı yoktu. 彼女は学校で働いています。 O okulda çalışıyor. Okulda çalışıyor. これはミンスク行きのバスです。 Bu otobüs Minsk'e gidiyor. Burası Minsk'e giden otobüs. この橋は重さ10トンしか支えられません。 Bu köprü on tondan fazlasını taşıyamaz. Bu köprü sadece 10 ton ağırlığında. これは私が思っていたのと違う。 Bu düşündüğümden farklı. Bu düşündüğüm gibi değil. 私たちは誕生日に彼女にプレゼントをあげるつもりだ。 Doğum gününde ona bir hediye vereceğiz. Doğum günü için ona bir hediye vereceğiz. それを実行することが困難なことがわかった。 Onu pratiğe koymayı zor buldum. Bunu yapmanın ne kadar zor olduğunu fark ettim. もっと勉強すればいいのに。 Daha fazla ders çalışmalısın. Keşke daha çok çalışabilseydim. トムはコーヒーをマリアの前に置いた。 Tom kahveyi Maria'nın önüne koydu. Tom, Maria'nın önüne kahve koydu. あなたは大路です、トム。 Sen gerçekten iyi ve nazik bir kişisin, Tom. Sen büyük bir yolsun, Tom. トムの心臓の鼓動は止まってしまったが、医師たちは彼を蘇生させることに成功した。 Tom'un kalbi durmuştu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardılar. Tom'un kalp atışları durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardılar. これは君の本ですか。 Bu senin kitabın mı? Bu sizin kitapnız mı? どちらかといえば彼の方が私より背が高い。 Onun boyu benden biraz daha uzun denebilir gibi geliyor. Ya benden daha uzundur. 日本語の話せる医者はいますか。 Japonca konuşan herhangi bir doktor tanıyor musun? Japonca konuşan bir doktor var mı? みんながのもを偉大な投手だと考えてる。 Herkes Nomo'un müthiş bir atıcı olduğunu düşünüyor. Herkes için iyi bir hamle olduğunu düşünüyor. 雨 が 降っ た . Yağmur yağdı. Yağmur yağıyordu. 彼の回復の見込みはどうなのか。 Onun iyileşme olasılığı nedir? Peki ya iyileşme ihtimali? 母はちょうど買い物に出かけたところです。 Annem az önce alışverişe çıktı. Annem alışverişe çıkmıştı. できるだけ早くマリーと話すんだ、とトムは思いました。 "En yakın zamanda Mary ile konuşmalıyım." diye düşündü Tom. Tom, en kısa sürede Marie ile konuşabileceğini düşündü. 火を消し忘れるな。 Ateşi söndürmeyi asla unutma. Ateşi söndür ve unutma. シャワーが壊れた。 Duş bozuk. Duşum bozuldu. 病気であったように見える。 Hastaymış gibi gözüküyor. Hasta gibi görünüyorsun. トムはいい子じゃない。 Tom iyi bir çocuk değil. Tom iyi bir çocuk değil. 歯磨きはどこですか。 Diş fırçası nerede? Diş macunu nerede? 痛い!やめて! Acıyor! Kes şunu! Hayır, hayır, hayır! どんな感じですか先生? İzlenimin nedir, doktor? Nasıl hissediyorsun, doktor? 麻雀は最も面白いゲームのなかのひとつです。 Mahjong en ilginç oyunlardan biri. (Gülüşmeler) じゃあね! Görüşmek üzere! Hoşça kal! 戴きます。 Afiyet olsun! Geliyoruz. その列車はすでに出発してしまった。 Tren çoktan hareket etti. Tren çoktan gitti. 彼は、雨やどりする場所を探した。 Yağmurdan sığınacak bir yer aradı. Yağmur ve gidilecek bir yer arıyor. ついに彼女の医者になるという夢は実現した。 Nihayet doktor olma hayali gerçekleşti. Sonunda doktor olma hayalleri gerçekleşti. 彼女と同じくらい私もフランス語が話せる。 Onun konuşabildiği kadar iyi Fransızca konuşabiliyorum. Fransızca ben de onun kadar konuşabiliyorum. まだ眠たいですか? Hâlâ uykulu musun? Hâlâ uyumak istiyor musun? 彼の失敗は目に見えている。 Onun başarısız olacağı kesindir. Hataları görüldü. 今必要なのは言葉ではなく行動だ。 