En ole syönyt mangoa koskaan aikaisemmin. Daha önce hiç mango yememiştim. Daha önce hiç mango yemedim. En voi sietää kylmyyttä. Soğuğa dayanamıyorum. Soğuktan nefret ederim. Nähdään myöhemmin! Sonra görüşürüz! Sonra görüşürüz! Se on täyttä hepreaa. Anladıysam Arap olayım. Bu tamamen İbranice. En tiedä. Bilmiyorum. Bilmiyorum. Kuinka suuri se on? Ne kadar büyük? Ne kadar büyük? Voit luottaa siihen, että hän on täsmällinen. Onun dakik olmasına güvenebilirsin. Dakik olduğundan emin olabilirsin. Älä heitä helmiä sioille. Domuzların önüne inciler atmayın. İncileri domuzlara atma. Mitään ei ole tehtävissä. Yapılacak bir şey yok. Yapabileceğimiz bir şey yok. Saisinko puhelinnumerosi? Telefon numaranızı alabilir miyim, lütfen? Numaranı alabilir miyim? Haluan vain levätä. Sadece dinlenmek istiyorum. Sadece dinlenmek istiyorum. Sää muuttui paremmaksi. Hava düzeldi. Hava düzeldi. Olisipa Tom pikkuveljeni. Tom keşke küçük erkek kardeşim olsa. Keşke Tom benim küçük kardeşim olsaydı. Kynttilä sammui itsestään kenenkään sitä sammuttamatta. Mum söndürülmek yerine söndü. Mumu kimse kapatmadan kendi kendine söndürdü. Minäkin alan ponnistella meidän kaikkien onnellisuuden eteen. Hepimizin mutluluğu için ben de çabalayayım. Ben de hepimizin mutluluğu için çabalıyorum. Joidenkin mielestä hallituksella on aivan liikaa valtaa. Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor. Bazıları hükümetin çok fazla güce sahip olduğunu düşünüyor. Tiedätkö jotain halpaa hotellia tästä läheltä? Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz? Buralarda ucuz bir otel biliyor musun? Suoritan työtehtäväni niin hyvin kuin kykenen. Görevimi yapabildiğim en iyi şekilde yerine getireceğim. Görevimi elimden geldiğince iyi yerine getireceğim. Hän haluaa uuden hatun. O yeni bir şapka istiyor. Yeni bir şapka istiyor. Rupeaa satamaan. Yağmur yağacak. Limana gidiyoruz. Suojelen sinua vaaralta. Seni tehlikeden koruyacağım. Seni tehlikeden koruyacağım. Se on pelkkä lintu. O sadece bir kuş. Sadece bir kuş. Heillä on hyvät välit naapurien kanssa. Onların komşuları ile iyi ilişkileri var. Komşularla iyi anlaşıyorlar. Hän on todella älykäs, eikö totta? O gerçekten akıllı, değil mi? Çok zeki, değil mi? Paljonko tämä kello maksaa? Bu saatin fiyatı nedir? Bu saat kaça mal oluyor? Tom on sen verran järkevä, ettei hän ala tapella sinun kanssasi. Tom seninle dövüşmeyecek kadar mantıklıdır. Tom seninle kavga etmeyecek kadar akıllı. Hän meni naimisiin erään näyttelijän kanssa. O, bir aktris ile evlendi. Bir aktörle evlendi. Stadionille tulvi baseballin ystäviä. Stadyum beyzbol hayranlarının akınına uğradı. Beyzboldaki arkadaşları stadyuma akın etti. Yleensä pesen astiat. Genellikle bulaşıkları yıkarım. Genelde bulaşıkları yıkarım. Uima-allas on avoinna yleisölle. Yüzme havuzu halka açık. Havuz halka açık. Asuuko hän täällä? O burada yaşıyor mu? Burada mı yaşıyor? En halua kuulla enää enempää selittelyä. Daha fazla özürler işitmek istemiyorum. Daha fazla bahane duymak istemiyorum. Hän vilkaisi meihin. O bize bir bakış fırlattı. Bize baktı. Voimmeko me puhua? Konuşabilir miyiz? Konuşabilir miyiz? Ei tullut mieleenikään, että se olisi näin kaunis. Bu kadar güzel olacağı aklıma gelmezdi. Bu kadar güzel olacağını hiç düşünmemiştim. Heitetään siitä kolikkoa. Yazı tura atalım. Yazı tura atalım. Villipedot elävät metsässä. Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar. Vahşi hayvanlar ormanda yaşar. Ensi vuonna matkustan Havaijille. Gelecek yıl Hawaii'ye gidiyorum. Gelecek yıl Hawaii'ye gideceğim. Tuntuu tosi hienolta. Harika hissediyorum. Kendimi çok iyi hissediyorum. Tom kummasteli, minkä vuoksi Amerikassa niin monet ihmiset ovat kiinnostuneempia baseballista kuin jalkapallosta. Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti. Tom, Amerika'daki insanların futboldan çok beyzbola ilgi duymalarının sebebinin ne olduğunu merak ediyordu. Tämä kello ei toimi. Bu saat çalışmıyor. Bu saat çalışmıyor. Hän tuli kotiin kolmen tunnin päästä. O, eve üç saat sonra geldi. Üç saat sonra eve geldi. Pieni tyttö avasi ikkunan. Küçük kız pencereyi açtı. Küçük bir kız pencereyi açtı. Hänen viimeisin näytelmänsä oli suuri menestys. Son oyunu çok başarılıydı. Son oyunu büyük bir başarıydı. Kaupunki oli täynnä nälkäisiä sotilaita. Şehir aç askerlerle doluydu. Şehir aç askerlerle doluydu. Miksi tuijotat minua? Neden bana bakıyorsun? Neden bana bakıyorsun? Tom valmistautui tenttiin hyvin. Tom sınav için iyi hazırlandı. Tom sınava çok iyi hazırlanıyordu. Ollaanpa rehellisiä! Dürüst olalım! Dürüst olalım! Hän on naimisissa ulkomaalaisen kanssa. O, bir yabancıyla evli. Bir yabancıyla evli. Tämä on haaste. Bu meydan okumadır. Bu bir meydan okuma. Hän on jo aloittanut. O zaten başladı. Başladı bile. Jätän kirjat tänne. Kitapları burada bırakıyorum. Kitapları burada bırakacağım. Hän syö omenaa. O bir elma yiyor. Elma yiyor. Kerrankin hän on oikeassa. O, kırk yılda bir haklı. İlk defa haklı. Nyt tai ei koskaan. Ya şimdi ya da asla. Ya şimdi ya hiç. Hän toi takaisin joitakin matkamuistoja. Birkaç turistik eşyayı geri getirdi. Bazı hatıraları geri getirdi. Näemme ensi viikolla! Haftaya görüşürüz! Haftaya görüşürüz! Hän puhui minulle kuiskaten. O, benimle fısıldayarak konuştu. Benimle fısıldayarak konuştu. Tom on asunut Chicagossa jo vuoden. Tom bir yıl Şikago'da yaşadı. Tom bir yıldır Chicago'da yaşıyor. Tom ei kuulu perheeseen. Tom aile değil. Tom aileden değil. Sinun olisi parasta syödä kaikki, mikä lautasellasi on. Tabağındaki her şeyi yesen iyi olur. Tabağındaki her şeyi yesen iyi olur. Jatka työtäsi. Çalışmaya devam et. İşine devam et. Lyijy antaa helposti periksi. Kurşun kolayca eğilir. Kurşun kolayca teslim olur. Ensi sunnuntaina menemme käymään setämme luona. Önümüzdeki Pazar amcamızı ziyaret edeceğiz. Gelecek pazar amcamızı ziyarete gideceğiz. Näimme, että herra Sato lähti huoneesta. Bay Sato'nun odadan ayrıldığını gördük. Bay Sato'nun odadan çıktığını gördük. Kiitin häntä siitä, mitä hän oli tehnyt. Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim. Yaptıkları için ona teşekkür ettim. Tällä kertaa minä olen oikeassa. Bu sefer ben haklıyım. Bu sefer ben haklıyım. Hän nukkuu kuin vauva. Bebek gibi uyuyor. Bebek gibi uyuyor. Meidän on tehtävä oikein. Doğru şeyi yapmak zorundayız. Doğru olanı yapmalıyız. Älkää turhaan vaivautuko. Lütfen zahmet etmeyin. Zahmet etmeyin. Minkä arvoinen tämä on? Bu ne kadar değer? Bunun değeri ne kadar? Pian sen jälkeen alkoi sataa. Kısa süre sonra yağmur yağmaya başladı. Kısa bir süre sonra yağmur yağmaya başladı. Puhe vaikutti kuulijoihin syvästi. Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi. Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi. Pidä tämä tosiasia mielessäsi. Lütfen bu gerçeği aklında tut. Bu gerçeği aklınızdan çıkarmayın. Tämä on kolmen tähden hotelli. Yö maksaa kolmesataa dollaria. Burası üç yıldızlı bir oteldir; bir gece üç yüz dolardır. Burası üç yıldızlı bir otel. Haluaisitko hieman lisää kastiketta? Biraz daha sos alır mıydınız? Biraz daha sos ister misin? Oppilas loukkasi opettajaa. Öğrenci öğretmene hakaret etti. Bir öğrenci öğretmene hakaret etti. Sinulla ei ole yhtään rahaa. Hiç paran yok. Hiç paran yok. Mihin aikaan saa aamiaista? Kahvaltı ne zaman servis ediliyor? Kahvaltı saat kaçta? Selittäisitkö tuon kaavion minulle? O şemayı bana açıklar mısın ? Şu şemayı bana açıklar mısın? Se on tyhmintä, mitä olen koskaan sanonut. Bu, söylediğim en aptalca şey. Bu hayatımda söylediğim en aptalca şey. Minusta uiminen on hauskaa. Yüzmeyi eğlenceli bulurum. Yüzmeyi eğlenceli buluyorum. Hänellä ei ole varaa ostaa autoa. Onun bir araba alması için yeterli parası yok. Araba alacak parası yok. Älä käännä tätä virkettä! Bu cümleyi çevirmeyin! Bu cümleyi çevirme! Aina kannattaa yrittää. Her zaman denemeye değer. Denemeye değer. Emme ole kotona. Evde değiliz. Evde değiliz. Hän lähti retkelle. O bir geziye çıktı. Bir geziye çıktı. Sulje televisio. Televizyonu kapat. Televizyonu kapat. Oliko hänen tarinansa totta? Onun hikayesi doğru muydu? Hikayesi doğru muydu? Se ei ole sairaala. Burası hastane değil. Orası hastane değil. Olen kuullut, että hän hakee työtä. Onun iş aradığını duyuyorum. Duyduğuma göre iş arıyormuş. Onko tämä sinun paikkasi vai minun? Senin yerin mi yoksa benimki mi? Burası senin mi yoksa benim mi? Et ole kotona. Evde değilsin. Evde değilsin. Ehkä on liian myöhäistä. Belki çok geçtir. Belki de artık çok geç. Tom odotti kolme tuntia. Tom üç saat bekledi. Tom üç saat bekledi. Ei Tomilla ollut kylmä. Tom hiç üşümedi. Tom soğuk değildi. Huomenna pelaamme baseballia. Biz yarın beyzbol oynayacağız. Yarın beyzbol oynayacağız. Felicja katsoo mielellään televisiota. Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır. Felicja televizyon izlemeyi sever. Muutan ensi kuussa. Gelecek ay taşınacağım. Gelecek ay taşınıyorum. Kirjoitan kirjettä. Ben bir mektup yazıyorum. Bir mektup yazıyorum. Hänen puheelleen taputettiin innokkaasti. Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı. Konuşması büyük bir coşkuyla alkışlandı. Tällä hetkellä olen herkässä tilassa. Şu anda hassas bir konumdayım. Şu anda çok hassas bir durumdayım. En pysty menemään eteenpäin. Ben daha ileriye gidemem. Hayatıma devam edemiyorum. New Yorkin kadut ovat todella leveitä. New York'un caddeleri çok geniş. New York sokakları çok geniş. Vihreä pukee Alicea. Yeşil Alice'e yakışır. Yeşil Alice'i giydirir. Kaikki mitä hän sanoi oli totta. Söylediği her şey doğruydu. Söylediği her şey doğruydu. Tänä aamuna olin liikkeellä jo hirveän aikaisin. Bu sabah çok erken kalktım. Bu sabah çok erken yola çıkmıştım. Minun mielestäni hän on oikeassa. Bence o haklı. Bence haklı. Hän lukee mielellään kirjoja. O kitapları okumaktan hoşlanır. Kitap okumayı seviyor. Rakastan sinua. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Hänen nenästään vuotaa verta. Burnu kanıyor. Burnu kanıyor. Cuzco on yksi maailman mielenkiintoisimmista paikoista. Cuzco, dünyada en çok ilgi çeken yerlerden birisi. Cuzco dünyanın en ilginç yerlerinden biri. Pyysin, että äiti toisi hiukan sinua varten. Anneme senin için biraz almasını rica ettim. Annemden senin için biraz getirmesini istedim. Onko aamulla lentoa? Sabah bir uçuş var mı? Sabah uçağınız var mı? Tulijoita ei ollut viittäkymmentä enempää. 50 kişiden fazla gelen olmadı. 50 kişiden fazla gelen yoktu. En osaa lukea ranskaa enkä puhua sitä. Fransızcayı ne okuyabilirim ne de konuşabilirim. Ne Fransızca okuyabiliyorum ne de konuşabiliyorum. Hänen juhlansa olivat tosiaan aika hauskat. Onun partisi gerçekten oldukça eğlenceliydi. Evet, partileri çok eğlenceliydi. Tykkäätkö tästä puutarhasta? Bu bahçeyi sevdiniz mi? Bu bahçeyi seviyor musun? Sinun ei ole pakko mennä kokeeseen. Sınava girmek zorunda değilsin. Sınava girmek zorunda değilsin. Mitä teette tänään? Bugün ne yapacaksın? Bugün ne yapıyorsunuz? Lentokone lehtää kaupungin yllä. Şehrin üzerinde bir uçak uçuyor. Şehrin üzerinde bir uçak var. Tom rakastaa Maryä koko sydämestään. Tom bütün kalbiyle Mary'yi seviyor. Tom, Mary'i tüm kalbiyle seviyor. Jos haluat mennä heidän mukanaan, sinun täytyy pitää kiirettä. Onlarla birlikte gitmek istiyorsan acele etmelisin. Onlarla gitmek istiyorsan acele etmelisin. Tänään on kova tuuli, eikö olekin? Hava güzel rüzgarlı bugün,değil mi? Bugün rüzgar çok sert, değil mi? Huusimme varoittaaksemme kaikkia vaarasta. Biz herkesi tehlikeyle ilgili uyarmak için bağırdık. Herkesi tehlike konusunda uyarmak için çığlık attık. Hän on saattanut nähdä sen. Onu görmüş olabilir. Görmüş olabilir. Voisitko tuoda minulle japanilaisen sanomalehden? Bana bir Japon gazetesi getirir misin? Bana Japon gazetesini getirir misin? Minulla on viisumi. Benim bir vizem var. Vizem var. Minulla ei aina sunnuntaisin ole vapaata. Pazar günleri her zaman boş değilim. Pazar günleri her zaman boş değilim. Älä häiritse Tomia kun hän lukee. Tom okurken ona karışma. Kitap okurken Tom'u rahatsız etme. Olen syntynyt 10. lokakuuta 1972. 10 Ekim 1972'de doğdum. 