Пожела да чуе новината. Haberi duymak istedi. Haberi duymak istedi. За да прецеди кафето Мари използва хартиен филтър. Mary kahveyi süzmek için kağıt filtre kullanır. Marie kahveyi süzmek için kağıt filtre kullanıyor. Том казва, че не обича климатиците. Tom klimayı sevmediğini söylüyor. Tom havalandırmayı sevmediğini söylüyor. Последната сламка чупи гърба на камилата. Devenin belini kıran son saman çöpü. Son pipet devenin sırtını kırar. С най-добри пожелания за баща ти. Babana en iyi dileklerimle. Baban için en iyi dileklerimle. Затова ми кажи какво направи. Bu yüzden bana ne yaptığını söyle. O yüzden bana ne yaptığını söyle. Някой грешки бяха поправени. Bazı yanlışlar düzeltildi. Bazı hatalar düzeltildi. Джон изпи много шишета вино. John birçok şişe şarap içti. John çok fazla şarap içti. Аз съм Андреа, Ben Andrea'yım. Ben Andrea. Том каза, че иска да си тръгва. Tom gitmek istediğini söyledi. Tom gitmek istediğini söyledi. Ако ядеш много, ще напълнееш. Çok fazla yersen şişmanlarsın. Çok yersen şişmanlarsın. Възрастният мъж попита: "Котката ли?" Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu. Yaşlı adam, "Kedi mi?" diye sordu. Тази сутрин видях Том. Bu sabah Tom'u gördüm. Bu sabah Tom'u gördüm. Не искам да чакам до утре. Yarına kadar beklemek istemiyorum. Yarına kadar beklemek istemiyorum. Ти целуна ли някога децата си? Даже не ги и погледна! Sen hiç çocuklarını öptün mü? Hatta onlara bakmadan! Sen hiç çocuklarını öptün mü? Том ми даде една ябълка. Tom bana bir elma verdi. Tom bana bir elma verdi. Мисля, че е нужно Том сам да може да направи това. Tom'un bunu kendisinin yapabilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Bence Tom bunu kendi başına yapabilir. Том иска да спре Мери. Tom Mary'yi durdurmak istiyor. Tom, Mary'i durdurmak istiyor. Живееше в едно малко градче наблизо. Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. Yakınlarda küçük bir kasabada yaşıyordu. Иска ми се да имах смелостта да говоря за чувствата си. Keşke duygularım hakkında konuşma cesaretim olsa. Keşke duygularım hakkında konuşacak cesaretim olsaydı. Италия е много хубава страна. İtalya çok güzel bir ülke. İtalya çok güzel bir ülke. Това е много забавно. Bu çok eğlenceli. Bu çok komik. Том става в шест часа. Tom altıda kalkar. Tom saat 6'da kalkıyor. Даже и аз не знам защо съм тук. Neden burada olduğumu ben bile bilmiyorum. Ben bile neden burada olduğumu bilmiyorum. Споменавал ли съм ви някога, приятели, за първият път, когато се запознах с Том? Ben hiç siz arkadaşlara Tom'la ilk kez tanıştığım andan bahsettim mi? Size hiç Tom'la ilk tanıştığımdan bahsetmiş miydim? Том напомни на Мери за срещата. Tom Mary'ye toplantıyı hatırlattı. Tom, Mary'ye buluşmayı hatırlattı. Сега имам шанс. Şimdi bir şansım var. Şimdi bir şansım var. Щастлива съм, че можах да се видя с него. Onunla görüşebildiğim için mutluyum. Onunla görüşebildiğim için çok mutluyum. Иска ми се да не бях принуден да правя този доклад. Keşke bu raporları yapmak zorunda olmasam. Keşke bu raporu yapmak zorunda kalmasaydım. Не искам страната ми да стане член от Европейския съюз. Ülkemin Avrupa Birliği üyesi olmasını istemiyorum. Ülkemin Avrupa Birliği'ne üye olmasını istemiyorum. Той закъснява. Нека да почакаме до 5.30/ O geç kaldı. 5.30'a kadar bekleyelim. Geç kaldı. 5:30'a kadar bekleyelim. Том изми колата. Tom arabayı yıkadı. Tom arabayı yıkadı. Растенията ми умират. Bitkilerim ölüyor! Bitkilerim ölüyor. Каза ли на Том, че се шегуваш? Şaka yaptığını Tom'a söyledin mi? Tom'a şaka yaptığını söyledin mi? Какво те кара да мислиш, че няма да мога да направя това? Bunu yapamayacağımı sana ne düşündürüyor? Bunu yapamayacağımı nereden çıkardın? Ял ли си някога стриди? Никога. "Sen hiç istiridye yedin mi?" "Asla." Hiç istiridye yedin mi? Любовта не е важна. Aşk mühim değildir. Aşk önemli değil. Том беше принуден да отиде там сам. Tom oraya tek başına gitmek zorunda kaldı. Tom oraya tek başına gitmek zorunda kaldı. Те бяха добри съседи досега. Şimdiye kadar, onlar iyi komşulardı. Şimdiye kadar iyi komşuydular. Нужно ли е да помогнем на Том? Tom'a yardım etmemiz gerekiyor mu? Tom'a yardım etmek zorunda mıyız? Том се държеше така, сякаш не е чул какво си шепнат Мери и Джон. Tom, Mary ve John'un fısıldaştıklarını duymuyor gibi davrandı. Tom, Mary ve John'un fısıldadıklarını duymamış gibi davranıyordu. Иска ми се да затваряш вратата, когато излизаш. Keşke dışarı çıkarken kapıyı örtsen. Çıkarken kapıyı kapatmanı istiyorum. Дърветата са растения. Ağaçlar bitkilerdir. Ağaçlar bitkidir. Моля те, изчакай, докато донапиша това писмо. Lütfen ben bu mektubu yazmayı bitirene kadar bekle. Lütfen bu mektubu yazana kadar bekle. Ако науката се развие, този тип въпроси ще могат да се разнищят. Bilim gelişirse bu tür sorunları çözebileceğiz. Bilim gelişirse, bu tür sorular çözülebilir. Том поиска Мери да остане. Tom Mary'nin kalmasını istedi. Tom Mary'nin kalmasını istedi. Облеклото ми е много демоде. Bu kıyafetim çok demode. Kıyafetim çok eski moda. Том прави домашната си работа. Tom ev ödevini yapıyor. Tom ödevlerini yapıyor. Том приключи връзката си с Мери миналото лято, но сега отново иска да е заедно с нея. Tom geçen yaz Mary ile ilşkiyi bitirdi fakat şimdi o onunla yeniden beraber olmak istiyor. Tom geçen yaz Mary ile ilişkisini bitirdi ama şimdi onunla tekrar birlikte olmak istiyor. Не можеш да пипаш картините. Tablolara dokunamazsın. Tablolara dokunamazsın. Не е нужно да се разделям с това място. Burayı terk etmem gerekmiyor. Buradan ayrılmama gerek yok. Том бе само на 13-14 по това време. Tom o zaman yalnızca 13 ya da 14 yaşındaydı. Tom o zamanlar sadece 13-14 yaşındaydı. Вие учител ли сте? Да, учител съм. "Siz bir öğretmen misiniz?" "Evet, ben bir öğretmenim." - Öğretmen misiniz? Искам да посветя живота си на образованието. Hayatımı eğitime adamak istiyorum. Hayatımı eğitime adamak istiyorum. Политиката ни е да удовлетворяваме клиентите. Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir. Bizim politikamız müşterileri memnun etmek. Може ли да ми подадеш солта? Bana tuzu verebilir misiniz? Tuzu uzatır mısın? Въпрос на живот и смърт. Ölüm kalım meselesi. Ölüm kalım meselesi. Кажи ми само какво знаеш за ситуацията. Bana sadece durum hakkında ne bildiğini söyle. Sadece durum hakkında bildiklerini anlat. Хората си падат по клюкарстването. İnsanlar dedikodu yapmaktan hoşlanır. İnsanlar dedikoduyu sever. Том забеляза, че си е изгубил портфейла. Tom cüzdanının kaybolduğunu fark etti. Tom cüzdanını kaybettiğini fark etti. "Tatoeba" на японски означава "например". "Tatoeba" Japoncada "mesela" demektir. "Tatoeba" Japonca'da "örneğin" demek. Том отиде на къмпинг. Tom kamp yapmaya gitti. Tom kampa gitti. Процесът е важен. Süreç önemlidir. Bu önemli bir dava. Том имаше нужда от пари. Tom'un paraya ihtiyacı vardı. Tom'un paraya ihtiyacı vardı. Къде искаш да отидеш утре? Yarın nereye gitmek istiyorsun? Yarın nereye gitmek istersin? Защо не помагаме на Том? Neden Tom'a yardım etmiyoruz? Neden Tom'a yardım etmiyoruz? Том беше много пиян. Tom çok sarhoştu. Tom çok sarhoştu. Този автобус е за 50 души. Bu otobüs elli kişilik. Bu otobüs 50 kişilik. Том трябва да е забравил за срещата. Tom toplantıyı unutmuş olmalı. Tom buluşmayı unutmuş olmalı. Мислех да те посетя и да ти пожелая късмет. Ziyaret etmeyi ve sana şans dilemeyi düşündüm. Gelip sana iyi şanslar dilemek istedim. Kъде е въжето? İp nerede? İp nerede? Том няма да може да свърши това в рамките на един час. Tom bir saat içinde onu bitiremeyecek. Tom bunu bir saat içinde bitiremeyecek. Здрав човек не знае стойността на здравето. Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez. Sağlıklı bir adam sağlığın değerini bilmez. Том иска да целуне Мери. Tom Mary'yi öpmek istiyor. Tom Mary'i öpmek istiyor. Том вечеря. Tom akşam yemeğini yedi. Tom'un akşam yemeği. Том има нужда от тези пари. Tom'un o paraya ihtiyacı var. Tom'un o paraya ihtiyacı var. Сиренето не се храносмила лесно. Peynir kolayca sindirilmez. Peyniri sindirmek kolay değildir. Защо избяга? Neden kaçtı? Neden kaçtın? Това е доста странно. Bu çok tuhaf. Bu çok garip. Изненадах се, когато ви видях да се целувате. Sizleri öpüşürken görünce şaşırdım. Sizi öpüşürken görünce şaşırdım. Зает е с подготовката за пътуването. Seyahate hazırlanmakla meşgul. Seyahat hazırlıklarıyla meşgul. Вместо да завие наляво, той зави надясно. O, sola dönme yerine sağa döndü. Sola dönmek yerine sağa döndü. Тази книга е на училищната библиотека. Bu kitap okul kütüphanesinin. Bu kitap okul kütüphanesinde. Като допълнение са се сформирали много групи, за да може възрастните да се социализират помежду си и да останат активни участници в Американският живот. Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. Buna ek olarak, yetişkinlerin sosyalleşmesi ve Amerikan yaşamında aktif olarak yer alması için pek çok grup oluşturuldu. Том приготви брауни сладки. Tom browni kurabiye pişirdi. Tom browni yaptı. Може да е необходимо да помогна на Том. Tom'a yardım etmem gerekebilir. Tom'a yardım etmem gerekebilir. Само няколко души ме разбраха. Sadece birkaç kişi beni anladı. Sadece birkaç kişi beni anladı. Бъди внимателен! Dikkatli ol! Dikkatli ol! Том иска се запознае с Мери. Tom Mary ile tanışmak istiyor. Tom, Mary ile tanışmak istiyor. Къде възнамерявате да прекарате почивката си? Tatilinizi nerede geçirmek niyetindesiniz? Tatilinizi nerede geçirmeyi planlıyorsunuz? Ако трябва да съм честен, не ми харесва облеклото ти. Gerçeği söylemek gerekirse, giydiğini sevmiyorum. Dürüst olmak gerekirse, kıyafetin hoşuma gitmedi. Проблесна светкавица. Şimşek çaktı. Yıldırım çaktı. Нека да ти помогна. Burada, sana yardım edeyim. Dur sana yardım edeyim. Том и Мери вечерят заедно почти всяка вечер. Tom ve Mary neredeyse her akşam birlikte akşam yemeği yerler. Tom ve Mary neredeyse her gece birlikte yemek yiyorlar. Можеш ли да дойдеш обратно тук утре в 14.30? Yarın 14.30'da buraya geri gelebilir misin? Yarın 2:30'da buraya gelebilir misin? Този мост не може да носи повече от 10 тона. Bu köprü on tondan fazlasını taşıyamaz. Bu köprü 10 tondan fazla taşıyamaz. Том ще се ожени следващият месец. Tom gelecek ay evlenecek. Tom gelecek ay evleniyor. Понякога се чудя дали съм момиче? Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum. Bazen kız olup olmadığımı merak ediyorum. Тя познава ли те? O seni biliyor mu? Seni tanıyor mu? Ще те науча да играеш шах. Sana satranç oynamayı öğreteceğim. Sana satranç oynamayı öğreteceğim. Той има много врагове в политическия свят. Politik dünyada pek çok düşmanı var. Politik dünyada pek çok düşmanı var. Том не остана дълго време там. Tom uzun süre orada kalmadı. Tom orada fazla kalmadı. Трябва да изчакам, докато Том дойде тук. Tom buraya gelene kadar beklemeliyim. Tom gelene kadar beklemeliyim. Том си откопча якето. Tom ceketinin düğmelerini açtı. Tom ceketini açtı. Трябва да ги убием, преди да са пораснали. Büyümeden önce onları öldürmek zorundayız. Onlar büyümeden onları öldürmeliyiz. Това не е сребро. Bu gümüş değil. Bu gümüş değil. След като се върнах от Турция, турският ми отслабна. Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı. Türkiye'den döndükten sonra Türk'üm zayıfladı. Ти играл ли си някога футбол? Да, но известно време не играех. "Sen hiç futbol oynadın mı?" "Evet, ama bir süredir oynamadım. - Hiç futbol oynadın mı? Бих предпочел да бях роден в Япония. Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim. Japonya'da doğmayı tercih ederdim. Том приготви чай за мен. Tom benim için çay yaptı. Tom benim için çay yaptı. Том може да ни каже как да направим това. Tom onu nasıl yapacağımızı bize söyleyebilir. Tom bize bunu nasıl yapacağımızı söyleyebilir. Имам няколко сребърни монети. Birkaç gümüş param var. Birkaç gümüş sikkem var. Чувствам се много по-добре. Çok daha iyi hissediyorum. Kendimi çok daha iyi hissediyorum. Това, което направи, подхожда ли ти? Bu yaptığın yakışıyor mu sana? Yaptığın şey sana uygun mu? Обичам пикантна мексиканска храна. Baharatlı Meksika yemeğini severim. Baharatlı Meksika yemeklerine bayılırım. Ще изчакаме, докато времето се стъмни. Hava kararıncaya kadar bekleyeceğiz. Hava kararana kadar bekleyeceğiz. Искам само да съм сигурен, че си добре. Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim. Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum. Сестрата на Мария е срамежлива и тромава. Mary'nin kız kardeşi utangaç ve sakardır. Maria'nın kız kardeşi utangaç ve sakar. Том и Мери се целунаха страстно. Tom ve Mary tutkuyla öpüştü. Tom ve Mary ateşli bir şekilde öpüştüler. Том може да мисли, че не сме дошли. Tom gelmediğimizi düşünebilir. Tom burada olmadığımızı düşünebilir. Помислял ли си някога колко звезди има на небето? Sen hiç gökyüzünde kaç tane yıldız olduğunu düşündün mü? Gökyüzünde kaç yıldız olduğunu hiç düşündün mü? Не ми харесва облеклото ти. Giydiğini sevmiyorum. Kıyafetin hoşuma gitmedi. Може би ако побързаш, ще успееш да хванеш влака си. Belki acele edersen, trenine yetişebilirsin. Belki acele edersen trenine yetişebilirsin. Виждал ли си някога червена река? Sen hiç kızıl nehir gördün mü? Hiç kırmızı bir nehir gördün mü? Колко човека живеят в този град? Bu şehirde kaç kişi yaşıyor? Bu şehirde kaç kişi yaşıyor? Успя да се срещне с нея вчера. Onunla dün buluşabilirdi. Dün onunla buluştu. Там във водата има лебед. Orada suda bir kuğu var. Suyun içinde bir kuğu var. Дъждът не продължи дълго време. Yağmur uzun süre sürmedi. Yağmur uzun sürmedi. Том забогатя набързо. Tom hızla zengin oldu. Tom hızlı bir şekilde zengin oldu. Ако имаш някакъв проблем с Том, ще ти помогна. Tom'la bir sorunun olursa sana yardım ederim. Tom'la bir sorunun varsa, sana yardım ederim. Думите не съответстват на действията му. Sözleri hareketlerine uymuyor. Sözler onun yaptıklarıyla uyuşmuyor. Нека да опитаме! Deneyelim! Hadi deneyelim! Докато си с него, няма да можеш да си щастлива. Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın. Onunla olduğun sürece mutlu olamayacaksın. Няма да можем да направим това без помощта ти. Yardımın olmadan onu yapamayacağız. Bunu senin yardımın olmadan yapamayız. Обичам кучета. Köpekleri severim. Köpekleri severim. Идва, за да му бъде помогнато. Yardım edilmek için geliyor. Ona yardım etmek için geliyor. Ще бъдем в мазето. Bodrumda olacağız. Bodrumda olacağız. Ето, едно писмо за вас. İşte size bir mektup. İşte size bir mektup. Не се разстройвайте, всичко ще се оправи. Üzülmeyin, her şey düzelecek. Üzülmeyin, her şey yoluna girecek. Ще те снимам докато говориш. Konuşurken senin bir resmini çekeceğim. Konuşurken fotoğrafını çekeceğim. Градината ни е пълна с пъстри цветя. Bahçemiz rengarenk çiçeklerle doludur. Bahçemiz renkli çiçeklerle dolu. Още малко и щях да изпусна влака. Az daha treni kaçırıyordum. Az daha treni kaçıracaktım. Нещо ставаше. Bir şey oluyordu. Bir şeyler oluyordu. Казвал ли съм ти някога, че ти си най-сладкото нещо на света? Ben hiç sana dünyadaki en tatlı şey olduğunu söyledim mi? Sana hiç dünyadaki en tatlı şey olduğunu söylemiş miydim? Дървеният стол е скъп. Tahta sandalye pahalıdır. Tahta sandalye pahalıdır. Том открадна парите. Tom parayı çaldı. Tom parayı çaldı. Той не беше твоят брат. O, senin kardeşin değildi. O senin kardeşin değildi. Звучи много вълнуващо. Çok heyecan verici geliyor. Kulağa çok heyecan verici geliyor. Том искаше да види Мери. Tom Mary'yi görmek istiyordu. Tom Mary'i görmek istedi. В стаята имаше малко обзавеждане. Odada çok az mobilya vardı. Odada bazı mobilyalar vardı. Това е подлудяващо. Bu çıldırtıcı. Bu çok çılgınca. Заедно с теб ли трябва да ходя? Seninle birlikte mi gitmeliyim? Seninle gitmek zorunda mıyım? Том ми намигна. Tom bana göz kırptı. Tom bana göz kırptı. Каза ли на Том, че съм тук? Tom'a burada olduğumu söyler misin? Tom'a burada olduğumu söyledin mi? Можеш ли да направиш това вместо мен? Съжалявам, много съм зает. "Bunu benim yerime yapabilir misin?" "Üzgünüm, ben çok meşgulüm." Bunu benim için yapabilir misin? Мисля, че няма да мога да настигна Том. Tom'a yetişemeyeceğimi düşünüyorum. Tom'a yetişebileceğimi sanmıyorum. Всички адвокати са лъжци. Bütün avukatlar yalancıdır. Bütün avukatlar yalancıdır. Том все ли нещо за Мери? Tom Mary için bir şey aldı mı? Tom, Mary ile ilgili bir şey var mı? Да видим това. Ona bir bakalım. Bir bakalım. Продължих да вървя, докато краката ми не се измориха. Ayaklarım yoruluncaya kadar yürümeye devam ettim. Bacaklarım yorulana kadar yürümeye devam ettim. Този лебед е черен. Bu kuğu siyahtır. Bu kuğu siyah. Том не е ученик тук. Tom burada bir öğrenci değil. Tom burada öğrenci değil. Знам какво е нужно да направим. Ne yapıyor olmamız gerektiğini biliyorum. Ne yapmamız gerektiğini biliyorum. Том как накара Мери да направи това? Tom Mary'ye onu nasıl yaptırdı? Tom, Mary'e bunu nasıl yaptırdın? Това трябва да е доста объркващо. Bu oldukça kafa karıştırıcı olmalı. Bu çok kafa karıştırıcı olmalı. Том прави Мери много щастлива. Tom Mary'yi çok mutlu eder. Tom, Mary'i çok mutlu ediyor. Ще ви липсвам. Beni özleyeceksiniz. Beni özleyeceksiniz. Откакто си дошъл тук ли си на къмпинг? Трябва да е било много лошо. Buraya geldiğinden beri kamp mı yapıyorsun? Çok berbat olmalı. Buraya geldiğinden beri kamp yapmaya mı geldin? Няма да мога да направя това. Bunu asla yapamayacağım. Bunu yapamam. В Токио. Tokyo'da. Tokyo'da. Том вече започна да учи френски език. Tom zaten Fransızca okumaya başladı. Tom Fransızca öğrenmeye başladı bile. Том има достатъчно пари, за да направи това, което иска. Tom'un istediği bir şeyi yapması için yeterli parası var. Tom'un istediği şeyi yapacak kadar parası var. И аз за три дни ще го повдигна отново. Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım. Üç gün içinde tekrar kaldıracağım. Преминавал ли си някога през толкова голяма река? Sen hiç bunun kadar büyük bir nehir geçtin mi? Hiç bu kadar büyük bir nehirden geçtin mi? Иска ми се да бях могъл да ям в този ресторант заедно с теб. Keşke seninle o restoranda yemek yiyebilseydim. Keşke bu restoranda seninle birlikte yeseydim. От време на време правят намаления в този магазин. Zaman zaman o spermarket indirim yapıyor. Bu dükkanda ara sıra indirim yapıyorlar. Том не може да готви добре. Tom iyi yemek pişiremez. Tom iyi yemek yapamıyor. Не мога да ти кажа какво направих. Ne yaptığımı sana söyleyemem. Sana ne yaptığımı söyleyemem. Само разглеждам, благодаря. Sadece bakıyorum, teşekkür ederim. Sadece bakıyorum, teşekkürler. Сам е по-малък от Том с две години. Sam Tom'dan iki yaş küçük. Sam, Tom'dan iki yaş küçük. Вместо да си губиш времето, е по-добре да отидеш и да си намериш работа. Vakit geçirme yerine bir iş bulmaya gitsen daha iyi. Zamanını boşa harcamak yerine gidip kendine bir iş bulsan iyi olur. Искам да подам оставка. İstifa etmek istiyorum. İstifa etmek istiyorum. Иска ми се да не бях споменавал на Том какво се случи. Keşke ne olduğundan Tom'a bahsetmeseydim. Keşke Tom'a olanları anlatmasaydım. Лесно настивам. Kolayca nezle olurum. Nezle olmak çok kolay. Върни ми обратно пръстена. Yüzüğümü bana geri ver. Yüzüğümü geri ver. Надявах се, че следващият понеделник вечер ще можеш да гледаш детето ни. Gelecek pazartesi akşamı bizim için çocuk bakabileceğini umuyordum. Önümüzdeki pazartesi gece çocuğumuza bakabileceğini umuyordum. Познавам единият, но не и другият. Birini tanıyorum da ötekini değil. Birini tanıyorum ama diğerini tanımıyorum. Зад къщата ми има една църква. Evimin arkasında bir kilise var. Evimin arkasında bir kilise var. Свещта изгасна сама. Mum kendi kendine söndü. Mum kendiliğinden söndü. Хайде да обсъдим. Hadi tartışalım. Hadi konuşalım. Започвам да разбирам защо не искаше да дойде тук. Neden buraya gelmek istemediğini anlamaya başlıyorum. Neden buraya gelmek istemediğini anlamaya başlıyorum. Тази сутрин Том ми се извини. Tom bu sabah bana özür diledi. Bu sabah Tom benden özür diledi. Поради някаква причина, вечер се чувствам по-добре. Kendimi nedense geceleri daha iyi hissediyorum. Bir nedenden dolayı, geceleri kendimi daha iyi hissediyorum. Том се подстрига косата. Tom saçını kestirdi. Tom saçını kestirdi. Утре ще бъде тук. Yarın ben burada olacağım. Yarın burada olacak. Докато го обичах, той обичаше нея. Ben onu severken o, onu sevdi. Ben onu severken, o da onu severdi. Мога да остана тук, докато се върнеш. Sen dönene kadar burada kalabilirim. Sen dönene kadar burada kalabilirim. Какъв е твоят план, Том? Planların nedir, Tom? Senin planın ne Tom? Не си длъжен да обясняваш. Açıklamak zorunda değilsin. Açıklamak zorunda değilsin. Том работи в банка, Tom bir bankada çalışır. Tom bankada çalışıyor. Някой слуша. Birisi dinliyor. Biri dinliyor. Вече не те обичам. Artık seni sevmiyorum. Artık seni sevmiyorum. Мисля, че знам защо е тук. Neden burada olduğunu bildiğimi düşünüyorum. Sanırım neden burada olduğunu biliyorum. Насърчавал ли си някога децата си да спазват диета? Sen hiç diyete gitmeleri için çocuklarını teşvik ettin mi? Çocuklarınızı hiç diyet yapmaya teşvik ettiniz mi? Забавлението те поддържа млад. Eğlenmek seni genç tutar. Eğlenmek seni genç tutar. Благодаря ви, че изчакахте. Beklediğiniz için çok teşekkürler. Beklediğiniz için teşekkürler. Ако не беше ти, той все още щеше да е жив. Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı. Eğer sen olmasaydın, o hala hayatta olacaktı. Той не е планинар. O, dağcı değil. O dağcı değil. Как беше името на човека, който излезе преди Том? Tom'dan önce çıktığın adamın adı neydi? Tom'dan önce çıkan adamın adı neydi? Вместо да се оплаква, може би Том трябва просто да ни помогне да го оправим. Şikayet etme yerine, belki Tom sadece bunu doğru olarak yapmamıza yardım etmeli. Şikayet etmek yerine, belki de Tom bunu düzeltmemize yardım etmeli. Прав си. Haklısın. Haklısın. Пещерата е пълна със светулки. Mağara ateş böcekleriyle dolu. Mağara ateşböcekleriyle dolu. Всички тук изглеждат много млади. Buradaki herkes çok genç görünüyor. Buradaki herkes çok genç görünüyor. Том вероятно е забравил за срещата. Tom toplantıyı unutmuş olabilir. Tom muhtemelen buluşmayı unutmuştur. Количеството дим, излизащо през електронна цигара, изобщо не е зле. Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil. Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç de fena değil. Бягахме след котката. Biz kediyi kovaladık. Kedinin peşinden koştuk. Не си толкова стара. O kadar da yaşlı değilsin. O kadar da yaşlı değilsin. Без твоята помощ никога няма да мога да направя това. Senin yardımın olmadan bunu asla yapamayacağım. Senin yardımın olmadan bunu asla yapamam. Том е на компютъра. Tom bilgisayarda. Tom bilgisayarda. Служил ли си някога като свидетел в съдебно дело? Sen hiç bir mahkeme davasında bir tanık olarak hizmet verdin mi? Hiç bir davada tanık olarak görev yaptın mı? Ще звънна на Том и ще му кажа, че ние няма да идваме. Tom'u arayacağım ve ona gelmeyeceğimizi söyleyeceğim. Tom'u arayıp gelmeyeceğimizi söyleyeceğim. Това си заслужаваше да се опита. Bu denemeye değerdi. Denemeye değerdi. Том приключи връзката с Мери. Tom Marie ile ilişkiyi bitirdi. Tom, Mary ile ilişkisini bitirdi. Вярвам в мира. Barışa inanıyorum. Barışa inanıyorum. Това е студено. Hava soğuk. Bu çok soğuk. Чувствам се страхотно. Müthiş hissediyorum. Harika hissediyorum. Том и Мери ще се оженят следващият месец, Tom ve Mary gelecek ay evlenecekler. Tom ve Mary gelecek ay evleniyorlar. Този ресторант предлага автентични френски ястия. Bu restoran otantik Fransız yemeklerini servis ediyor. Bu restoran gerçek Fransız yemekleri sunuyor. Листата паднаха на земята. Yapraklar toprağa düştü. Yapraklar yere düştü. Искам Мери отново в живота си. Mary'yi tekrar hayatımda istiyorum. Mary'i tekrar hayatımda istiyorum. Трябваше да обърна повече внимание на това, което Том каза. Tom'un söylediğine daha çok dikkat etmeliydim. Tom'un söylediklerine daha fazla dikkat etmeliydim. Забелязал ли си колко нещастен изглежда Том? Sen hiç Tom'un ne kadar mutsuz göründüğünü fark ettin mi? Tom'un ne kadar mutsuz göründüğünü fark ettin mi? Тази сабя ще е по-тежка, отколкото си мислех. Bu kılıç olacağını düşündüğümden daha ağır. Bu kılıç düşündüğümden daha ağır olacak. Минаха няколко години откакто бях на къмпинг. Kamp yaptığımdan beri birkaç yıl oldu. Kamp yapmayalı birkaç yıl oldu. Вчера беше горещо. Dün orası sıcaktı. Dün hava çok sıcaktı. Можеш ли да играеш шах? Satranç oynamayı biliyor musun? Satranç oynayabilir misin? Как се е сформирала вселената? Evren nasıl oluştu? Evren nasıl oluştu? Това куче се опита да ухапе ръката ми. Şu köpek elimi ısırmaya çalıştı. Bu köpek elimi ısırmaya çalıştı. Много ли бързо говоря? Çok hızlı mı konuşuyorum? Çok mu hızlı konuşuyorum? Играеш си с моето търпение. Sabrımı deniyorsun. Sabrımı zorluyorsun. В колко часа тръгва следващия влак? Sonraki tren ne zaman ayrılacak? Bir sonraki tren kaçta kalkıyor? Добре, защо не можа да забележиш това досега? Peki, bunu neden fark edemedin şimdiye kadar? Peki, bunu neden şimdiye kadar fark edemedin? Просто искам да съм щастлива. Sadece mutlu olmak istiyorum. Sadece mutlu olmak istiyorum. Хлябът се прави от пшеница. Ekmek buğdaydan yapılır. Ekmek buğdaydan yapılır. Има ли достатъчно столове, за да седнат 12 човека? On iki kişinin oturması için yeterince sandalye var mı? 12 kişinin oturabileceği kadar sandalye var mı? Не си толкова стар. O kadar da yaşlı değilsin. O kadar da yaşlı değilsin. Налага ми се да обеля ябълките. Elmaları soymak zorundayım. Elmaları soymam gerek. Нужно ли е да чакам Том тук? Tom'u burada beklemem gerekiyor mu? Tom'u burada beklemeli miyim? Най-сетне той замина за Америка. Son olarak o Amerika'ya gitti. Sonunda Amerika'ya gitti. Докога планираш да живееш тук? Ne zamana kadar burada yaşamayı planlıyorsun? Daha ne kadar burada kalmayı planlıyorsun? Ще бъде лекар. Doktor olacak. Doktor olacak. Нейният приятел е певец. Onun arkadaşı bir şarkıcıdır. Erkek arkadaşı şarkıcı. Том е в мазето. Tom bodrumda. Tom bodrumda. Ще ви хареса да работите за мен. Benim için çalışmaktan hoşlanacaksınız. Benim için çalışmayı seveceksiniz. Няма полза от споренето. Tartışmanın faydası yok. Tartışmanın bir faydası yok. Той чака тук известно време. Bir süredir burada beklemektedir. Bir süredir burada bekliyor. Остани вкъщи до 6 ч. Saat altıya kadar evinde kal. 6'ya kadar evde kal. Не е нужно да си артист, за да изживяваш красотата на всеки ден. Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok. Her günün güzelliğini yaşamak için sanatçı olmaya gerek yok. Със сигурност не съм възрастен колкото теб. Elbette senin kadar yaşlı değilim. Senin kadar yaşlı olmadığım kesin. Том беше последният човек, дошъл тази сутрин. Tom bu sabah gelen son kişiydi. Tom bu sabah buraya gelen son kişiydi. Аз не пия много вино. Çok şarap içmiyorum. Ben pek şarap içmem. А сега е мой ред! Ve şimdi, sıra bende! Şimdi sıra bende! Видях Том да целува Мери. Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm. Tom'u Mary'i öperken gördüm. Докато бях в Лондон, видях Джон и Мери. Londra'dayken Mary ve John'la karşılaştım. Londra'dayken John ve Mary'i gördüm. Не мога да пея толкова добре, колкото Том, но мога да пея. Tom kadar iyi şarkı söyleyemeyebilirim fakat şarkı söyleyebilirim. Tom kadar iyi şarkı söyleyemem ama şarkı söyleyebilirim. Може би мисля, че грешиш. Belki hatalı olduğunu düşünüyorum. Belki de yanılıyorsun. Здравей, как си? Merhaba, nasılsın? Merhaba, nasılsın? Изглежда, че децата ще са принудени да спят на пода. Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi. Görünüşe göre çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar. Семеен съм и имам две деца. Evliyim ve iki çocuğum var. Evliyim ve iki çocuğum var. Много съм изморен. Ben çok yorgunum. Çok yorgunum. Том трябва да ти благодари. Tom sana teşekkür etmeli. Tom sana teşekkür etmeli. Нямам време да направя нещата, които е нужно да бъдат направени. Yapılması gereken her şeyi yapmak için zamanım yok. Yapılması gereken şeyleri yapacak vaktim yok. Каква е целта ви на посещение на тази страна? Bu ülkeyi ziyaret amacınız nedir? Bu ülkeyi ziyaret etme amacınız nedir? Иска ми се само да мога да те виждам по-често. Ben sadece seni daha sık görebilmeyi diliyorum. Keşke seni daha sık görebilseydim. Това не е грешка. Bu bir yanlış değildir. Bu bir hata değil. Ще му отнеме два дена да свърши работата. Bu işi bitirmek onun iki gününü alacaktır. Bu işi yapması iki gün sürer. Чувал ли си някога за толкова странна традиция? Sen hiç bunun kadar tuhaf bir gelenek duydun mu? Hiç böyle garip bir gelenek duydun mu? Това не трябва да продължава много дълго време. Bu çok uzun süre sürmemeli. Bu çok uzun sürmez. Компютърът е развален. Bilgisayar bozuk. Bilgisayar bozuk. Тук беше добре. Burada iyidi. Burası iyiydi. Процесът беше бърз. Süreç hızlıydı. Çok hızlı bir duruşmaydı. Десет, единадесет, дванадесет, тринадесет, четиринадесет, петнадесет, шестнадесет, седемнадесет, осемнадесет, двадесет. On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi. On, on iki, on üç, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, yirmi. Желая мир. Barış istiyorum. Barış istiyorum. Той е добър плувец. O iyi bir yüzücüdür. O iyi bir yüzücü. Това беше много забавно. Bu çok eğlenceliydi. Bu çok eğlenceliydi. Много е вкусно. Çok lezzetli. Çok lezzetli. Ако трябва да сме честни, той е човек, на когото не можеш да се довериш. Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri. Dürüst olmak gerekirse, o güvenemeyeceğin bir adam. Том се притеснява за вашата сигурност. Tom sizin güvenliğiniz hakkında endişeli. Tom güvenliğiniz için endişeleniyor. Том оправи леглото си. Tom yatağını düzeltti. Tom yatağını yaptı. Том дойде, въпреки че валеше дъжд. Tom yağmur yağmasına rağmen geldi. Tom yağmur yağsa bile geldi. Това е първата хлебарка, която виждам тази пролет. O, bu bahar gördüğüm ilk hamamböceği. Bu bahar gördüğüm ilk hamamböceği. Внимавай! Dikkat et! Dikkat et! Том започна да върви към Мери. Tom Mary'ye doğru yürümeye başladı. Tom Mary'e doğru yürümeye başladı. Том и Мери прекараха нощта, говорейки с Алис и Джон. Tom ve Mary geceyi John ve Alice ile konuşarak geçirdi. Tom ve Mary geceyi Alice ve John ile konuşarak geçirdiler. Фадъл беше заета да пише смс-и. Fadıl mesaj atmakla meşguldü. Faddell mesaj yazmakla meşguldü. Това приключение го направи герой. Bu serüven onu kahraman yaptı. Bu macera onu kahraman yaptı. Мисля, че вашият отговор е верен. Sanırım cevabınız doğru. Sanırım cevabınız doğru. Здравей, Том. Merhaba, Tom. Merhaba, Tom. Ще останем тук до следващото състезание. Bir sonraki yarışmaya kadar burada kalacağız. Bir sonraki yarışa kadar burada kalacağız. Необходимо ли е да чакам Том? Tom'u beklemem gerekiyor mu? Tom'u beklemem şart mı? Джон беше толкова забързан, че нямаше време за разговори. John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu. John o kadar hızlıydı ki konuşacak vakti olmadı. Той няма какво да прави тук. Onun burada yapacak bir şeyi yok. Onun burada işi yok. Виждам себе си като свой собствен бог. Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum. Kendimi kendi Tanrı'm olarak görüyorum. Тя прочете резюмето на "Война и мир". "Savaş ve Barış"ın özetini okudu. Savaş ve Barış'ın özetini okudu. Том гледа телевизия с децата всяка вечер. Tom her akşam çocuklarla birlikte TV seyreder. Tom her gece çocuklarla televizyon izliyor. Аз Ви препоръчвам автентичните ястия на този ресторант. Ben size bu lokantanın otantik yemeklerini tavsiye ederim Bu restoranın gerçek yemeklerini tavsiye ederim. Том се помоли за милост. Tom merhamet için yalvardı. Tom merhamet diledi. Това не е естествено. Bu doğal değil. Bu doğal değil. Том иска да изненада Мери. Tom Mary'ye sürpriz yapmak istiyor. Tom, Mary'ye sürpriz yapmak istiyor. Кое ли е това момиче? Şu kız kim acaba. Kim bu kız? Не се карайте! Kavga etmeyin. Kavga etmeyin! Добре дошъл! Hoş geldin! Hoş geldin. Искам да прекарвам време с теб. Seninle zaman geçirmek istiyorum. Seninle zaman geçirmek istiyorum. Върнах се тук да си взема чадъра. Şemsiyemi almak için buraya geri geldim. Şemsiyemi almaya geldim. Том трябваше да дойде с теб. Tom seninle gelmeliydi. Tom'un seninle gelmesi gerekiyordu. Том отслабна. Tom zayıfladı. Tom zayıfladı. Ходил ли си някога в Техеран? Sen hiç Tahran'a gittin mi? Tahran'a hiç gittin mi? Иска ми се да имаше начин да се отплатя на Том. Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa. Keşke Tom'a borcumu ödemenin bir yolu olsaydı. Том иска да види Мери. Tom Mary'yi görmek istiyor. Tom Mary'i görmek istiyor. Сестри ли сте? Siz kız kardeş misiniz? Siz kardeş misiniz? Джон не е възрастен колкото Бил. Много по-млад е. John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç. John, Bill kadar yaşlı değil. Трябва да бъда вкъщи преди да е станало тъмно. Ben hava kararmadan önce evde olmak zorundayım. Hava kararmadan evde olmalıyım. Не спортувам заради конкуренция, а за удоволствие. Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum. Rekabet için değil, zevk için spor yapıyorum. Не излизам с тях. Onlarla takılmam. Onlarla çıkmıyorum. Том беше нещастен. Tom mutsuzdu. Tom mutsuzdu. Плачи заедно с някого. По лечебно е отколкото да плачеш сам. Biriyle birlikte ağla. Yalnız ağlamaktan daha şifalıdır. Tek başına ağlamaktan iyidir. Винаги идвай навреме. Her zaman zamanında gel. Her zaman zamanında gel. Беше доста вълнуващо. O oldukça heyecan vericiydi. Çok heyecan vericiydi. Беше необходимо да знам, че е добре. İyi olduğunu bilmem gerekiyordu. İyi olduğunu bilmem gerekiyordu. Ще ти дам един час, за да приключиш това което правиш. Yaptığını bitirmek için sana bir saat vereceğim. İşini bitirmen için sana bir saat vereceğim. Том няма да успее да стигне там навреме. Tom zamanında oraya varamayacak. Tom oraya zamanında varamayacak. Не мога да се изправя лице в лице отново с Том. Tom'la tekrar yüz yüze gelemeyeceğim. Tom'la tekrar yüzleşemem. Мери иска да изчака Том, докато не дойде тук, Mary buraya gelene kadar Tom beklemek istiyor. Mary Tom gelene kadar beklemek istiyor. Том може да бъде тук до 2.30. Tom 2.30'a kadar burada olabilir. Tom 2:30'da burada olabilir. Прекрасна двойка лебеди плуваше в езерото. Muhteşem bir çift kuğu gölde yüzdü. Gölde güzel bir çift kuğu yüzüyordu. Цените нарастват. Fiyatlar yükseliyor. Fiyatlar artıyor. Искаш ли да помогнем на Том? Tom'a yardım etmemizi ister misin? Tom'a yardım etmek ister misin? Наистина е много трудно човек да те разбере. Seni anlamak gerçekten çok zor. Seni anlamak gerçekten çok zor. Не мисля, че ще мога да убедя Том. Tom'u ikna edebileceğimi sanmıyorum. Tom'u ikna edebileceğimi sanmıyorum. Беленето на кестени е трудно. Kestane soymak zordur. Kestane kesmek zordur. Тази маса е дървена. Bu masa tahta. Bu masa tahtadan. Сигурен съм, че Том ще бъде тук. Tom'un burada olacağından eminim. Tom'un burada olacağına eminim. Не съм аз виновен. O, benim hatam değil. Benim hatam değil. Никой не иска да чуе моите идеи. Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor. Kimse benim fikirlerimi duymak istemiyor. Сега нищо не можеш да направиш относно това. Şimdi onun hakkında bir şey yapamayacaksın. Bu konuda yapabileceğin bir şey yok. Иска ми се да яде, това което му давам, без да се оплаква. Keşke ona verdiğimi şikayet etmeden yese. Keşke ona verdiğim şeyi hiç şikayet etmeden yeseydi. Световен мир. Dünya barışı! Dünya barışı. Семейството ми не е много богато. Ailem çok zengin değildi. Ailem çok zengin değil. Вместо да отида на кино, останах вкъщи цял ден. Sinemaya gitme yerine bütün gün boyunca evde kaldım. Sinemaya gitmek yerine bütün gün evde kaldım. Джон не може да говори Френски много добре. John, Fransızcayı iyi konuşamıyor. John çok iyi Fransızca konuşamıyor. Ходил ли си някога в Ню Йорк? Да, няколко пъти съм бил там. "Sen hiç New York'a gittin mi?" "Evet birkaç kez orada bulundum." - New York'a hiç gittin mi? Том не дойде вкъщи до 2.30. Tom 2.30'a kadar eve gelmedi. Tom 2:30'a kadar eve gelmedi. Той ми се усмихна, докато пееше. Şarkı söylerken o, bana gülümsedi. Şarkı söylerken bana gülümsedi. Има друго място, на което трябва да бъда. Olmam gereken başka bir yer var. Olmam gereken başka bir yer var. Среброто е на масата. Gümüş masanın üstünde. Gümüş masanın üstünde. Златото е по-тежко от среброто. Altın gümüşten daha ağırdır. Altın gümüşten daha ağırdır. Направих нещо, за което съжалявам. Yapmaktan pişman olduğum bir şey yaptım. Pişman olduğum bir şey yaptım. Благодаря, че се върна обратно. Geri geldiğin için teşekkürler. Geri döndüğün için sağ ol. Днес не се чувствам добре и предпочитам да си остана вкъщи. Bugün iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ediyorum. Bugün kendimi iyi hissetmiyorum ve evde kalmayı tercih ederim. Като стана дума за Швейцария, бил ли си някога там през зимата? İsviçre'den bahsetmişken, Sen hiç kışın oraya gittin mi? İsviçre'den bahsetmişken, kışın hiç orada bulundun mu? Мисля, че вашият отговор е правилен. Sanırım cevabınız doğru. Bence cevabın doğru. Можеш ли да изчакаш до 2.30 този следобед. Bu öğleden sonra 2.30'a kadar bekleyebilir misin? Öğleden sonra 2:30'a kadar bekleyebilir misin? Ще бъда много зает. Çok meşgul olacağım. Çok meşgul olacağım. В ботаническата градина има много ароматни и лечебни билки. Botanik bahçesinde, birçok aromatik ve şifalı otlar vardır. Botanik bahçesinde bir sürü kokulu ve şifalı bitki var. Той живя дълго. O uzun bir hayat yaşadı. Uzun süre yaşadı. Уча японски, за да мога да играя Махджонг в Япония. Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum. Japonya'da Mahjong'u oynayabilmek için Japonca öğreniyorum. Ще ти дам това безплатно. Sana bunu bedava vereceğim. Bunu sana bedavaya vereceğim. Имаш ли огънче? Ateşin var mı? Ateşin var mı? Том вчера дойде в дома ми. Tom dün evime geldi. Tom dün evime geldi. Как мога да те питам по-открито? Тя жена ли е или момиче? Sana daha açık nasıl sorabilirim? O kadın mı yoksa kız mı? Kadın mı yoksa kız mı diye sana daha açık bir şekilde nasıl sorabilirim? Искам да и посветя(на нея) тази песен. Bu şarkıyı ona adamak istiyorum. Bu şarkıyı ona ithaf etmek istiyorum. Това е Махджонг. Bu Mahjong. Bu Mahjong. Купих го за 10 долара. Onu on dolara aldım. 10 dolara aldım. Сваряването на едно яйце трае приблизително десет минути. Bir yumurtayı kaynatmak yaklaşık on dakika sürer. Bir yumurtanın kaynatılması yaklaşık on dakika sürer. Не мисля, че грешиш. Hatalı olduğunu sanmıyorum. Yanıldığını sanmıyorum. Трябва да спим най-малко по седем часа на ден. Günde en az yedi saat uyumak zorundayız. Günde en az yedi saat uyumalıyız. За мен изглежда сякаш грешиш. Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın. Bana göre yanılıyor gibisin. Сами направи всичко за да задоволи Лейля. Sami, Leyla'yı tatmin etmek için her şeyi yaptı. Sammy Leyla'yı memnun etmek için her şeyi yaptı. Дъщеря ти вече не е дете. Kızın artık bir çocuk değil. Kızın artık çocuk değil. Казвам се Едгар Дега. Benim adım Edgar Degas. Adım Edgar Degas. Направих това съвсем сам. Onu tamamen tek başıma yaptım. Bunu tek başıma yaptım. Том ще дойде по-късно. Tom daha sonra gelecek. Tom daha sonra gelecek. Тук има ли човек, който познава Том? Burada Tom'u tanıyan biri var mı? Burada Tom'u tanıyan biri var mı? Стана ми студено и включих печката. Üşüyüp ısıtıcıyı açtım. Üşüdüm ve ocağı açtım. Вместо кафе, той ми даде чай, но без сметана. O bana kahve yerine şekerli çay verdi fakat kremasız. Kahve yerine bana sütsüz çay verdi. Де да можех да свиря на пиано добре, колкото Сузи. Keşke Susie kadar iyi piyano çalabilsem. Keşke Susie kadar iyi piyano çalabilseydim. Кой е този човек? Bu kişi kim? Kim bu adam? Необвързан съм. Ben bekarım. Ben bekarım. Всички хора се раждат равни в своите свобода, достойнство и права. Те са надарени с разум и съвест и са длъжни да постъпват братски в отношенията си с другите. Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler. Tüm insanlar özgürlüklerinde, onurlarında ve haklarında eşit doğarlar. Ще помогнем ли на Том? Tom'a yardım edecek miyiz? Tom'a yardım edecek miyiz? Джон е от Флорида, а съпругата му е от Калифорния. John Floridalı, karısı ise Kaliforniyalı. John Florida'lı ve karısı Californialı. Завирането на водата отнема само три минути. Suyu kaynatmak sadece üç dakika sürer. Suyun kaynaması sadece üç dakika sürüyor. Знам защо си тръгна. Neden gittiğini biliyorum. Neden gittiğini biliyorum. Аз мога да обичам. Ben sevebilirim. Ben sevebilirim. Спах девет часа. Dokuz saat uyudum. Dokuz saat uyudum. Той наистина беше отегчителен. O gerçekten sıkıcıydı. Gerçekten çok sıkıcıydı. Сестра ти спи. Tom'un uyuyor olabileceğini düşündüm. Kız kardeşin uyuyor. Том вика на Мери. Tom Mary'ye bağırıyor. Tom, Mary'e bağırıyor. За две години два пъти гледах филм. İki yılda ilk kez bir film izledim. İki yıl boyunca iki kez film izledim. Мечтата ми е да бъда много силен играч на Махджонг. Hayalim çok güçlü bir Mahjong oyuncusu olmak. Benim hayalim Mahjong'un çok güçlü bir oyuncusu olmak. Вкъщи съм. Ben evdeyim. Ben geldim. Моля, донесете резюметата си до вторник. Lütfen özetinizi salıya kadar gönderin. Lütfen özgeçmişlerinizi salıya kadar getirin. Не обичам училището. Okulu sevmiyorum. Okulu sevmiyorum. Отидох в кухнята, за да си приготвя нещо за ядене, Kendime yiyecek bir şey yapmak için mutfağa gittim. Yemek hazırlamak için mutfağa gittim. Ти си единственият човек, който може да накара Том да направи нужните неща. Yapılması gerekenleri Tom'a yaptırabilecek tek kişi sensin. Tom'a gereken şeyleri yaptırabilecek tek kişi sensin. Ще бъдем вкъщи около 11:00. Yaklaşık 11:00'de evde olacağız. Saat 11:00 gibi evde oluruz. Ще ти хареса да работиш за мен. Benim için çalışmaktan hoşlanacaksın. Benim için çalışmayı seveceksin. Скриха го в мазето. Bodrumda saklandılar. Bodruma sakladılar. Дъвченето на аспирин е лоша идея. Aspirin çiğnemek kötü bir fikirdir. Aspirin çiğnemek kötü bir fikir. Наистина ли искаме да помогнем на Том? Gerçekten Tom'a yardım etmek istiyor muyuz? Gerçekten Tom'a yardım etmek istiyor muyuz? Джон е запознат с бизнеса. John işe aşina. John bu işi biliyor. Том искаше Мери да не знае. Tom Mary'nin bilmesini istiyordu. Tom, Mary'nin bilmesini istemedi. Трепериш. Titriyorsun. Titriyorsun. Знаех, че ще намериш Том. Tom'u bulacağınızı biliyordum. Tom'u bulacağını biliyordum. Това е добър знак. Bu iyi bir işaret. Bu iyiye işaret. Том не открадна парите му. Onun parasını Tom çalmadı. Tom parasını çalmadı. Тази сутрин, когато излизах от вкъщи, Том все още спеше. Bu sabah evi terk ettiğimde Tom hâlâ uyuyordu. Bu sabah evden çıkarken Tom hâlâ uyuyordu. Искам само да натрупам малко пари. Sadece biraz para biriktirebilmeyi istiyorum. Sadece biraz para kazanmak istiyorum. Том не обича сирене. Tom peyniri sevmez. Tom peynir sevmez. Мария харчи много пари за дрехи. Maria giysiler için çok fazla para harcıyor. Maria kıyafete çok para harcıyor. Човек не трябва да знае всичко. Biri her şeyi bilmek zorunda değildir. Her şeyi bilmek zorunda değilsin. Защо не помогнахме на Том? Neden Tom'a yardım etmedik? Neden Tom'a yardım etmedik? Това беше работата на Том. Bu Tom'un işiydi. Bu Tom'un işiydi. Отидох до магазина и се връщам. Markete gittim geldim. Markete gittim ve geri döndüm. Том започна да си търси работа. Tom iş aramaya başladı. Tom iş aramaya başladı. Дан произлиза от много традиционно семейство. Dan çok geleneksel bir aileden geliyor. Dan çok geleneksel bir aileden geliyor. Не се прибрах вкъщи до 2.30. 