Şimdi laf değil iş iktiza eder. Şu anda tek yapman gereken söz söylemek değil, hareket etmek. ペットを飼っていますか。 Evcil hayvan besliyor musun? Evcil hayvanın var mı? この教科は何単位ですか。 Bu ders için kaç kredi alabilirim? Bu derste kaç tane var? 君は木の下へ避難した。 Sen bir ağacın altına sığındın. Ağaca kaçtın. そのショーで観客は大喜びだった。 Şov seyircileri çok eğlendirdi. Gösteride büyük bir zevk vardı. 彼女はみんなに知られている。 O herkes tarafından bilinir. Herkes biliyor. ジョンは何とかやっていた。 John kafasını suyun üzerinde tuttu. John bir şeyler yapıyordu. 私はめったにラジオを聴きません。 Ayda yılda bir radyo dinlerim. Çok nadiren radyo dinlerim. お母さんは車を運転できますか。 Annen araba kullanabilir mi? Anne, arabayı sürebilir misin? 歴史は繰り返す。 Tarih kendini tekrarlar. Tarih tekrarlanıyor. 私はフランスで彼女と知り合った。 Ben bayanla Fransa'da tanıştım. Onunla Fransa'da tanıştım. トムは鍵を見つけられなかった。 Tom anahtarı bulamadı. Tom anahtarı bulamadı. 彼のことを知らない。 Onu tanımıyorum. Onu tanımıyorum. 東京はとても大きな街です。 Tokyo çok büyük bir şehirdir. Tokyo çok büyük bir şehir. まだここからは遠いですか? Hâlâ buraya uzak mı? - Buradan çok uzakta mıyız? 彼女はもう10年もフランス語を勉強しているのだから、フランス語の何たるかはよくわかっているはずだ。 On senedir Fransızca çalışmakta olduğundan, Fransızcanın ne olduğunu bilmesi gerekir. Fransızca'yı on yıldır öğreniyor, o yüzden Fransızca'nın ne olduğunu iyi biliyor. 今ではますます多くの外国人を見かける。 Şimdi biz gittikçe daha fazla yabancı görüyoruz. Artık pek çok yabancıyı görüyoruz. 田中さんが試験を受けたようです。 Bay Tanaka sınavını yapmış gibi görünüyor. Bay Tagomi sınava geçmiş gibi görünüyor. 実際彼には嘘をでっち上げる癖がある。 Aslına bakarsan onun yalan söylemek gibi bir huyu var. Aslında yalan söyleme alışkanlığı var. あの娘、マジ俺の好みだわ。 Bu kız çok hoşuma gidiyor gerçekten. Bu kız gerçekten hoşuma gidiyor. 彼の部屋は汚い。 Onun odası düzensiz. Odası kirli. 飲み物を差し上げましょうか。 Size bir içki önerebilir miyim. Sana bir içki ısmarlayayım mı? 空港は閉まっています。 Havaalanı kapalı. Havaalanı kapalı. 外国語を学習するのはつまらないよ。 Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır. Yabancı dil öğrenmek sıkıcı bir şey. その家に誰が住んでいるか知っているの Şu evde kimin yaşadığını biliyor musun O evde kimin yaşadığını biliyorum. 誰がこの国を治めていたんですか? Bu ülkeyi kim yönetti. Bu ülkeyi kim yönetiyordu? 私の友人はスピード違反で逮捕された。 Arkadaşım aşırı hız yapmaktan tutuklandı. Arkadaşım hız ihlalinden tutuklandı. こんな格好をしているといかにもスポーツしてそうに見えるけど、全然やってないんだよ。 Bu kıyafet içinde sporcu gibi oldum da, ben hiç spor yapmıyorum ki. Böyle giyiniyorlarmış gibi görünüyorlar ama yapmıyorlar. 課題はまだ終わっていない。 Çalışmalarım bitmedi. Daha işimiz bitmedi. どうも。 Teşekkürler. Teşekkürler. あなたは我がままです。 Sen bencilsin. Sen kendi başınasın. 彼らは何が起こったのか知りたがっている。 Onların hepsi ne olduğunu bilmek istiyor. Neler olduğunu öğrenmek istiyorlar. ジャック、そんなに乱暴に振る舞うな。 Çok vahşi olma Jack. Jack, bu kadar sert davranma. ご健康を祝して乾杯。 Şerefe! Sağlığınıza kadeh kaldıralım. ボブ・ジョンソンはアフリカの現状の深刻さを人々に気付かせようとした。 