10 Ekim 1972'de doğdum. Tykkääköhän Tom vielä Marysta. Tom'un hâlâ Mary'yi sevip sevmediğini merak ediyorum. Sence Tom hala Mary'den hoşlanır mı? Kohtasin monia vaikeuksia. Birçok zorluklarla karşılaştım. Bir sürü sorunla karşılaştım. Hän antoi minulle nämä vanhat kolikot. Bana bu eskimiş madeni paraları verdi. Bu eski sikkeleri bana o verdi. Hänen suunnitelmansa on vaarallinen. Onun planı tehlikeli. Planı çok tehlikeli. Millä käärmeellä on pisin myrkkyhammas? Hangi yılan en uzun zehirli dişe sahiptir? Hangi yılanın en uzun zehirli dişi vardır? Se on kahdeksannessa kerroksessa. O sekizinci kattadır. Sekizinci katta. Tom on kotona lähes joka ilta. Tom neredeyse her akşam evdedir. Tom neredeyse her gece evde. Hän menetti työpaikkansa. İşini kaybetti. İşini kaybetti. Mene yläkertaan ja käy nukkumaan. Üst kata çık ve yatmaya git. Yukarı çık ve uyu. En koskaan ajatellut, että lähtisin näin aikaisin kotiin. Eve bu kadar erken gideceğimi asla düşünmedim. Eve bu kadar erken gideceğimi hiç düşünmemiştim. Täällä on hiiri. Kutsu kissa. Burada fare var! Kediyi çağır! Burada bir fare var. Haluatteko, että keitän kahvia? Kahve yapmamı ister misin? Kahve yapmamı ister misiniz? Dustin Moskovitz on juutalainen yrittäjä. Hän on yksi Facebookin perustajista. Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir. Dustin Moskovitz Yahudi bir girişimci ve facebook'un kurucularından biri. Mary ompelee itse kaikki vaatteensa. Mary bütün elbiselerini kendi diker. Mary bütün giysilerini kendisi diker. Hän ei saapunut ennen kahta. İkiye kadar gelmedi. Saat 2'ye kadar gelmedi. Minä muutin. Ben taşındım. Taşındım. Eilen sää oli kylmempi kuin tänään. Dün hava bugünkünden daha soğuktu. Dün hava bugünden daha soğuktu. Vakuutan, etten myöhästy. Geç kalmayacağıma dair sizi temin ederim. Sizi temin ederim, geç kalmayacağım. Tom ei ostanut sitä tavaraa, jonka hinnasta oli tinkinyt. Tom pazarlık ettiği şeyi almadı. Tom, fiyatta indirim yaptığı şeyleri satın almadı. Seisoin kädet puuskassa. Kollarım katlı durdum. Ellerimi çırpınarak duruyordum. Tom osti kameran antaakseen sen Marylle. Tom Mary'ye vermek için bir kamera satın aldı. Tom kamerayı Mary'ye vermek için aldı. Haluan pullon coca colaa. Ben bir şişe coca cola istiyorum. Bir şişe kola istiyorum. Tom meni Japaniin opiskellakseen japania. Tom Japonca eğitimi için Japonya'ya gitti. Tom Japonca öğrenmek için Japonya'ya gitti. Se ei minua yllätä. Beni şaşırtmadı. Bu beni şaşırtmadı. Hän teki sen rahan vuoksi. O, onu para için yaptı. Bunu para için yaptı. Hän on minun ystäväni. O benim arkadaşım. O benim arkadaşım. Kirjoitin hänen nimensä muistiin, jotta en unohtaisi sitä. Unutmamak için onun adını not ettim. Unutmayayım diye adını yazdım. Hän ei saapunut ennen kahta. O, ikiye kadar gelmedi. Saat 2'ye kadar gelmedi. Hän suositteli, että menisin sinne. O, oraya gitmemi tavsiye etti. Oraya gitmem gerektiğini söyledi. Hän ei ole uhri. O kurban değil. O bir kurban değil. Tom haluaa matkustaa Australiaan. Tom Avustralya'ya gitmek istiyor. Tom Avustralya'ya gitmek istiyor. Hän on synnynnäinen taiteilija. O doğuştan bir sanatçı. O doğuştan bir sanatçı. Nousimme linja-autoon täällä. Biz otobüse orada bindik. Otobüse burada bindik. Tämä kirja sopii nuorille lukijoille. Bu kitap genç okurların kapasitesi dahilinde. Bu kitap genç okuyucular için çok uygun. Olen itse muukalainen täällä. Ben kendim burada bir yabancıyım. Burada yabancı olan benim. Talossa kävi kylmä viima. Evde soğuk bir rüzgar esti. Evde soğuk bir hava vardı. Tupakointi on hengenvaarallista. Sigara içmek öldürebilir. Sigara içmek ölümcüldür. Toden totta, kuinka pitkään oikein aiot nukkua? On keskipäivä. Dürüstçe, saat kaça kadar yatmayı planlıyorsun? Zaten öğle oldu. Gerçekten daha ne kadar uyuyacaksın? Hän sanoi ottavansa riskin. Bir riske gireceğini söyledi. Riski göze aldığını söyledi. Viime yönä Tom nukkui kuin tukki. Tom dün gece kütük gibi uyudu. Dün gece Tom kütük gibi uyudu. Kuuntelimme tarkkaavaisesti, jotta yksikään sana ei jäisi kuulematta. Bir tek kelimesini bile kaçırmamak için dikkatlice dinledik. Hiçbir sözün duyulmaması için dikkatle dinledik. Ettekö tiedä, että juusto tehdään maidosta? Peynirin sütten yapıldığını bilmiyor musunuz? Peynirin sütten yapıldığını bilmiyor musunuz? Menimme tanssimaan. Dansa gittik. Dans etmeye gittik. Nukahdin. Uyuyakaldım. Uyuyakalmışım. Minulla ei ole mitään sanottavaa häntä vastaan. Onun aleyhinde söyleyecek bir şeyim yok. Ona karşı söyleyecek bir şeyim yok. Sinun täytyy olla asemalla viimeistään viideltä. En geç saat beşte istasyonda olmalısın. Saat 5'ten önce istasyonda olmalısın. Miten nopeasti Tom puhuukaan. Tom ne kadar hızlı konuşuyor! Tom ne kadar hızlı konuşuyor. Hänen nimensä unohdetaan pian. Onun adı yakında unutulacak. Adı yakında unutulacak. Saatamme koettaa. Deneyebiliriz. Deneyebiliriz. Voikohan joku, joka ei tunne mustaa, puhua valkoisesta? Siyahın ne anlama geldiği hakkında bir fikri olmayan birisi gerçekten de beyaz hakkında söz sahibi olabilir mi? Sence siyahı tanımayan biri beyazdan bahsedebilir mi? He ovat ulkona ostoksilla. Onlar dışarıda alışveriş yapıyorlar. Dışarıda alışveriş yapıyorlar. Menin melko aikaisin teatteriin saadakseni kunnon istumapaikan. İyi bir koltuk almak amacıyla tiyatroya oldukça erken gittim. İyi bir yer bulmak için tiyatroya erken gittim. Anna minulle lasi vettä. Bana bir bardak su ver. Bana bir bardak su ver. Minä vain yksinkertaisesti rakastan sitä. Sadece onu seviyorum. Sadece seviyorum. Hän ajaa joka aamu partansa sähköparranajokoneella. O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur. Her sabah elektrikli tıraş makinesiyle tıraş oluyor. En halua syödä enää. Artık yemek istemiyorum. Artık yemek istemiyorum. Tom loukkasi säärensä ja pystyy tuskin kävelemään. Tom bacağını incitti ve neredeyse yürüyemiyor. Tom bacağını kırdı ve zar zor yürüyebiliyor. Joskus unelmat toteutuvat. Rüyalar bazen gerçek olur. Bazen hayaller gerçek olur. Muutamat lehdet julkaisivat uutisen. Birkaç gazete haberi yayınladı. Birkaç gazete bu haberi yayımladı. Emme ole vielä nähneet häntä. Onu henüz görmedik. Henüz onu görmedik. Hän on köyhien ystävä. O, fakirlerin bir dostudur. Fakirlerin dostudur. Tavallisesti japanilaiset ovat ujoja. Genellikle, Japonlar utangaçtır. Normalde Japonlar