2.30'a kadar eve gelmedim. Saat 2:30'a kadar eve gitmedim. Том иска да пази Мери. Tom Mary'yi korumak istiyor. Tom Mary'i korumak istiyor. Досега изобщо ли не си виждал светулки? Şimdiye kadar hiç bir ateş böceği gördün mü? Daha önce hiç ateş böceği görmedin mi? Том ми приготви курабии. Tom bana kurabiyeler yaptı. Tom bana kurabiye yaptı. Искам да пътувам с теб. Seninle seyahat etmek istiyorum. Seninle gelmek istiyorum. Не планирах да остана тук много дълго. Burada çok uzun kalmayı planlamadım. Burada uzun süre kalmayı planlamıyordum. Уморих се да гледам телевизия. Televizyon seyretmekten bıktım. Televizyon izlemekten yoruldum. Аз съм по-красива от теб. Ben senden daha güzelim. Ben senden daha güzelim. Ще останеш тук, докато ние се върнем обратно. Biz geri gelene kadar burada kalacaksın. Biz dönene kadar burada kalacaksın. Много притесни семейството си. Ailesini çok endişelendirdi. Aileni çok endişelendirdin. Тръгнах си от училище рано. Okulu erken terk ettim. Okuldan erken ayrıldım. Опитах да кажа на Том какво е нужно да се направи, но той не изглеждаше да внимава. Ne yapılması gerektiğini Tom'a söylemeye çalıştım ama o dikkat ediyor gibi görünmüyordu. Tom'a yapılması gerekenleri anlatmaya çalıştım ama pek dikkatli görünmüyordu. Как можем да помогнем на Том? Tom'a nasıl yardım edebiliriz? Tom'a nasıl yardım edebiliriz? Том ме научи да пея песни. Tom bana şarkı söylemeyi öğretti. Tom bana şarkı söylemeyi öğretti. Мери протегна ръката си, за да покаже на всички годежния си пръстен. Mary herkese nişan yüzüğünü göstermek için elini uzattı. Mary herkese nişan yüzüğünü göstermek için elini uzattı. Да отидем на боулинг. Bowlinge gidelim. Bowlinge gidelim. Не участваш ли в клуба? Kulübe katılmaz mısın? Klüpte değil misin? Омръзна ми от оплакванията ти. Şikayetinden usandım. Şikayetlerinden bıktım artık. Може ли да почакаме Том тук? Tom'u burada bekleyebilir miyiz? Tom'u burada bekleyebilir miyiz? Днес беше много зает. Bugün çok yoğundu. Bugün çok meşguldün. Можеш ли да направиш нещо, за да помогнеш на Том? Tom'a yardım etmek için bir şey yapabilir misin? Tom'a yardım etmek için yapabileceğin bir şey var mı? Трябва да си подготвя презентацията. Sunumumu hazırlamak zorundayım. Sunumu hazırlamalıyım. Том каза, че не е планувал да остане много дълго време в Бостън. Tom Boston'da çok uzun süre kalmayı planlamadığını söyledi. Tom, Boston'da uzun süre kalmayı planlamadığını söyledi. Джон извади един ключ от джоба си. John cebinden bir anahtar çıkardı. John cebinden bir anahtar çıkardı. Тя беше на местопрестъплението. O suç mahallindeydi. Olay yerindeydi. Любопитен съм дали досега си помислил да отидеш при специалист. Senin şimdiye kadar bir uzmana gitmeyi düşünüp düşünmediğini merak ediyorum. Şu ana kadar bir uzmana gitmeyi düşündün mü merak ediyorum. Виждал ли си изобщо новата къща, в която живее Мерилин? Sen hiç Marylyn'in yaşadığı yeni evi gördün mü? Marilyn'in yaşadığı yeni evi gördün mü? Том не знае кога си тръгна Мери. Tom Mary'nin ne zaman gittiğini bilmiyor. Tom, Mary'nin ne zaman gittiğini bilmiyor. Том направи Мери много щастлива. Tom Mary'yi çok mutlu etti. Tom, Mary'i çok mutlu etti. Том изглеждаше нещастен. Tom mutsuz görünüyordu. Tom mutsuz görünüyordu. Децата понякога се страхуват от тъмното. Çocuklar bazen karanlıktan korkarlar. Çocuklar bazen karanlıktan korkarlar. Беше невероятна нощ. Şaşırtıcı bir akşamdı. Harika bir geceydi. Мога ли да направя нещо, за да помогна на Том? Tom'a yardım etmek için bir şey yapabilir miyim? Tom'a yardım etmek için yapabileceğim bir şey var mı? Вместо това, трябва да четеш книги. Onun yerine kitaplar okumalısın. Onun yerine kitap okumalısın. Къде е сиренето? Peynir nerede? Peynir nerede? Все още не съм задал въпрос. Henüz soru sormadım. Henüz bir soru sormadım. Том седна на шофьорското място и запали колата. Tom sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Tom sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Обясних му процеса. Ona süreci açıkladım. Ona süreci açıkladım. Аз се омъжих млада. Ben genç evlendim. Ben genç yaşta evlendim. Не знам как ще отида от тук до вкъщи. Buradan eve nasıl gideceğimi bilmiyorum. Buradan eve nasıl giderim bilmiyorum. Може да не е наясно с опасността. Tehlikenin farkında olmayabilir. Tehlikenin farkında olmayabilir. Можеш ли да ми обясниш как работи съдомиялната машина? Bulaşık makinasının nasıl çalıştığını anlatabilir misin? Bulaşık makinesinin nasıl çalıştığını açıklayabilir misin? Да отидем и да видим какво е станало. Gidelim ve ne olduğunu görelim. Gidip ne olduğuna bakalım. Том пробва едно яке. Tom bir ceket denedi. Tom bir ceket denedi. Не мога да говоря японски. Japonca konuşamıyorum. Japonca konuşamıyorum. Направих всичко съвсем сам. Her şeyi tamamen tek başıma yaptım. Hepsini tek başıma yaptım. Давам ти това безплатно. Sana bunu bedava veriyorum. Bunu sana bedava veriyorum. Какво желаете да чуете? Ne duymak istiyorsunuz? Ne duymak istiyorsunuz? Загубил съм ключа си. Benim anahtarımı kaybettim. Anahtarımı kaybettim. Том направи това за пари. Tom bunu para için yaptı. Tom bunu para için yaptı. Тук няма никого. Burada kimse yok. Burada kimse yok. Някои четат книги, само за да минава времето. Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar. Bazıları zaman geçirmek için kitap okur. Нека да почакаме Том да дойде. Tom'un gelmesini bekleyelim. Tom gelene kadar bekleyelim. Извинявай, но можеш ли да намалиш радиото? Pardon ama radyoyu kısabilir misin acaba? Pardon ama radyoyu kapatabilir misin? Изкопавал ли си някога толкова дълбока дупка? Sen hiç bunun kadar derin bir çukur kazdın mı? Hiç bu kadar derin bir çukur kazdın mı? Доволен съм, че ми напомни за срещата. Bana toplantıyı hatırlattığın için memnun oldum. Bana buluşmayı hatırlattığın için çok mutluyum. Тукашните пътища са натоварени. Buradaki yollar sıkışık. Buradaki yollar tıka basa dolu. Кен тичаше до мен. Ken yanımda koşuyordu. Ken bana doğru koşuyordu. Том беше навън. Tom dışarıdaydı. Tom dışarıdaydı. Джон говореше толкова силно, че можех да го чуя дори на втория етаж. John o kadar sesli konuştu ki ikinci kattan bile duyabildim. John o kadar yüksek sesle konuşuyordu ki ikinci katta bile duyabiliyordum. Трябва да си взема малко въздух. Biraz hava almam gerek. Biraz hava almam lazım. Вярваме, че ще можете да намалите цената. Bir fiyat indirimi yapabileceğinize inanıyoruz. Fiyatı düşürebileceğinizi düşünüyoruz. Разбрахме се. Anlaştık. Anlaştık. Помисли ли някога какво искаш да правиш в живота? Sen hiç hayatta ne yapmak istediğini düşündün mü? Hayatta ne yapmak istediğini hiç düşündün mü? Не знам какво друго ще можем да направим. Başka ne yapabileceğimizi bilmiyorum. Başka ne yapabiliriz bilmiyorum. Коя е тази жена? O kadın kim? Kim bu kadın? Търся Том. Не си го виждал, нали? Tom'u arıyorum. Onu görmedin, değil mi? Tom'u arıyorum. По-млад ли си от Том? Tom'dan daha genç misin? Tom'dan daha mı gençsin? Ядосан съм на Мери. Mary'e kızgınım. Mary'e kızgınım. Какво трябва да направя до осем часа? Saat sekize kadar ne yapmalıyım? Sekize kadar ne yapmam gerekiyor? Той ми се усмихна, докато пееше песен. Şarkı söylerken o, bana gülümsedi. Şarkı söylerken bana gülümsedi. Нямаше друг избор, освен да подаде оставка. İstifa etmekten başka seçeneği yoktu. İstifa etmekten başka seçeneği yoktu. Всичко липсва. Her şey eksik. Her şey kayıp. Това наистина е много объркващо. Bu gerçekten kafa karıştırıcı. Bu gerçekten kafa karıştırıcı. Вярвам на Кен. Ben Ken'e inanıyorum. Ken'e güveniyorum. Колко стаи имате? Kaç tane odan var? Kaç odanız var? Как мога да помогна на Том? Tom'a nasıl yardım edebilirim? Tom'a nasıl yardım edebilirim? Вчера беше хубав ден. Dün, güzel bir gündü. Dün güzel bir gündü. Ще кажеш ли на Том, че се връщам? Geri döndüğümü Tom'a söyler misin? Tom'a döneceğimi söyler misin? Иска ми се да не беше разказвал историята на майка ми. Keşke hikayeyi anneme anlatmasaydın. Keşke bu hikayeyi anneme anlatmasaydın. Надявах се, че ще можеш да ми кажеш къде е Том. Tom'un nerede olduğunu bana söyleyebileceğini umuyordum. Tom'un nerede olduğunu bana söyleyebileceğini umuyordum. И Том ще отиде. Tom da gidecek. Tom da gidecek. Иска ми се Том да не пее на толкова висок глас в късните часове на нощта. Keşke Tom gece geç saatlerde bu kadar yüksek sesle şarkı söylemese. Keşke Tom gecenin bu saatinde bu kadar yüksek sesle şarkı söylemese. Искам да остана още една вечер. Възможно ли е? Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü? Bir gece daha kalmak istiyorum. Трябва да се подготвя. Hazırlanmak zorundayım. Hazırlanmam gerek. Беше чудесна сутрин. Harika bir sabahtı. Çok güzel bir sabahtı. Когато дойдох тук тази сутрин, Том все още беше по пижама и хавлия. Bu sabah buraya geldiğimde Tom hâlâ pijamasının ve bornozunun içindeydi. Bu sabah buraya geldiğimde Tom hala pijama ve havlu giyiyordu. Том ми позволи да отида. Tom gitmeme izin verdi. Tom gitmeme izin verdi. Какво беше нужно да направиш? Ne yapman gerekiyordu? Ne yapman gerekiyordu? Том видя Мери да чака. Tom Mary'nin beklediğini gördü. Tom, Mary'nin beklediğini gördü. Беше красива вечер. Güzel bir akşamdı. Çok güzel bir geceydi. Том преподава френски език от тринадесет години. Tom on üç yıldır Fransızca öğretiyor. Tom 13 yıldır Fransızca öğretiyor. Том се опита да не плаче. Tom ağlamamaya çalıştı. Tom ağlamamaya çalıştı. Тютюнът влияе на мозъка. Tütün beyni etkiler. Tütün beyni etkiliyor. Това си струва да се работи. Bu çalışmaya değer. Bu çalışmaya değer. Следващият понеделник вечер Том иска да организирам парти за рождения му ден. Tom benim gelecek pazartesi akşamı onun için bir doğum günü partisi vermemi istiyor. Gelecek pazartesi gecesi Tom doğum günü için bir parti vermemi istiyor. Сега, вместо да правя това, мога да играя голф. Şimdi bunu yapma yerine golf oynuyor olabilirim. Şimdi, bunu yapmak yerine, golf oynayabilirim. Какво са им казали на Том и Мери? Tom ve Mary'ye ne söylendi? Tom ve Mary'ye ne dediler? Помислял ли си някога да изпечеш тези картофи във фурната, вместо да ги пържиш? Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü? Bu patatesleri kızartmak yerine fırında pişirmeyi düşündün mü hiç? Имам други неща, които трябва да правя. Yapıyor olmam gereken başka işlerim var. Yapmam gereken başka şeyler var. Те танцуваха до шест сутринта. Onlar sabah altıya kadar dans ettiler. Sabah altıya kadar dans ettiler. Не обичам да плувам. Yüzmeyi sevmiyorum. Yüzmeyi sevmem. Том не можеше да чете до тринадесет годишна възраст. Tom on üç yaşına kadar okuyamıyordu. Tom 13 yaşına kadar okuyamadı. Остана без пари. Parasız kaldı. Parasız kaldı. Том харесва планинско катерене. Tom dağa tırmanmaktan zevk alır. Tom dağ tırmanışını seviyor. Калкулаторът на масата е мой. Masanın üstündeki hesap makinesi benim. Masadaki hesap makinesi benim. Той ми даде кратко резюме на плана. Bana planın kısa bir özetini verdi. Bana planın özetini verdi. Бих искал да пиша стотици изречения за Татоеба, но имам работа за вършене. Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var. Tatobe hakkında yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapacak işlerim var. Там, където отивам, няма да ми е нужно палто. Gittiğim yerde paltoya ihtiyacım olmayacak. Gittiğim yerde paltoya ihtiyacım olmayacak. Моля, подпишете тук. Lütfen burayı imzalayın. Lütfen burayı imzalayın. Том купи куче на Мери. Tom Mary'ye bir köpek aldı. Tom, Mary'ye köpek aldı. Вселената е безкрайна. Evren sonsuzdur. Evren sonsuzdur. Не очаквах Том да може да направи това. Tom'un bunu yapabilmesini beklemiyordum. Tom'un bunu yapmasını beklemiyordum. Прочете ли доклада? Raporu okudun mu? Raporu okudun mu? Тук съм, защото съм принуден да съм тук. Burada olmak zorunda olduğum için buradayım. Buradayım çünkü burada olmak zorundayım. Отказах пушенето. Sigara içmeyi bıraktım. Sigarayı bıraktım. Ако се упражняваш много, ще можеш да говориш английски по-добре. Çok pratik yaparsan İngilizceyi daha iyi konuşabileceksin. Çok çalışırsan daha iyi İngilizce konuşabilirsin. Надувал ли си някога толкова голям балон? Sen hiç bunun kadar büyük bir balon şişirdin mi? Hiç bu kadar büyük bir balon şişirdin mi? Сега не сме принудени да се занимаваме с това. Şimdi bununla uğraşmak zorunda değiliz. Artık bunu yapmak zorunda değiliz. Том за Мери ли взе това? Tom onu Mary için mi aldı? Tom bunu Mary için mi aldı? Трябва да говоря с тебе. Seninle konuşmalıyım. Seninle konuşmam gerek. Том може да дойде тук. Tom buraya gelebilir. Tom buraya gelebilir. Времето се заоблачава. Hava bulutlanıyor. Hava kararıyor. Говориш ли немски език? Almanca konuşuyor musun? Almanca biliyor musun? Искам да обясня. Açıklamak istiyorum. Açıklamak istiyorum. В Америка колите се движат в дясното платно на пътя. Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar. Amerika'da arabalar sağ şeritte hareket eder. Настинката е заболяване. Nezle bir hastalıktır. Soğuk algınlığı bir hastalıktır. Споменавал ли съм ви някога, приятели, за първият път, когато отидох на къмпинг? Ben hiç siz arkadaşlara ilk kez kampa gittiğim andan bahsettim mi? Size hiç kampa ilk gidişimden bahsetmiş miydim? Том знае къде е Мери. Tom Mary'nin nerede olduğunu biliyor. Tom Mary'nin nerede olduğunu biliyor. Обичам котки. Kedileri severim. Kedileri severim. Ходил ли си някога в ресторанта на Том? Малко и приятно местенце е. Sen hiç Tom'un restoranına gittin mi? O hoş küçük bir yer. Tom'un restoranına hiç gittin mi? Този филм ми хареса. Bu filmi sevdim. Bu filmi sevdim. Искаше ми се да не бях принуден да ти кажа това, но... Keşke bunu sana söylemek zorunda olmasam, fakat... Keşke bunu sana söylemek zorunda kalmasaydım ama... Не съм аз виновен. O, benim hatam değildi. Benim hatam değil. Ти чувал ли си някога за Лусия Поп, тя е една словашка оперна певица? Sen hiç Lucia Popp'u duydun mu, o Slovakyalı bir opera şarkıcısı. Lucia Pop'u hiç duydun mu? Slovak opera sanatçısı. Изгубих много време в казината. Kumarhanelerde çok zaman harcadım. Kumarhanelerde çok zaman harcadım. Те дойдоха, въпреки че валеше дъжд. Onlar yağmur yağmasına rağmen geldiler. Yağmur yağsa bile geldiler. Сигурен съм, че ще можем да убедим Том. Tom'u ikna edebileceğimizden eminim. Eminim Tom'u ikna edebiliriz. Том боядиса оградата. Tom çiti boyadı. Tom çitleri boyadı. Добре ли си? İyi misin? İyi misin? Ти задавал ли си ми някога въпрос, а аз да не съм отговорил? Sen hiç bana bir soru sordun mu ve ben cevap vermedim mi? Sen bana hiç soru sordun da ben cevap vermedim mi? Няма шанс това да се осъществи. Bunun gerçekleşme ihtimali yok. Bunun gerçekleşmesi mümkün değil. Днес те няма да могат да направят нищо по този въпрос. Onlar bugün o sorun hakkında bir şey yapamayacaklar. Bugün bu konuda hiçbir şey yapamayacaklar. Изглежда така, сякаш е болен. Hastaymış gibi gözüküyor. Hasta gibi görünüyor. Как ще помогнем на Том? Tom'a nasıl yardım edeceğiz? Tom'a nasıl yardım edeceğiz? Веднага се пригответе за път. Hemen yolculuğa hazırlan. Hemen yola çıkmaya hazırlanın. Том видя Мери. Tom Mary'ye baktı. Tom Mary'i gördü. Радвам се, че оправиха отоплението, но сега е прекалено горещо. Kaloriferi tamir ettiklerine memnunum, ama şimdi de çok sıcak. Isıtıcının tamir edilmesine sevindim ama şu an çok sıcak. Том е добър алпинист. Tom iyi bir dağcıdır. Tom iyi bir dağcıdır. Том изглеждаше развълнуван. Tom heyecanlı görünüyordu. Tom çok heyecanlı görünüyordu. Няма да мога да го позная, понеже не съм го виждал преди. Onu daha önce görmediğim için, onu tanıyamayacağım. Onu tanıyamayacağım çünkü onu daha önce hiç görmedim. Защо Том мрази Мери? Tom neden Mary'den nefret ediyor? Tom neden Mary'den nefret ediyor? Защо традиционните езикови курсове са толкова скучни? Neden geleneksel dil dersleri bu kadar sıkıcı? Geleneksel dil dersleri neden bu kadar sıkıcı? Любов е да я видиш в сънищата си. Aşk onu rüyalarında görmektir. Onu rüyalarında görmek aşktır. Аз обичам да ходя за риба. Balık tutmayı seviyorum. Ben balık tutmayı severim. В дясната ръка на Том имаше един черпак. Tom'un sağ elinde bir kepçe vardı. Tom'un sağ elinde bir kepçe vardı. Това изобщо не е забавно. Bu hiç komik değil. Hiç komik değil. Джон живее в Ню Йорк. John, New York'ta yaşıyor. John New York'ta yaşıyor. Том вече не е тук. Tom artık burada değil. Tom artık burada değil. Напишете ми нещо. Bana bir şey yaz. Bana bir şeyler yaz. Трябва да сме много внимателни, за да не позволим на някого да чуе какво си говорим. Söylediklerimizi kimseye duyurmamak için çok dikkatli olmalıyız. Konuştuklarımızı kimsenin duymaması için çok dikkatli olmalıyız. Мисля, че Том трябва да може да направи онова без никаква помощ. Sanırım Tom hiç bir yardım almadan onu yapabilmeli. Bence Tom yardım almadan bunu yapabilir. Иска ми се тази врява да спре. Лази ми по нервите. Keşke şu gürültü dursa. Sinirlerimi bozuyor. Bu gürültünün bitmesini istiyorum. Обичам музиката и английският език. Müziği ve İngilizceyi severim. Müziği ve İngilizceyi seviyorum. Том остана с Мери, докато линейката пристигна. Tom ambulans gelene kadar Mary ile kaldı. Tom ambulans gelene kadar Mary'nin yanında kaldı. Приятна вечер, Чикаго. İyi akşamlar Şikago. İyi geceler, Chicago. Надяването не е стратегия. Ummak bir strateji değildir. Umut bir strateji değildir. Новините я натъжиха. Haberler onu üzdü. Haberler onu üzdü. Бъди сигурен, че Том ще си е легнал преди 9. Tom'un dokuzdan önce yatmaya gittiğinden emin ol. Tom'un saat 9'dan önce yattığından emin ol. Всъщност, мъжът казва истината. Aslında adam doğru söylüyor. Aslında, adam doğruyu söylüyor. Това е книга. Bu kitap. Bu bir kitap. Обичаш ли ябълки? Elmaları sever misin? Elma sever misin? Том започна да прави изкуствено дишане на Мери. Tom Mary'ye suni teneffüs vermeye başladı. Tom, Mary'ye suni teneffüs yapmaya başladı. Харесва ми да прекарвам време с приятелите си. Arkadaşlarımla vakit geçirmekten hoşlanıyorum. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Почти всяка сутрин отивам да тичам. Neredeyse her sabah koşmaya giderim. Neredeyse her sabah koşuya gidiyorum. Баща ми се обади. Babam aradı. Babam aradı. Имаме нужда от един морков, едно цвекло и броколи. Те трябва да са сурови, а не сготвени. Bir havuç, bir pancar ve bir brokoliye ihtiyacımız var. Onlar çiğ olmalı, pişirilmiş değil. Bize havuç, pancar ve brokoli lazım. Много те обичам. Seni çok seviyorum. Seni çok seviyorum. Някой казвал ли ти е, че имаш красиви очи? Hiç biri sana güzel gözlerin olduğunu söyledi mi? Sana hiç güzel gözlerin olduğunu söyleyen oldu mu? С лявата си ръка държи един черпак. Sol eliyle bir kepçeyi tutuyor. Sol elinde bir kepçe var. Решавам гатанка. Bir bilmece çözüyorum. Bir bilmece çözüyorum. Благодарение на увеселителният парк, създаден миналата година, градът стана популярен. Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu. Geçen seneki lunapark sayesinde şehir popüler oldu. Те няма да могат да намерят хотела. Onlar oteli bulamayacaklar. Oteli bulamazlar. Погледни котката. Kediye bak. Kediye bak. Ябълките са големи. Şu elmalar büyük. Elmalar çok büyük. Ще ти се обадя утре следобед. Yarın öğleden sonra seni arayacağım. Seni yarın öğleden sonra ararım. Том е с предразсъдъци, нали? Tom ön yargılı, değil mi? Tom önyargılı, değil mi? Том помаха с ръка на Мери. Tom Mary'ye arkasından el salladı. Tom Mary'ye el salladı. Том иска да убие Мери. Tom Mary'yi öldürmek istiyor. Tom Mary'i öldürmek istiyor. Процесът е прост. Süreç basit. Bu basit bir süreç. Том и приятелите му вчера боядисаха обора. Tom ve arkadaşları dün ahırı boyadı. Tom ve arkadaşları dün ahırı boyadılar. Не искам да ходя да плувам. Yüzmeye gitmek istemiyorum. Yüzmeye gitmek istemiyorum. Това гатанка ли е? Bu bir bilmece mi? Bu bir bilmece mi? Песните са добре познати сред младите. Şarkıları gençler arasında iyi biliniyor. Gençler arasında şarkılar çok iyi bilinir. Не беше необходимо Том да е тук. Tom'un burada olması gerekmiyordu. Tom'un burada olmasına gerek yoktu. Почесвал ли си си някога гърба с чесало, произведено в Япония? Seç hiç sırtını Japonya'da yapılmış bir sırt kaşıyıcı ile kaşıdın mı? Hiç Japonya'da üretilmiş bir kaşayla sırtını kaşıdın mı? Иска ми се да можех да говоря с всеки един човек в света. Keşke dünyadaki her bireyle konuşabilsem. Keşke dünyadaki herkesle konuşabilseydim. Нека да не преувеличаваме истината. Gerçekleri abartmayalım. Gerçekleri abartmayalım. Обичам сирене. Peyniri seviyorum. Peyniri severim. Как мина изпитът? Sınav nasıl geçti? Sınavın nasıl geçti? Том спомена името ти. Tom senin adından bahsetti. Tom adını söyledi. Том искаше да защити Мери. Tom Mary'yi korumak istiyordu. Tom, Mary'i korumak istedi. Смъртта на два риса. İki vaşak ölümü. İki vaşak öldü. Вместо с Том, исках Мери да излезе с мен. Tom yerine Mary'nin benimle çıkmasını istiyordum. Tom yerine Mary'nin benimle çıkmasını istedim. Не знам. Bilmiyorum. Bilmiyorum. Страхотна си. Sen müthişsin. Harikasın. Като стана дума за Швейцария, ходил ли си някога там през пролетта? İsviçre'den bahsetmişken, hiç ilk baharda oraya gittin mi? İsviçre'den bahsetmişken, baharda hiç oraya gittin mi? Длъжен ли съм да помогна на Том? Tom'a yardım etmek zorunda mıyım? Tom'a yardım etmek zorunda mıyım? Ще ми кажеш ли кое копче да натисна, моля. Hangi düğmeye basacağımı söyler misin lütfen? Hangi düğmeye basacağımı söyler misin lütfen? Няма да можем да направим това. Bunu yapamayacağız. Bunu yapamayız. Това са нашите книги. Bunlar bizim kitaplarımız. Bunlar bizim kitaplarımız. Не. Yok. Hayır. Том вчера ме посети. Tom dün beni ziyaret etti. Tom dün beni ziyaret etti. Това е трудно за обяснение. Bunu açıklamak zor. Açıklaması zor. Това са моите книги. Bunlar benim kitaplarım. Bunlar benim kitaplarım. Том работи в банка. Tom bir bankada çalışır. Tom bankada çalışıyor. Когато видях Том за последен път, той куцаше. Tom'u son kez gördüğümde topallıyordu. Tom'u son gördüğümde topallıyordu. Трябва да се успокоиш малко. Biraz sakinleşmelisin. Biraz sakinleşmen gerek. Ядохме в чичови. Amcamlarda yedik. Amcanda yedik. Той няма по-малко от 100 долара. Onun 100 dolardan az parası yok. 100 dolardan az parası yok. Виждал ли си някога мечка в планината? Sen hiç dağda bir ayı gördün mü? Dağda hiç ayı gördün mü? Колкото и да се опитваш, няма да можеш да направиш това. Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın. Ne kadar denersen dene, bunu yapamazsın. Този кораб не е удобен за пътуване в океана. Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil. Bu gemi okyanusa gitmek için uygun değil. Том не пя песен. Tom şarkı söylemedi. Tom şarkı söylemedi. Ще остана вкъщи и ще гледам телевизия. Burada kalacağım ve TV izleyeceğim. Evde kalıp televizyon izleyeceğim. Отидохме в музея. Biz müzeye gittik. Müzeye gittik. Аз съм бегач. Koşucuyum. Ben bir koşucuyum. Никога няма да знаеш,освен ако не опиташ. Denemedikçe asla bilemeyeceksin. Denemediğin sürece bilemezsin. Да пишеш смс-и докато шофираш е опасно. Araba sürerken mesaj atmak tehlikelidir. Araba kullanırken mesajlaşmak tehlikelidir. Том не може да остане дълго време. Tom uzun süre kalamaz. Tom uzun süre kalamaz. Искам да мога да казвам истинското си име на хората. Gerçek adımı insanlara söyleyebilmek istiyorum. Gerçek adımı insanlara söyleyebilmek istiyorum. Иска ми се сега Том да беше тук на мое място. Keşke şimdi benim yerime Tom burada olsa. Keşke Tom şu an burada olsaydı. Имаше тъмно кестенява коса. Koyu kahverengi saçları vardı. Koyu kahverengi saçları vardı. Иска ми се да мога да говоря френски добре като теб. Keşke senin kadar iyi Fransızca konuşabilsem. Keşke senin gibi Fransızca konuşabilseydim. Том тази седмица няма да може да направи нищо относно проблема. Tom bu hafta sorun hakkında bir şey yapamayacak. Tom bu hafta hiçbir şey yapamayacak. Том никога не би ударил Мери. Tom Mary'ye asla vurmazdı. Tom, Mary'e asla vurmaz. Това е много скъпо. O çok pahalı! Bu çok pahalı. Иска ми се да можех да забравя това. Keşke bunu unutabilsem. Keşke bunu unutabilseydim. Пътуването във времето се смята за невъзможно. Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor. Zaman yolculuğu imkansızdır. Иска ми се да бях учил повече английски език, когато бях по-млад. Keşke gençken daha çok İngilizce çalışsaydım. Keşke gençken daha çok İngilizce öğrenseydim. Том търси ли все още Мери? Tom hâlâ Mary'yi arıyor mu? Tom hala Mary'i arıyor mu? Трябваше да спра. Durdurmak zorunda kaldım. Durmak zorundaydım. Все още мисля за гатанката. Bilmece hakkında hâlâ düşünüyorum. Hala bilmeceyi düşünüyorum. И до днес писмото не успя да стигне до мен. Bugüne kadar mektubun bana ulaşmadı. Bugüne kadar da mektup bana ulaşmadı. Отидоха ли си? Onlar gittiler mi? Gittiler mi? Аз не говоря френски толкова добре, колкото си мислиш. Ben senin sandığın kadar iyi Fransızca konuşmuyorum. Düşündüğün kadar iyi Fransızca konuşamıyorum. Какъв е проблемът ако отида там вместо теб? Senin yerine oraya gitmemde sorun ne? Senin yerine oraya gidersem ne olur? Работата беше свършила, преди да дойда. İş ben gelmeden önce bitmişti. Ben gelmeden iş bitmişti. Изглеждаш удивително. Müthiş görünüyorsun. Harika görünüyorsun. Том можеше да направи това. Tom onu yapabilirdi. Tom bunu yapabilirdi. Напълно естествено. Tamamen doğal. Tamamen doğal. Том обеща да спаси Мери. Tom Mary'yi kurtarmak için söz verdi. Tom, Mary'i kurtaracağına söz verdi. Том има много хубава работа. Tom'un çok iyi bir işi var. Tom'un çok iyi bir işi var. Само бяла хартия е достатъчна. Sadece beyaz kağıt yeterli. Sadece beyaz kağıt yeterli. Иска ми се да не бях давал на Том цигулката на дядо ми. Keşke Tom'a dedemin kemanını vermeseydim. Keşke Tom'a dedemin kemanını vermeseydim. Не мога да остана тук завинаги. Sonsuza dek burada kalamam. Sonsuza kadar burada kalamam. Ще дойдеш ли с нас? Bizimle gidecek misin? Bizimle gelmek ister misin? Ходил ли си някога във Вашингтон, столицата на Съединените Американски Щати? Sen hiç Washington'a gittin mi, Amerika Birleşik Devletlerinin başkenti? Hiç Washington'a gittin mi? Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti. Не знам дали съм могъл да ти кажа досега, но имаш красиви очи. Şimdiye kadar sana söyleyip söylemediğimi bilmiyorum ama güzel gözlerin var. Bunu sana daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama çok güzel gözlerin var. Нанси го извика на парти. Nancy onu bir partiye çağırdı. Nancy onu bir partiye çağırdı. Алпинистът беше гладен колкото вълк. Dağcı bir kurt kadar açtı. Dağcı kurt kadar açtı. Длъжен си/налага се да подадеш оставка. İstifa etmek zorundasın. İstifa etmek zorundasın. Искам да прекарам живота си с теб. Hayatımı seninle geçirmek istiyorum. Hayatımın geri kalanını seninle geçirmek istiyorum. Том не можа да намери никой да му помогне. Tom kendisine yardım edecek birini bulamadı. Tom ona yardım edecek birini bulamadı. Джон е по-интелигентен от Бил. John Bill'den daha zeki. John, Bill'den daha zeki. Том ще бъде вкъщи. Tom evde olabilir. Tom evde olacak. Не може да се справи с трудни ситуации. Zor durumlarla başa çıkamıyor. Zor durumlarla başa çıkamıyor. Том обича приключенията. Tom macerayı sever. Tom maceraya bayılır. Само легни назад. Sadece geri yat. Arkana yaslan. Том се страхува от летене. Tom uçmaktan korkuyor. Tom uçmaktan korkuyor. Том живее съвсем сам в една голяма къща. Tom büyük bir evde tamamen tek başına yaşıyor. Tom büyük bir evde tek başına yaşıyor. Моето мнение е различно от неговото. Benim görüşüm onunkinden farklı. Benim fikrim onunkinden farklı. Днес времето е лошо. Bugün hava kötü. Bugün hava çok kötü. Яденето още не е готово. Yemek henüz hazır değil. Yemek henüz hazır değil. Знаеш ли къде отиде баща ти? Babanın nereye gittiğini biliyor musun? Babanın nereye gittiğini biliyor musun? Няма да имаме нужда от каквато и да е помощ до понеделник. Pazartesi gününe kadar herhangi bir yardıma ihtiyacımız olmayacak. Pazartesiye kadar hiçbir yardıma ihtiyacımız olmayacak. Той напой почвата. O, toprağı suladı. Toprağı suladı. Том не знаеше, че Мари е богата. Tom Mary'nin zengin olduğunu bilmiyordu. Tom, Marie'nin zengin olduğunu bilmiyordu. Желая да чуя мнението Ви. Fikrinizi duymak istiyorum. Fikrinizi duymak istiyorum. Той няма избор. Seçeneği yok. Başka seçeneği yok. Това са много стари книги. Bunlar çok eski kitaplar. Bunlar çok eski kitaplar. Никой няма да знае. Kimse bilmeyecek. Kimse bilmeyecek. Том кога каза че ще дойде? Tom ne zaman geldiğini söyledi? Tom ne zaman geleceğini söyledi? Хубав плат. Güzel bir kumaş. Güzel kumaş. Цял живот чакам това. Bütün ömrüm boyunca bunu bekledim. Hayatım boyunca bunu bekledim. Вместо това, може ли да говорим на френски език? Onun yerine Fransızca konuşabilir miyiz? Onun yerine, Fransızca konuşabilir miyiz? Ще отида, ако ти отидеш. Sen gidersen ben giderim. Sen gidersen ben de giderim. Том работи много. Tom çok çalışır. Tom çok çalışıyor. Каквото и да направите, краят ще е същият. Ne yaparsanız yapın, sonuç aynı. Ne yaparsanız yapın, sonu aynı olacak. Локацията се промени. Konum değişti. Yer değiştirildi. Ти виждал ли си някога Том и Мери заедно в една и съща стая? Sen hiç Tom ve Mary'yi aynı odada birlikte gördün mü? Tom ve Mary'i hiç aynı odada gördün mü? Брашното се прави от пшеница. Un buğdaydan yapılır. Un buğdaydan yapılır. Споменавал ли съм ти някога какво направихме с Том в Бостън? Ben hiç sana Tom ve benim Boston'da ne yaptığımdan bahsettim mi? Tom'la Boston'da ne yaptığımızdan hiç bahsetmiş miydim? Том помогна ли на майка си вчера? Tom dün annesine yardımcı oldu mu? Tom dün annesine yardım etti mi? Не мога да ям сирене. Peynir yiyemem. Peynir yiyemem. Слушал ли си някога Бранденбургските концерти от Йохан Себастиан Бах? Sen hiç Brandenburg Konçertolarını dinledin mi, Johann Sebastian Bach tarafından? Hiç Johann Sebastian Bach'ın Brandenburg konserlerini dinledin mi? Завърших университета. Üniversiteyi bitirdim. Üniversiteden mezun oldum. Баща ми ми каза да не чета книга в леглото. Babam bana yatakta kitap okumamamı söyledi. Babam yatakta kitap okumamamı söyledi. За Том ли ги взе? Bunları Tom için mi aldın? Bunları Tom için mi aldın? Всички приемахме за дадено, че Том може да говори френски. Biz hepimiz Tom'un Fransızca konuşabildiğini sorgusuz sualsiz kabul ettik. Hepimiz Tom'un Fransızca konuşabildiğini düşünüyorduk. В тази компания трябва да можеш да говориш или английски, или испански. Bu şirkette ya İngilizce ya da İspanyolca konuşabilmelisin. Bu şirkette İngilizce ya da İspanyolca konuşabilmen gerekir. Сиренето е жълто. Peynir sarı. Peynir sarı. Никога не съм чел тази книга. O kitabı hiç okumadım. Bu kitabı hiç