Bob Johnson insanları Afrika'daki durumun ciddiyetine vardırmaya çalıştı Bob Johnson, Afrika'nın şu an ne kadar ciddi olduğunun farkına varmaya çalıştı. ビールは麦芽から作られる。 Bira, malttan mayalanır. Bira, buğdaydan yapılır. 親切なので、彼はみんなに愛されている。 Sevecen bir şekilde söylersek o, herkes tarafından sevilir. O iyi olduğu için herkes onu seviyor. 彼らは、何より平和に暮らしたがっている。 Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor. Huzur içinde yaşamak istiyorlar. すみません、経済学部図書館ってどこか分かりますか? Affedersiniz. İktisat Fakültesi Kütüphanesi nerede, biliyor musunuz? Affedersiniz, ekonomi kütüphanesinin nerede olduğunu biliyor musunuz? 私は冬によく風邪をひきます。 Kışın sık sık nezle oluyorum. Kışı sık sık üşürüm. 子宮頸がんは、唯一予防できるがんです。 Rahim ağzı kanseri önlenebilen tek kanser türüdür. Bu, dölyatağı boynu kanserinden korunmanın tek yolu. スケート靴を忘れないでね。 Buz patenlerini unutma. Paten ayakkabısını unutma. 麻雀は世界でとても有名な、ゲームのひとつです。 Mahjong dünyada çok popüler olan oyunlardan biri. Majong, dünyanın en ünlü oyunlarından biridir. 父は料理が得意だ。母はといえば、食べるのが得意だ。 Babam iyi yemek yapar, annemse iyi yer. Babam yemek yapmayı çok severdi. 雨は5日間も降り続いた。 Yağmur beş gün sürdü. Beş gün boyunca yağmur yağdı. クルド人には自分の国家がない。 Kürtlerin kendi devletleri yok. Kürtlerin kendi ülkeleri yok. 医療費・年金給付の抑制策の決め手はないといえよう。 Sağlık harcamaları ve yardımlarını azaltma planı konusunda belirleyici bir karar yok denebilir. Sağlık giderlerini ve emekli maaşını kapatmanın bir yolunu bulsak iyi olur. ロンドンへいって以来、彼女は電話をかけてきていない。 Londra'ya gitti gideli aramadı. Londra'ya gittiğinden beri aramadı. トムは何と答えればいいか分からなかった。 Tom nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Tom ne cevap vereceğini bilmiyordu. 祖父は年のせいで耳がよく聞こえない。 Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor. Büyükbabam bu yaştan dolayı sağırdı. 彼らは敵をびっくりさせる計画を思いついた。 Onlar düşmanı şaşkına çevirecek bir plan kurdular. Düşmanlarını şaşırtmak için bir plan yaptılar. 彼は小さな船を水に浮かべている。 O suda küçük bir bot ile denize açılıyor. Küçük bir gemi suda yüzüyor. さあ、いつまでもめそめそしていないで、気分転換にどこか行こうよ。 Hadi ama, her zaman sızlanmayı bırak artık, bir yerlere gidelim de havan değişsin. Şimdi, rahatlayıp, rahatlamak için başka bir yere gidelim. この詩を翻訳することは私には難しすぎる。 Bu şiiri çevirmek benim için çok zor. Bu şiiri tercüme etmek benim için çok zor. アインシュタインといえば相対性理論を思い出す。 Einstein denince aklımıza izafiyet teorisi gelir. Einstein'dan bahsetmişken, görelilik teorisi aklıma geliyor. あの日に帰りたい。 O güne dönmek istiyorum. O gün eve gitmek istiyorum. 彼らは彼を権威者とみなした。 Onlar onu bir otorite olarak gördüler. Onu yetkili kişiler olarak görüyorlar. 一遍で正確に答えてください。 Bir defa da doğruyu cevaplayın. Lütfen tam olarak cevap verin. イヤなところといえば、仕事とプライベートがかなりごっちゃになっちゃうってところだな。 İşin kötü tarafı, mesleğimin ve özel hayatımın bu derece birbirine karışıyor olması. En kötü kısmı ise iş ve özel hayat. トムの友達でしょう? Sen Tom'un arkadaşısın, değil mi? Tom'un arkadaşısınız, değil mi? 