utangaçtır. Miksi taivas on sininen? Gökyüzü niçin mavidir? Gökyüzü neden mavi? Olet oikeassa. Menen taksilla. Haklısın. Taksiyle gideceğim. Haklısın, taksiyle gideceğim. Tom ei halua lähteä yksin. Tom tek başına gitmek istemiyor. Tom yalnız gitmek istemiyor. Haluatko tänään syödä sushia? Bu gece suşi yemek ister misin? Bugün suşi yemek ister misin? Tämä on se mies jonka matkalaukun löysin. Bu, valizini bulduğum adam. Bu bavulu bulduğum adam. Hinnat nousivat. Fiyatlar yükseldi. Fiyatlar yükseldi. Mikä on mieliruokanne? Sevdiğiniz yemek hangisi? En sevdiğiniz yemek nedir? Maryn toimisto sijaitsee kaksi mailia hänen kodistaan länteen. Mary'nin ofisi evinin iki mil batısındadır. Mary'nin ofisi evinin iki mil batısında. En ymmärrä tuota sanaa. Bu kelimeyi anlayamadım. Bu kelimeyi anlamıyorum. Älkää koskaan tarttuko sokean käsivarteen. Antakaa hänen tarttua teidän käsivarteenne. Asla kör bir adamın kolunu tutmayınız. O sizinkini tutsun. Kör bir adamın kolunu asla tutmayın, kolunuzu tutmasına izin verin. He hävisivät sodan. Savaşı kaybettiler. Savaşı kaybettiler. Älä odota liian pitkään. Çok fazla bekleme. Çok fazla bekleme. Kaikki rakkaus ja suru sulavat sydämessäni. Tüm sevgi ve hüzün kalbimde erir. Tüm sevgi ve keder yüreğimde eriyor. Haluaisin tulla Picassoksi. Bir Picasso olmak isterim. Picasso olmak istiyorum. Mikä sinun pääaineesi on? Esas branşın nedir? Senin bölümün ne? Voinko lainata tätä sanakirjaa? Sözlüğünü ödünç alabilir miyim? Bu sözlüğü ödünç alabilir miyim? Millaista lakia hän harjoittaa? O ne tür yasayı uyguluyor? Ne tür bir hukuku var? En tiedä. Bilmem. Bilmiyorum. Ilman vettä kuolisimme nopeasti. Su olmazsa kısa zamanda ölürüz. Eğer su olmasaydı, çok çabuk ölürdük. Minulla ei ollut kovin nälkä. Çok aç hissetmiyordum. Pek aç değildim. Olet komea. Yakışıklısın. Çok yakışıklısın. Hän ei pystynyt juoksemaan kovin nopeasti. O, çok hızlı koşamadı. O kadar hızlı koşamıyordu. Et voi syyttää häntä siitä onnettomuudesta. Kaza için onu suçlayamazsın. Kaza için onu suçlayamazsın. Älä enää koskaan tee tälläistä! Bunu bir daha yapmaya kalkma! Bir daha böyle bir şey yapma! Miksi et kirjoita berbereille berberikielellä? Neden Berberilere Berberice yazmıyorsun? Neden Berberice Berberce yazmıyorsun? Älä pelästytä minua tuolla tavalla. Beni öyle korkutma! Beni böyle korkutma. Hyvät sisaret! Kardeşlerim! Kardeşlerim! Hän uskoo minua aina. O, bana her zaman inanır. Bana her zaman inanır. Onpa nätti paikka. Yer güzel. Ne güzel bir yer. En mielelläni ui altaissa. Ben havuzlarda yüzmeyi sevmiyorum. Havuzda yüzmeyi sevmem. Harkitse huolella ehdotustani. Önerimi dikkatlice düşün. Teklifimi dikkatlice düşün. Hän käy mielellään kävelyllä. O yürüyüş yapmayı sever. Yürüyüşe çıkmayı çok sever. Näytät väsyneeltä. Yorgun görünüyorsun. Yorgun görünüyorsun. Hän ei voi auttaa sinua. O size yardımcı olamaz. Sana yardım edemez. Hän kokeili sitä itse. O, onu kendisi denedi. Kendi denedi. Sinun olisi parasta lopettaa tupakointi. Sigarayı içmeyi bıraksan iyi olur. Sigarayı bıraksan iyi olur. Hän jätti tyttärelleen suuren omaisuuden. Kızına büyük bir servet bıraktı. Kızına büyük bir servet bıraktı. Varmista, että juomavesi on puhdasta. Lütfen içme suyunun saf olduğundan emin ol. İçme suyunun temiz olduğundan emin ol. Pankaa se ihan täyteen. Onu tam doldurun. Doldurun. Luokka jaettiin neljään ryhmään. Sınıf dört gruba ayrıldı. Sınıf dört gruba ayrıldı. Tomin pitäisi muistaa tämä paremmin. Tom bunu hatırlamalı. Tom bunu daha iyi hatırlamalı. Jokainen poltettu kirja valaisee maailmaa. Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır. Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır. Lopeta viivyttely ja tee niin kuin sanon. Oyalanmayı bırak da sana ne dediysem onu yap. Oyalanmayı bırak ve dediğimi yap. Hän asuu kerrostaloasunnossa. O, apartmanda yaşıyor. Bir apartmanda yaşıyor. Me pesemme tiskit. Bulaşıkları yıkayacağız. Bulaşıkları yıkayacağız. Harrastan hiihtoa. Hobim kayak yapmaktır. Kayak yapıyorum. Tom toteuttaa käskyjänne. Tom emrinizi uyguluyor. Tom emirlerinizi yerine getiriyor. Hän palasi Euroopasta kotiin vuonna 1941, sinä vuonna alkoi sota. O, 1941'de savaş başladığında Avrupa'dan evine döndü. 1941 ' de Avrupa'dan eve döndü. O yıl savaş başladı. Eilisiltana katselimme televisiota. Dün gece TV izledik. Dün gece televizyon izliyorduk. Unohdatte minut jonain päivänä. Bir gün beni unutacaksınız. Bir gün beni unutacaksınız. Haluaisin nukkua vähän pidempään. Biraz daha uzun uyumak istiyorum. Biraz daha uyumak istiyorum. Pidetään teetauko jossain siellä. Oralarda bir yerde bir çay molası verelim. Orada bir yerde çay molası verelim. Hän kielsi avoimesti minua tulemasta sisään. O, içeri girmemi açıkça reddetti. İçeri girmememi açıkça söyledi. Älä käännä katsettasi minusta pois. Yüzünü benden çevirme. Gözlerini benden ayırma. Suuri määrä ihmisiä vieraili Japanissa. Çok sayıda insan Japonyayı ziyaret etti. Japonya'yı büyük bir kalabalık ziyaret etti. Tiesin, että tässä kävisi näin. Bunun olacağını biliyordum. Bunun olacağını biliyordum. Miksi hän oli sinun autossasi? O neden senin arabandaydı? Neden senin arabandaydı? Jos kellään on mitään kysyttävää, nostakaa oikea kätenne ylös. Eğer herhangi bir sorun varsa sağ elini kaldır. Sorusu olan varsa sağ elini kaldırsın. Hän sopii taatusti hyvin siihen työhön. Onun işe yarayacağı kesindir. Eminim o iş için biçilmiş kaftandır. Hän käänsi päänsä pois. O bakışlarını kaçırdı. Kafasını başka yöne çevirdi. Vanha mies näki kannettavan tietokoneeni ja hymyili. Yaşlı adam dizüstü bilgisayarımı gördü ve bana gülümsedi. Yaşlı adam laptopumu gördü ve gülümsedi. Kaikki, mitä hän sanoi, on totta. Onun bütün söylediği doğrudur. Söylediği her şey doğru. Näimme kaukana tornin. Uzaktaki kuleyi gördük. Çok uzakta bir kule gördük. Jimin lisäksi myös hänen äitinsä ja isänsä ovat sairaina. Sadece Jim değil, annesi ve babası da hasta. Jim'in dışında annesi ve babası da hasta. Hän etsii parhaillaan parempaa työpaikkaa. Daha iyi bir iş arıyor. Şu anda daha iyi bir iş arıyor. Hanukka on juutalainen juhla, jota vietetään joulukuussa. Hanukkah, aralık