okumadım. Преди да се сбогуваме, има нещо, което искам да те попитам. Elveda demeden önce, sana sormak istediğim bir şey var. Veda etmeden önce sana sormak istediğim bir şey var. Какво бихме направили вместо това? Onun yerine ne yapardık? Onun yerine biz ne yapardık? Том винаги ще бъде тук. Tom hep burada olacak. Tom her zaman burada olacak. Взимал ли си си някога душ посред нощ? Sen hiç gecenin ortasında duş aldın mı? Hiç gecenin bir yarısı duş aldın mı? Трябва да се подготвя за изпита. Sınava hazırlanmak zorundayım. Sınava hazırlanmam lazım. Обичаш ли рап? Rap sever misin? Rap sever misin? Проверете отново. Tekrar kontrol edin. Tekrar kontrol edin. Чувал ли си за човек на име Том Джаксън? Sen hiç Tom Jackson adında bir adamı duydun mu? Tom Jackson diye birini duydun mu hiç? Тези се продават навсякъде. Bunlar her yerde satılıyor. Bunlar her yerde satılıyor. Том често ни разказва вицове. Tom bize sık sık fıkra anlatır. Tom bize sık sık fıkra anlatır. Колко нощи ще останете? Kaç gece kalacaksınız? Kaç gece kalacaksınız? Мисля, че ще мога да свикна да живея тук. Burada yaşamaya alışabildiğimi düşünüyorum. Sanırım burada yaşamaya alışabilirim. Том предложи стол на Мери. Tom Mary'ye bir sandalye teklif etti. Tom Mary'ye bir sandalye teklif etti. Неговата арогантност няма граници. Onun kibrinin sınırı yok. Onun kibrinin bir sınırı yok. Том може да ни разкаже какво е нужно да се направи. Tom ne yapılması gerektiğini bize söyleyebilir. Tom bize ne yapılması gerektiğini söyleyebilir. Казваш истината. Doğru söylüyorsun. Doğruyu söylüyorsun. Котката избяга. Kedi kaçtı. Kedi kaçtı. Искаш или не искаш да направиш това? Bunu yapmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Bunu yapmak istiyor musun istemiyor musun? Вчера беше горещо. Dün sıcaktı. Dün hava çok sıcaktı. Ядох нещо, за което съжалих. Yemekten pişman olduğum bir şey yedim. Pişman olduğum bir şey yedim. Той/Тя настина. O nezle oldu. Nezle oldu. Никой не слушаше. Hiç kimse dinlemiyordu. Kimse dinlemiyordu. Само няколко души дойдоха навреме. Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi. Sadece birkaç kişi zamanında geldi. Том винаги изглеждаше щастлив. Tom hep mutlu görünüyordu. Tom her zaman mutlu görünüyordu. Вината не е на Том. Tom'un suçu yok. Bu Tom'un suçu değil. Искам да пожелая на майка ми честита нова година. Anneme mutlu yıllar dilemek istiyorum. Anneme mutlu yıllar dilemek istiyorum. Полей растенията. Bitkileri sula. Bitkileri sula. Има много неща, които няма да могат да бъдат свършени до утре, а е нужно. Yarına kadar yapılması gereken yapılamayan bir sürü şey var. Yarına kadar yapılmayacak çok şey var ve yapılması gerekiyor. Том може да запали колата ти. Tom arabanı çalıştırabilir. Tom arabanı çalıştırabilir. Тези, които искат да се включат в клуба, моля да напишат имената си тук. Kulübe katılmak isteyenler lütfen buraya isimlerini yazsın. Klübe katılmak isteyenler, lütfen buraya isimlerini yazsın. Реших да пиша по 20 изречения в Татоеба всеки ден. Her gün Tatoeba'da 20 tane cümle yazmaya karar verdim. Her gün Tatoeba'da 20 cümle yazmaya karar verdim. Ако не пия чай сутрин, не мога да дойда на себе си. Sabahları çay içmezsem kendime gelemiyorum. Sabahları çay içmezsem, kendime gelemiyorum. Аз ще помня тази вечер. Ben bu akşamı hatırlayacağım. Bu geceyi hatırlayacağım. Свещта изгасна от самосебе си. Mum kendiliğinden söndü. Mum kendiliğinden söndü. Том посочи към тавана. Tom tavanı işaret etti. Tom tavanı işaret etti. Това са моите моливи. Bunlar benim kalemlerim. Bunlar benim kalemlerim. Аз съм ученик, а ти? Ben bir öğrenciyim ve sen? Ben öğrenciyim, ya sen? Дъщеря му е развълнувана да ходи с него навсякъде. Kızı onunla her yere gitmeye hevesli. Kızı onunla her yere gitmek için can atıyor. Том готви много хубаво. Tom çok iyi yemek pişirir. Tom çok iyi yemek yapıyor. Том се потеше. Tom terliyordu. Tom terliyordu. Това е въпрос на живот и смърт. Bu bir ölüm kalım meselesi. Bu bir ölüm kalım meselesi. Какво щяхме да правим вместо това? Onun yerine ne yapacaktık? Onun yerine ne yapacaktık? Налага ни се да прекараме нощта в хотел. Geceyi otelde geçirmek zorundayız. Geceyi otelde geçirmek zorundayız. Бебето започна да плаче. Bebek ağlamaya başladı. Bebek ağlamaya başladı. Сигурен съм, че ще можеш да свършиш работата. İşi yapabileceğinden eminim. Bu işi yapabileceğine eminim. И приятелят ми работи в супермаркет. Arkadaşım süpermarkette çalışıyor da.. Erkek arkadaşım da süpermarkette çalışıyor. Ако си посещавал Рим, трябва да си видял Колизеума. Roma'yı ziyaret ettiysen Coliseum'u görmüş olmalısın. Roma'yı ziyaret ettiysen Colosseum'u görmüş olmalısın. Той сподели ли ти някога проблемите, които е изживял? O hiç yaşadığı sorunlar hakkında sana güvendi mi? Yaşadığı sorunları sana hiç anlattı mı? Престани да хленчиш. Sızlanmayı bırak. Sızlanmayı kes. Предпочитам да не говоря за това. Bunun hakkında konuşmamayı tercih ederim. Bu konuda konuşmamayı tercih ederim. Помислял ли си да се самоубиеш? Не, не съм човек, който би сложил край на живота си. "Sen hiç kendini öldürmeyi düşündün mü?" "Hayır ben kendi hayatına son verecek bir kişi değilim." Hayır, ben hayatına son verecek biri değilim. Те се скараха на улицата. Onlar sokakta kavga etti. Sokakta kavga ettiler. Вместо в университет, той влезе в света на бизнеса. Üniversiteye gitme yerine iş dünyasına girdi. Üniversite yerine iş dünyasına girdi. Петък е последният ден от седмицата. Cuma haftanın son günüdür. Cuma haftanın son günü. Заключвал ли си някога вратата на стаята през вечерта? Sen hiç gece odanın kapısını kilitledin mi? Bu gece hiç odanın kapısını kilitledin mi? Рожденото ми място Нагасаки, е красив пристанищен град. Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir. Doğum yerim Nagasaki güzel bir liman şehridir. Някога бъркал ли си си в носа, докато учителят е бил там? Sen hiç öğretmen varken burnunu karıştırdın mı? Öğretmen oradayken burnunu hiç karıştırdın mı? Мисля, че Том може сам да направи това. Sanırım Tom bunu kendisi yapabilmeli. Bence Tom bunu kendi başına yapabilir. Вчера беше седемнадесетият ми рожден ден. Dün onyedinci doğumgünümdü. Dün 17. yaş günümdü. Том натисна копчето. Tom düğmeye bastı. Tom düğmeye bastı. Слушал ли си някога толкова хубава музика? Sen hiç böylesine iyi bir müzik dinledin mi? Hiç bu kadar güzel müzik dinledin mi? Традиционните руски къщи са построени от дърво. Geleneksel Rus evleri ahşaptan inşa edilir. Geleneksel Rus evleri ağaçtan yapılmıştır. Искам да остана в Бостън до понеделник. Pazartesiye kadar Boston'da kalmak istiyorum. Pazartesiye kadar Boston'da kalmak istiyorum. Мисля. Düşünüyorum. Düşünüyorum. Играхме тенис вчера. Biz dün tenis oynadık. Dün tenis oynadık. Сега може и да не си в настроение да чуеш това, но трябва да ти кажа нещо много важно. Şimdi bunu dinlemek için havanda olmayabilirsin ama sana önemli bir şey söylemem gerekiyor. Şu anda bunu dinleyecek durumda olmayabilirsin ama sana söylemem gereken çok önemli bir şey var. Сестра ти спи. Kız kardeşin uyuyor. Kız kardeşin uyuyor. Компютърът е в библиотеката. Bilgisayar kütüphanededir. Bilgisayar kütüphanede. Знам точно как се чувстваш. Ne hissettiğini tam olarak biliyorum. Nasıl hissettiğini çok iyi biliyorum. Името ми е Андреа. Benim adım Andrea. Benim adım Andrea. Той стана жертва на своета собственна амбиция. Kendi hırsının kurbanı oldu. Kendi hırsının kurbanı oldu. Връщайки се към вкъщи, хванах дъжда. Eve dönerken yağmura yakalanmıştım. Eve dönerken yağmura yakalandım. Виждал ли си котка, която може да свири Моцарт? Sen hiç Mozart çalabilen bir kedi gördün mü? Mozart çalabilen bir kedi gördün mü hiç? Том крие нещо от теб. Tom senden bir şey saklıyor. Tom senden bir şey saklıyor. Имал ли си някога симптомите, описани преди малко? Sen hiç az önce tanımlanan belirtileri yaşadın mı? Daha önce tarif edilen semptomları hiç yaşadın mı? Мразя да летя. Uçmaktan nefret ediyorum. Uçmaktan nefret ediyorum. Том трябва да се извини. Tom özür dilemeli. Tom'un özür dilemesi gerek. Много е облачно. Мисля, че ще вали. Çok bulutlu. Sanırım yağmur yağacak. Hava çok bulutlu, sanırım yağmur yağacak. Аз ще чакам само тук, докато Том не дойде. Tom gelene kadar ben sadece burada bekleyeceğim. Tom gelene kadar burada bekleyeceğim. Джон се възползва от слабостта на Бил. John Bill'in zayıflığından istifade etti. John, Bill'in zayıflığından faydalandı. Пекъл ли си се някога под слънцето в пустинята Сахара? Sen hiç Sahara çölü güneşinde güneşlendin mi? Hiç Sahra Çölü'nde güneşin altında piştin mi? Всеки ден е празник. Her gün bayram. Her gün bir kutlamadır. Това е много притеснително. Bu çok endişe verici. Bu çok rahatsız edici. Лейля беше в мазето. Leyla bodrumdaydı. Leyla bodrumdaydı. Том вече не се интересува да вземе колата ти. Tom artık arabanı almakla ilgilenmiyor. Tom artık arabanı almakla ilgilenmiyor. Историята ти щастлив край ли има? Hikayenin mutlu bir sonu mu var? Hikayenin mutlu bir sonu mu var? Том ще бъде тук тази вечер. Tom bu akşam burada olacak. Tom bu gece burada olacak. Аз съм в красива къща. Güzel bir evdeyim. Güzel bir evdeyim. Те ни казаха да изчакаме до 2.30. Onlar bize 2.30'a kadar beklememizi söyledi. Bize 2:30'a kadar beklememizi söylediler. Усмихна ми се. Bana gülümsedi. Bana gülümsedi. В рамките на 3 месеца ще мога да чета, пиша и говоря. Üç ay içinde, okuyabileceğim, yazabileceğim ve konuşabileceğim. Üç ay içinde kitap okuyabilir, yazabilir ve konuşabilirim. Том отказа да помогне на Мери. Tom Mary'ye yardım etmeyi reddetti. Tom, Mary'e yardım etmeyi reddetti. Том беше заедно с мен цяла сутрин. Tom bütün sabah benimle birlikteydi. Tom bütün sabah benimleydi. Кажи на Том, че идвам. Tom'a geldiğimi söyle. Tom'a yolda olduğumu söyle. Бях зает да приготвям вечерята. Yemek hazırlamakla meşguldüm. Yemeği hazırlamakla meşguldüm. Играенето на тенис е здравословно. Tenis oynamak sağlıklıdır. Tenis oynamak sağlıklıdır. Том отива е Бостън следващият месец. Tom gelecek ay Boston'a gidiyor. Tom gelecek ay Boston'a gidiyor. Том не дойде до 2.30. Tom 2.30'a kadar gelmedi. Tom 2:30'a kadar gelmedi. Не...всъщност да. Hayır... yani evet. Hayır...aslında evet. Мисля, че и на двамата ни се иска да бяхме на друго място. Sanırım ikimiz de başka bir yerde olmayı diliyoruz. Sanırım ikimiz de başka bir yerde olmak istiyoruz. Това например е един молив. Mesela, bu bir kalem. Örneğin, bu bir kalem. Преподавам. Öğretiyorum. Öğretmenim. Идва, за да му помогнем. Ona yardım etmemiz için geliyor. Ona yardım etmek için geliyor. Това е Copacabana! Burası Copacabana! Bu Copabana!