私はめったにラジオを聴きません。 Seyrek olarak radyo dinlerim. Çok nadiren radyo dinlerim. トムは完璧なスケートボーダーだ。 Tom mükemmel bir kaykaycıdır. Tom mükemmel bir kaykaycı. 主人はお客に七面鳥の肉を切り分けた。 Ev sahibi, misafirleri için hindi etini parçalara ayırdı. Kocam, hindinin etini müşterilerine ayırıyordu. 世界の飢餓問題の解決は私の仕事ではない。 Dünyadaki açlık sorununu çözmek benim işim değil. Açlık sorununu çözmek benim işim değil. その仕事は私が到着する前に完成していた。 İş ben gelmeden önce bitmişti. O iş ben gelmeden tamamlanmıştı. 外出の戸締まりしないなんて彼女は不注意だった。 Dışarı çıkmadan önce kapıyı kilitlemeden bırakmak onun dikkatsizliğiydi. Dışarı kapıyı kapatmaması dikkatsizdi. わたしはどうかといえば、その計画に賛成できない。 Beni sorarsanız, bu plânı tasvip etmiyorum. Ne olursa olsun, plana katılmıyorum. 試合が雨で延期した。 Yağmur dolayısıyla oyun ertelendi Maç yağmur yüzünden ertelendi. 兄は私より二つ上です。 Ağabeyim benden iki yaş büyüktür. Kardeşim benden iki kat daha iyi. ついに彼は泣きはじめた。 Sonunda ağlamaya başladı. Sonunda ağlamaya başladı. トムが去年の夏その映画を見ました。 Tom o filmi geçen yaz gördü. Tom geçen yaz bir film izlemişti. 恐れるな。 Korkma. Korkma. 私の代わりに彼女に言ってください。 Benim yerime ona söyleyin lütfen. ( O = Kadınlar için o ) Ona benim için söyle. あなたの計画に賛成です。 Senin planına katılıyorum. Planlarına katılıyorum. トムは良い子 Tom iyidir. Tom iyi bir çocuk. もっとくだものをいかがですか、ゴロウ。 Biraz daha meyveye ne dersin, Gorou? Daha güzel bir şey ister misiniz, Gollum? 毎年、多くの観光客がこの島に来る。 Bu adaya her yıl birçok turist gelir. Her yıl bu adaya gelen birçok turist var. 我々は、誰であろうとテロ活動に携わるものに寛容でいるつもりはない。 Teröre bulaşan hiç kimseye müsamaha göstermeyeceğiz. Terörizmle uğraşan herkese karşı hoşgörülü değiliz. おじは今香港に滞在している。 Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır. Amcam şu anda Hong Kong'da yaşıyor. 空腹は彼にとって現実とはかけ離れた概念だった。いつだって十分に食べ物があったからである。 Onun için açlık gerçeklikten çok uzakta bir kavramdı. Zira her zaman yeterince yiyeceği vardı. Açlık onun için çok farklı bir kavramdı. 権利を行使する。 Haklarımı kullanıyorum. Haklarınızı kullanın. 私はその結果に全然満足していない。 Sonuçtan hiç tatmin olmadım. Sonuçlarından hiç hoşnut değilim. 私はあなたに正直でなかった。 Sana karşı dürüst değildim. Sana karşı dürüst değildim. 彼の部屋は汚い。 Odası düzensiz. Odası kirli. 痛い! Canım yanıyor! Canımı acıtıyorsun! 由来を教えてください。 Onun nereden geldiğini merak ediyorum. Bana nereden geldiğini söyle. 彼女は手提げから何かを取り出した。 O, çantadan bir şeyler aldı. Bir şey çıkardı. 仕事を終えた後、彼は出かけた。 İşini bitirince dışarı çıktı. İşini bitirdikten sonra gitti. 私はどのようにして切符を買うのか知りません。 Nasıl bilet alacağımı bilmiyorum. Biletleri nasıl alacağımı bilmiyorum. アリスは微笑んだ。 Alice gülümsedi. 'Saçma!' Dedi Alice. その工場はロボットを生産する、人々のため。 Fabrika, insanlar için robotlar üretiyor. Bu fabrika insanlar için robotlar üretiyor. もう夏の暑さに慣れている。 Artık yaz sıcaklarına alıştım. Yaz sıcağına alıştım bile. 何でもお役に立てるようにいたします。 Tamamıyla hizmetinizdeyim. Elimden geleni yaparım.