ayında kutlanan bir Yahudi bayramıdır. Hanukkah, Aralık ayında kutlanan bir Yahudi bayramıdır. Tom palasi kolme tuntia myöhemmin. Tom üç saat sonra geri döndü. Tom üç saat sonra geri döndü. Muutin vasta. Henüz taşındım. Daha yeni taşındım. Päästä hänet sisään. Bırak girsin. Onu içeri al. Meidät ajettiin pois ilman minkäänlaista selitystä. Herhangi bir açıklama yapılmadan kovulduk. Hiçbir açıklama yapmadan bizi kovdular. Se oli todella maukas omena. Şu elma gerçekten lezzetliydi. Çok lezzetli bir elmaydı. Tomilla on kaksi poikaa. Molemmat heistä asuvat Bostonissa. Tom'un iki oğlu var, İkisi de Boston'da yaşıyor. Tom'un iki oğlu var ve ikisi de Boston'da yaşıyor. Haluaisin lähteä sinun kanssasi, mutta olen ihan vararikossa. Seninle gitmek istiyorum fakat meteliksizim. Seninle gitmek isterdim ama meteliksizim. Kenen kirjoja nämä ovat? Bunlar kimin kitapları? Bunlar kimin kitapları? Jos emme saa levätä, emme pysty menemään kauemmas. Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz. Eğer dinlenemezsek, daha uzağa gidemeyiz. Kerään tietoa. Bilgi topluyorum. Bilgi topluyorum. Hän suositteli, että menisin sinne. Oraya gitmemi tavsiye etti. Oraya gitmem gerektiğini söyledi. Mahtaisinko saada käyttää tietokonettasi vähän aikaa? Bilgisayarını bir süre kullanabilip kullanamayacağımı merak ediyordum. Bilgisayarını bir süre kullanabilir miyim? Kotini on mäen päällä. Evim bir tepe üstündedir. Evim tepenin üzerinde. Kerro minulle, millainen teidän suunnitelmanne on. Bana planınızı anlat. Planının ne olduğunu söyle. Kampaaja leikkasi asiakkaan hiukset. Kuaför konuğun saçını kesti. Kuaför bir müşterinin saçını kesmiş. Tämä kirja on uusi. Bu kitap yeni. Bu kitap yeni. Kolme puuta kaatui tuulessa. Üç ağaç rüzgarda eğildi. Rüzgarda üç ağaç devrildi. Hän ei kertonut Johnille onnettomuudesta. O, John'a kazadan bahsetmedi. John'a kazadan bahsetmedi. Teenpä tämän loppuun. Bitireyim. Bunu bitirmeme izin ver. Pidän hänestä kovasti. Ben onu çok seviyorum. Ondan çok hoşlanıyorum. Hän moitti minua laiskuudesta. O, tembel olduğum için beni azarladı. Tembel olduğum için beni suçladı. Saavutimme kaikki tavoitteemme. Biz tüm amaçlarımıza ulaştık. Tüm hedeflerimize ulaştık. Hän vilkaisi lehteä ennen nukkumaan menoa. Yatmadan önce gazeteye göz attı. Yatmadan önce gazeteye baktı. Tom ei saa sormustaan pois sormesta. Tom yüzüğünü parmağından çıkaramıyor. Tom yüzüğünü parmağından çıkaramıyor. Tomin yrityksen työntekijät vaativat lyhyempiä työaikoja. Tom'un şirketindeki işçiler daha kısa çalışma saatleri talep ediyorlar. Tom'un şirketinin çalışanları daha kısa çalışma saatleri istiyor. Ihmiset ovat rauhallisimmillaan ollessaan kotona. İnsanlar en çok evde oldukları zaman rahat eder. İnsanlar evdeyken daha sakin oluyorlar. Älä puutu toisten asioihin. Diğer insanların işlerine karışmayın. Başkalarının işine burnunu sokma. Tiesitkö, että Tom on lähtenyt kotoa? Tom'un evi terk ettiğini biliyor muydun? Tom'un evden ayrıldığını biliyor muydun? Tom tosiaan tietää paljon Marystä. Tom kesinlikle Mary hakkında çok şey bilir. Tom, Mary hakkında çok şey biliyor. Keiko on luokan johtaja. Keiko, sınıf başkanıdır. Keiko sınıfın lideri. Olisinpa nuorempi. Keşke daha genç olsam. Keşke daha genç olsaydım. Meillä on kuusi oppituntia päivässä. Bir günde altı dersimiz var. Günde altı dersimiz var. Olen yrittänyt pitkän aikaa. Uzun zamandır deniyorum. Uzun zamandır deniyorum. Minulla on kysymys. Bir sorum var. Bir sorum var. Tälle alueelle ei saa rakentaa taloja. Evler bu alanda yapılamazlar. Bu bölgeye ev inşa etmek yasaktır. Kun yksi onni hylkää sinut, toinen tulee luoksesi. Pääsin juuri äsken läpi työhönottokokeesta. Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim. Bir şans seni terk ettiğinde, bir başkası sana gelir ve ben de az önce sınavdan geçtim. Tämä kirja on tarkoitettu muuta kieltä kuin Japania äidinkielenään puhuville opiskelijoille. Bu kitap, anadili Japonca olmayan öğrenciler için. Bu kitap İngilizce konuşan öğrenciler için değil, Japonca dilleri için yazılmıştır. Menen kauppaan. Markete gidiyorum. Markete gidiyorum. Lähetin sinulle kirjeen. Sana bir mektup gönderdim. Sana bir mektup gönderdim. Hän on naimisissa, ja hänellä on kaksi lasta. O, iki çocuklu evlidir. Evli ve iki çocuğu var. Älä puhu hölynpölyä. Saçmalama! Saçmalama. Kupari johtaa hyvin sähköä. Bakır elektriği iyi iletir. Bakır iyi elektrik sağlıyor. Tom on rikoksen ainoa todistaja. Tom suçun tek tanığıdır. Bu suçun tek tanığı Tom. Huolehdin isoisästäni. Dedemle ben ilgilenirim. Büyükbabamla ben ilgilenirim. Tulen sinua vastaan asemalle. Seninle istasyonda buluşacağım. Seninle istasyonda buluşurum. Hän itse on hyvä uimari, ja lisäksi hän pelaa myös hyvin tennistä. Kendisi iyi bir yüzücüdür ayrıca güzel de tenis oynar. Kendisi iyi bir yüzücüdür. Ayrıca teniste de çok iyidir. Tom vain yritti ärsyttää Maryä. Tom sadece Mary'i kızdırmaya çalışıyordu. Tom sadece Mary'i kızdırmaya çalışıyordu. Kokeile jotakin toista. Başka bir tane deneyin. Başka birini dene. Mitä selainta käytät? Hangi tarayıcıyı kullanıyorsun? Hangi tarayıcıyı kullanıyorsun? Haluan puhua heidän kaikkien kanssa. Onların hepsiyle konuşmak istiyorum. Hepsiyle konuşmak istiyorum. Mitä on tehtävissä? Ne yapılabilir? Ne yapabiliriz? Odota. Bekle. Bekle. Hänen sanotaan olevan hyvin rikas. Onun çok zengin olduğunu söylerler. Çok zengin olduğunu söylüyorlar. Hän istuutui penkille. O, banka oturdu. Koltuğun üzerine oturdu. Sinä olet rinnallani. Nyt kaikki on hyvin. Yanımdasın; şimdi her şey iyi. Artık her şey yolunda. Viisi vuotta myöhemmin syttyi sota. Savaş beş yıl sonra başladı. Beş yıl sonra savaş çıktı. Kysymyksenne olivat liian suorasukaisia. Sorularınız çok doğrudandı. Sorularınız çok açık oldu. Pianistina hän on paljon minua parempi. Bir piyanist olarak o benden çok daha iyidir. Bir piyanist olarak benden çok daha iyi. Hän näyttää humalaiselta. Sarhoş gibi görünüyor. Sarhoş görünüyor. Toivottavasti tämä istumapaikka ei ole varattu. Bu koltuğun meşgul olmadığını umuyorum. Umarım bu koltuk dolu değildir. Tomilla on kaksi poikaa. Molemmat heistä asuvat Bostonissa. Tom'un iki oğlu var. İkisi de Boston'da yaşıyor. Tom'un iki oğlu var ve ikisi de Boston'da yaşıyor. Asuin Roomassa. Ben Roma'da yaşadım. Roma'da yaşıyordum. Tee läksysi ennen telkkarin katsomista. TV izlemeden önce ev ödevini yap. Televizyon izlemeden önce ödevini yap. Söin tuskin mitään ennen lounasta. Öğle yemeğinden önce neredeyse hiç bir şey yemedim. Öğle yemeğinden önce neredeyse hiçbir şey yememiştim. Hän ei halunnut sotaa. O savaş istemiyordu. Savaş istemiyormuş. En saa tätä ovea auki. Şu kapıyı açamıyorum. Bu kapıyı açamıyorum. Molemmat vanhemmistani ovat kuolleet. Ebeveynlerimin her ikisi de öldü. Ailemden ikisi de öldü. Tom on liian nuori matkustamaan yksin. Tom yalnız seyahat etmek için çok genç. Tom yalnız seyahat etmek için çok genç. Hyvää päivää, mitä haluaisit? İyi günler. Ne istemiştiniz? İyi günler. Ne istersiniz? En kestä tätä kuumuutta. Bu ısıya dayanamam. Bu sıcaklığa dayanamıyorum. Tänään on tosi kylmää. Bugün gerçekten soğuk. Bugün hava çok soğuk. Villipedot elävät metsässä. Yabani hayvanlar ormanda yaşar. Vahşi hayvanlar ormanda yaşar. Koko oppi yhä nopeasti. Koko, hızla öğrenmeye devam etti. Tümü hala hızlı öğreniyordu. Hänellä ei ollut rahaa joten hän ei voinut ostaa ruokaa Onun parası yoktu ve herhangi bir yiyeceği alamıyordu. Parası yoktu, bu yüzden yiyecek bir şey alamıyordu. Opettajan täytyy olla oikeudenmukainen oppilaitaan kohtaan. Bir öğretmen öğrencilerine karşı adil olmalı. Öğretmen öğrencilere karşı adil olmalı. Hän syö yhden omenan. O bir elma yiyor. Bir elma yiyecek. Ensi vuonna työskentelen Osakassa. Gelecek yıl Osaka'da çalışacağım. Gelecek yıl Osaka'da çalışacağım. Lopeta tuollaiset puheet. Böyle söylemeyi bırak! Böyle konuşmayı kes. Joka paikassa näyttää olevan ruuhkaa. Her yer kalabalık görünüyor. Her yerde trafik var gibi. Sinun pitäisi katsoa tämä elokuva kun saat mahdollisuuden. Fırsatını bulduğunda bu filmi izlemelisin. Fırsatın olduğunda bu filmi izlemelisin. Sinun täytyy pitää koirastasi huolta. Köpeğinizin bakımını yapmalısınız. Köpeğine göz kulak olmalısın. Hinnat tippuivat yhtäkkiä. Fiyatları aniden düştü. Fiyatlar aniden düştü. Minun autoni hajosi tielle. Arabam yolda bozuldu. Arabam yolda bozuldu. Haluatko tietää salaisuuteni? Se on yksinkertainen... Sırrımı bilmek ister misin? Çok basit... Sırrımı öğrenmek ister misin? Etsittekö jotain? Bir şey mi arıyorsun? Bir şey mi arıyorsunuz? Hän lähti juuri. Az önce çıktı. Az önce çıktı. Hän opiskeli nuorena ranskaa. O gençken Fransızca öğrendi. Gençliğinde Fransızca okumuş. Budjettileikkaukset tulevat aiheuttamaan erimielisyyksiä ministeriössä. Bütçe kesintileri bölümde bir miktar sürtüşmeye neden olmalı. Bütçe kesintileri bakanlıkta anlaşmazlıklara yol açacak. Häivy talostani! Defol git evimden! Evimden defol! Tunnen todellakin kuuluvani tänne. Gerçekten buraya ait olmadığımı hissediyorum. Gerçekten buraya aitmişim gibi hissediyorum. Viime viikolla tapasin hänen sisarensa. Geçen hafta onun kız kardeşiyle buluştum. Geçen hafta kız kardeşiyle tanıştım. Tervetuloa Japaniin. Japonya'ya hoş geldiniz. Japonya'ya hoş geldiniz. Soitan Teille huomenna. Yarın sabah seni arayacağım. Sizi yarın ararım. Opiskelen arabiaa. Arapça öğreniyorum. Arapça okuyorum. Ken puki paidan nurin päin päälleen. Ken gömleğini ters giymişti. Ken gömleğini ters giymiş. Mikä paikka tämä on? Bu yer nedir? Burası da ne böyle? Olenko valmis? Hazır mıyım? Hazır mıyım? Hän vuokraa huonetta opiskelijalle. O, bir öğrenciye bir oda kiralıyor. Bir öğrenciye oda kiralıyor. Hän tietää, kuka minä olen. Benim kim olduğumu bilir. Kim olduğumu biliyor. Minä rakastan äitiäni. Annemi seviyorum. Annemi seviyorum. Sinun pitäisi viettää enemmän aikaa ulkona ja vähemmän sisällä. Dışarıda daha fazla zaman ve içeride daha az zaman harcamalısın. Dışarıda daha çok vakit geçirmelisin. İçeride daha az vakit geçirmelisin. Tänä iltapäivänä sataa. Öğleden sonra yağmur yağacak. Bu öğleden sonra yağmur yağacak. Vihreä on lempivärini. Yeşil, benim en sevdiğim renktir. Yeşil en sevdiğim renktir. Vuokrasimme asunnon. Daireyi kiraladık. Bir daire kiraladık. Luulen, että joudun miettimään tätä. Sanırım bunu düşünmek zorunda kalacağım. Sanırım bunu düşünmem gerekecek. He syövät terveellisiä ruokia. Sağlıklı yemek yiyorlar. Sağlıklı yiyecekler yiyorlar. Huomenta, Mike. Günaydın Mike Günaydın Mike. Tom halusi, että jättäisin tämän työn. Tom bu işi bırakmamı istedi. Tom bu işi bırakmamı istedi. Sairastuin varmasti flunssaan. Soğuk almış olmalıyım. Grip olmuş olmalıyım. Ravintolassa järjestettiin tervetuliaisjuhlat. Restoranda "Hoş geldin" partisi yapıldı. Restoranda bir hoş geldin partisi vardı. Ei hän mikään pyhimys ole. O, aziz değil. O bir aziz değil. Laittaisitko musiikkia pienemmälle? Müziği kısar mısın? Müziği kısar mısın? Pidän historiasta. Tarihi severim. Tarihi severim. Olin varma siitä, että kukaan ei katsellut. Kimsenin izlemediğinden emin oldum. Kimsenin izlemediğine emindim. Lisa tuntee kaunaa Stania kohtaan. Lisa'nın Stan'a karşı bir kini var. Lisa, Stan'e karşı kin besliyor. Mikään lääke ei paranna tätä sairautta. Hiçbir ilaç bu hastalığı tedavi edemez. Bu hastalığı tedavi edecek hiçbir ilaç yok. Onko sinulla lapsia? Çocuğun var mı? Çocuğun var mı? Oletko syönyt jo illallista? Henüz akşam yemeğini yedin mi? Yemek yedin mi? Voit luottaa häneen. Hän ei tule koskaan pettämään sinua. Ona güvenebilirsin. Seni yarı yolda bırakmaz. Ona güvenebilirsin, seni asla aldatmaz. Näytät hyvältä. İyi görünüyorsun. İyi görünüyorsun. En voinut olla nauramatta hänen vitseilleen. Onun şakalarına gülmemek elimde değildi. Esprilerine gülmekten kendimi tutamadım. He hakkasivat oveen. Onlar kapıya vurdu. Kapıyı yumrukladılar. Kuinka monta kirjainta latinalaisissa aakkosissa on? İngiliz alfabesinde kaç tane harf var? Latin alfabesinde kaç harf var? Kysyin häneltä saiko hän lähettämäni kirjeen. Mektubumu alıp almadığını sordum. Ona gönderdiğim mektubu aldı mı diye sordum. Tämä on lyijykynä. Bu bir kurşun kalemdir. Bu bir kurşun kalem. Kerään omenoita. Elma topluyorum. Elma topluyorum. Se oli vitsi. Şaka yapıyordum. Şaka yapıyorum. Yllätyin kovin. Çok şaşırmıştım. Çok şaşırdım. Keskustelin Tomin kanssa. Tom ile sohbet ettim. Tom'la konuştum. Mikä on suosikkikaskusi? Favori fıkran hangisidir? En sevdiğin kaka hangisi? Hän anoi tuomarilta armoa. Merhamet için hakime yalvardı. Hakime merhamet etmesi için yalvardı. Se ei ole minun syytäni! Benim hatam değil! Benim suçum değil! Häntä syytettiin siitä, että hän oli valehdellut tapahtuneesta. Olay hakkında yalan söylemekle suçlandı. Olanlar hakkında yalan söylemekle suçlandı. Uskon sen. Ona inanıyorum. Eminim öyledir. Missä hän on? O nerede? Nerede o? Hän palasi retkeltä. O bir geziden döndü. Piknikten döndü. Pelkäänpä, etten pysty auttamaan teitä. Korkarım ki size yardımcı olamam. Korkarım size yardım edemem. Ystäviä valitessasi sinun on parasta olla varovainen. Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın. Arkadaş seçerken dikkatli olsan iyi olur. Oletko ehdotuksen puolesta vai sitä vastaan? Önerinin lehinde mi yoksa aleyhinde misin? Kabul ediyor musun, etmiyor musun? Eivät kaikki halua taiteilijoiksi. Herkes sanatçı olmak istemez. Herkes sanatçı olmak istemez. Onni hymyili hänelle. Talih yüzüne güldü. Şans ona gülümsedi. Hän on Englannin kansalainen, mutta asuu Intiassa. O bir İngiliz vatandaşı fakat Hindistan'da yaşıyor. İngiliz vatandaşı ama Hindistan'da yaşıyor. Unohdin. Unuttum. Unutmuşum. Taivaalla voi nähdä tuhansittain tähtiä. Gökyüzünde binlerce yıldız görebiliriz. Gökyüzünde binlerce yıldız görebilirsin. John on samanikäinen kuin veljeni. John erkek kardeşim kadar yaşlı. John ağabeyimle aynı yaşta. Linja-autopysäkki on suhteellisen toimiva. Otobüs durağı oldukça kullanışlı. Otobüs durağı nispeten çalışır durumda. Uskon sensuuriin. Sen ansiosta ansaitsin omaisuuden. Ben sansüre inanıyorum. Onun sayesinde bir servet yaptım. Sansüre inanıyorum ve bu sayede bir servet kazandım. En ymmärrä saksaa. Almancayı anlamıyorum. Almanca bilmiyorum. Nämä ihmiset vihaavat kaikkia ulkomaalaisia. Bu insanlar, bütün yabancılardan nefret ederler. Bu insanlar yabancılardan nefret ediyorlar. Tämä on työpöytäni. Bu benim sıram. Burası benim masam. Tom sanoi haluavansa pelata golfia Maryn kanssa. Tom, Mary ile golf oynamak istediğini söyledi. Tom, Mary ile golf oynamak istediğini söyledi. Isäsi on nyt kaukana. Baban şimdi uzakta. Baban artık çok uzakta. Toimesi olivat vastuuttomia. Hareketlerin sorumsuzdu. Yaptığın şey sorumsuzcaydı. Jos et olisi tehnyt yhteistyötä, en olisi saanut työtä ajoissa valmiiksi. İşbirliğin olmasaydı, işi zamanında bitiremezdim. İşbirliği yapmasaydın işi zamanında bitiremezdim. Taidat tykätä tästä. Hoşuna gidiyor, değil mi? Hoşuna gitti, değil mi? Hän sanoi vain typeriä asioita. Sadece aptalca şeyler söyledi. Sadece aptalca şeyler söyledi. Hän on hullu. O çılgındır. Kafayı yemiş. Sinulla ei voi olla nälkä. Muutama minuutti sitten söit jotain pikaruokaa. Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin. Birkaç dakika önce bir çeşit fast food yiyordun. Lääkäri suositteli, että Tom lopettaisi juomisen. Doktor Tom'a içkiyi bırakmasını tavsiye etti. Doktor, Tom'un içkiyi bırakmasını önerdi. Hänen vaikuttava puheensa oli kuin helmiä sioille. Onun muhteşem konuşması domuzun önündeki inci gibiydi. Çok etkileyici bir konuşması vardı. Domuzlar için inci gibiydi. Meillä on kaksi poikaa. İki oğlumuz var. İki oğlumuz var. Kuulostaa hyvältä! Kulağa hoş geliyor! Kulağa hoş geliyor! On sinun vuorosi tiskata, minä tein sen eilen. Bulaşıkları yıkama sırası sende. Dün ben yıkamıştım. Bulaşıkları yıkama sırası sende. Ben dün yıkadım. Tuo on näennäistiedettä. O sözde bilim. Bu sahte bilim. Apinalle puuhun kiipeäminen on helppoa. Bir maymun için ağaca tırmanmak kolay bir şeydir. Bir maymun için ağaca tırmanmak kolaydır. Minun nimeni on Tom ja olen alkoholisti. Benim adım Tom ve ben bir alkoliğim. Adım Tom ve ben bir alkoliğim. Jim käyttäytyi koko päivän ajan todella oudosti. Jim, tüm gün çok tuhaf davrandı. Jim bütün gün çok garip davranıyordu. Paljonko meillä on aikaa? Ne kadar zamanımız var? Ne kadar zamanımız var? Hän on kirjailija. O bir yazar. O bir yazar. Tom imuroi maton sillä aikaa, kun Mary moppasi keittiön lattian. Mary mutfak zeminini paspaslarken Tom halıyı temizliyordu. Tom, Mary mutfağı paspaslarken halıyı süpürdü. Rakensin uuden talon. Yeni bir ev yaptım. Yeni bir ev yaptım. Tom keräili kahvikuppeja. Tom, kahve fincanlarını topladı. Tom kahve fincanlarını topluyordu. Viisi plus seitsemän tekee kaksitoista. Beş artı yedi, on iki eder. Beş artı yedi 12 eder. Odota meitä. Bizi bekle. Bizi bekle. Hänen tavoitteensa on päästä kokeesta läpi. Onun amacı testi geçmek. Onun amacı sınavı geçmek. Kirjoittaisin hänelle kirjeen, jos vain tietäisin osoitteen. Adresini bilseydim ona yazardım. Adresi bilseydim ona bir mektup yazardım. Tom käyttäytyi, niin kuin hän olisi ollut onnellinen, mutta sisimmässään hän oli surullinen. Tom mutlu gibi davranıyordu fakat derinlerde üzgündü. Tom mutluymuş gibi davranıyordu ama içten içe üzgündü. Tom on varmaan jättänyt sateenvarjonsa Maryn autoon. Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında bırakmış olabilir. Tom şemsiyesini Mary'nin arabasında unutmuş olmalı. Ilman vettä kuolisimme nopeasti. Su olmazsa, kısa sürede ölürüz. Eğer su olmasaydı, çok çabuk ölürdük. En ole lihava! Ben şişman değilim! Ben şişman değilim! Koneemme oli kolmekymmentä minuuttia myöhässä. Uçağımız otuz dakika gecikti. Uçağımız 30 dakika gecikti. Pidän uudesta työstäni. Yeni işimi seviyorum. Yeni işimi seviyorum. Ystävällisesti puhukaa kuuluvalla äänellä. Lütfen yüksek sesle konuşun. Nazikçe yüksek sesle konuşun. Minäpä en pese hiuksiani aamulla. Sabahları saçlarımı şampuanlamam. Yarın sabah saçımı yıkamayacağım. Onko hänellä siskoa, Lucia? Bir kız kardeşin var mı, Lucia? Kız kardeşi var mı Lucia? Kuulitko, että joku soitti ovikelloa? Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu? Birinin zili çaldığını duydun mu? Tom haluaa mennä Australiaan. Tom Avustralya'ya gitmek istiyor. Tom Avustralya'ya gitmek istiyor. Hän on kymmenen lapsen äiti. O on çocuğa sahiptir. On çocuk annesi. Hän sulki oven. O, kapıyı kapattı. Kapıyı kapattı. Tom ja Mary viettivät yhdessä mukavan päivän eläintarhassa. Tom ve Mary hayvanat bahçesinde birlikte keyifli bir gün geçirdi. Tom ve Mary birlikte hayvanat bahçesinde güzel bir gün geçirdiler. En tiedä kuinka paljon tämä moottoripyörä maksaa. Bu motorsikletin ne kadar olduğunu bilmiyorum. Bu motosikletin ne kadara patlayacağını bilmiyorum. Jos olisit lähtenyt kotoa vähän aikaisemmin, olisit ehtinyt ajoissa. Evden biraz daha erken çıksaydın, zamanında olurdun. Evden biraz erken çıksaydın, zamanında yetişebilirdin. Missä musta pukusi on? Siyah takım elbisen nerede? Siyah takım elbisen nerede? Kun heräsin, satoi lunta. Uyandığımda, kar yağıyordu. Uyandığımda kar yağıyordu. Kuulin, että hän on kuollut. Onun öldüğünü duydum. Öldüğünü duydum. Yliopistoelämä on merkityksellistä. Üniversitedeki hayat anlamlıdır. Üniversite hayatı çok anlamlı. Pelkäänpä, että asia ei ole niin. Korkarım ki öyle değil. Korkarım öyle değil. Tämä on minun kirjani. Bu benim kitabım. Bu benim kitabım. Lopetin tupakoinnin. Sigara içmeyi bıraktım. Sigarayı bıraktım. Tähän kysymykseen on vaikeata vastata. Bu soruya cevap vermek zor. Bu soruyu cevaplamak çok zor. Hän meni Lontooseen. O, Londra'ya gitti. Londra'ya gitti. Huomenna hänen täytyy mennä sinne. Yarın oraya gitmek zorunda. Yarın oraya gitmesi gerekiyor. Puhuin hänen kanssaan eilen illalla puhelimessa. Dün gece telefonda onunla konuştum. Dün gece onunla telefonda konuştum. Tavallisesti Tom panee makkarasämpylöihinsä sinappia ja ketsuppia. Tom genellikle sosisli sandviçlerinin üzerine hardal ve ketçap koyar. Tom genelde sosislerine hardal ve ketçap koyar. Muutimme uuteen kotiin viime vuonna. Biz geçen yıl yeni bir eve taşındık. Geçen yıl yeni evimize taşındık. Olen hyvin ujo. Çok çekingenim. Çok utangacımdır. Näkyy selvästi, että hän on sairas. Onun hasta olduğu açıkça görünüyor. Hasta olduğu çok açık. Et tarvitse rahaa. Paraya ihtiyacın yok. Paraya ihtiyacın yok. Minulla on kaksi poikaa. İki tane oğlum var. İki oğlum var. Rakastin elämääni ja rahojani. Hayatımı ve paramı sevdim. Hayatımı ve paramı seviyordum. Onnettomuus johtui siitä, että hän ajoi huolimattomasti. Onun dikkatsiz sürüşü kazaya sebep oldu. Kaza, dikkatsiz araba kullandığı için oldu. Kuinka monta kirjaa olet lukenut? Kaç tane kitap okudun? Kaç kitap okudun? Haluaisin kaksi lippua, kiitos. Ben iki bilet istiyorum, lütfen. İki bilet lütfen. Toistakaa jokainen lause perässäni. Benden sonra her cümleyi tekrar et. Her cümleyi benden sonra tekrar edin. Hänellä on veli ja kaksi siskoa. Bir erkek ve iki kız kardeşi var. Bir kardeşi ve iki kız kardeşi var. Me käytämme syömäpuikkoja haarukan ja veitsen sijasta. Biz bıçak ve çatal yerine yemek çubuklarını kullanırız. Çatal ve bıçak yerine yemek çubukları kullanıyoruz. Hän väittää, ettei tiedä tästä henkilöstä mitään, mutta en usko häntä. O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor fakat ona inanmıyorum. Bu kişi hakkında hiçbir şey bilmediğini iddia ediyor ama ona inanmıyorum. Edison keksi hehkulampun. Edison ampulü icat etti. Edison ampulü icat etti. Hän ei voinut olla surematta hänen vuokseen. Onun için üzülmemek elinde değildi. Onun için üzülmeden duramıyordu. Murskasit nenäni. Burnumu kırdın. Burnumu kırdın. Oliko tässä kaikki? Hepsi bu kadar mı? Hepsi bu kadar mı? Voinko saada numerosi? Numaranı alabilir miyim? Numaranı alabilir miyim? Koira hyppäsi aidan yli puutarhaan. Köpek çitin üzerinden bahçeye atladı. Köpek çitlerden atladı ve bahçeye atladı. En puhu saksaa. Almanca konuşmuyorum. Almanca bilmiyorum. Eläköön Neuvostoliitto! Çok yaşa Sovyetler Birliği! Çok yaşa Sovyetler Birliği! Tänään aikomukseni on puhua urheilun merkityksestä nyky-yhteiskunnassa. Bugün, modern toplumda sporun öneminden bahsetmeyi planlıyorum. Bugünkü amacım modern toplumdaki sporun önemini konuşmak. Joistakuista avioliitto tuntuu pelottavalta. Evlilik bazı insanları korkutur. Bazı insanlar için evlilik korkutucudur. En pysty tekemään mitään. Yapacak bir şeyim yok. Yapabileceğim bir şey yok. Hän on hyvä rugbyn pelaaja. O ragbide iyidir. İyi bir rugby oyuncusu. Tässä on laukkusi. İşte senin çantan. İşte çantan. Tom sanoi katsoneensa joka paikkaan, mutta ei siltikään löytänyt Maryä. Tom neredeyse her yere baktığını söylese bile Mary'yi bulamadı. Tom her yere baktığını ama Mary'i bulamadığını söyledi. Paperi on tosi vähissä. Çok az kağıt kaldı. Çok az kağıt var. Pystymmekö luottamaan Tomiin? Tom'a güvenebilir miyiz? Tom'a güvenebilir miyiz? George on todella puhelias. George oldukça gevezedir. George çok konuşkandır. Lehdet tippuvat syksyllä. Yapraklar sonbaharda dökülür. Sonbaharda yapraklar düşecek. On varmaa, että kullan hinta nousee. Altın fiyatının yükseleceği kesin. Altının fiyatının yükseleceği kesin. Olen tyytyväinen kaikkeen. Her şeyden memnunum. Ben her şeyden memnunum. Voisitko selittää mikä tämä on? Bunun ne olduğunu açıklar mısın? Bunun ne olduğunu açıklayabilir misin? Ihminen on tottumustensa orja. İnsan, alışkanlıklarının kölesidir. İnsan alışkanlıklarının kölesidir. Montako lyijykynää sinulla on? Kaç tane kurşun kalemin var? Kaç tane kalemin var? He ovat meidän vieraitamme. Onlar bizim misafirlerimiz. Onlar bizim misafirlerimiz. Ota joku näistä. Bunlardan birini al. Bunlardan birini al. Olen varma, että hänestä tulee suuri laulaja. Eminim ki ondan büyük bir şarkıcı olacak. Eminim çok iyi bir şarkıcı olacak. Tom on kolme vuotta nuorempi kuin Mary. Tom Mary'den üç yaş daha gençtir. Tom, Mary'den üç yaş küçük. Tämä liima ei tartu muoviin. Bu yapıştırıcı plastiğe yapışmaz. Bu tutkal plastiğe yapışmıyor. Jos menen juhliin, otan muutaman pullon viiniä. Partiye gidersem, birkaç şişe şarap alacağım. Partiye gideceksem birkaç şişe şarap içeceğim. Tom ei ollut näkevinään Maryn varoitusta. Tom Mary'nin uyarısına aldırmadı. Tom, Mary'nin uyarısını görmemiş gibi davrandı. Tämä golfkenttä on avoin vain jäsenille. Bu golf sahası üye olmayanlara açık değildir. Bu golf sahası sadece üyeler için. Kurssi jatkuu kello yhdeksältä. Kurs, dokuzda devam edecek. Ders saat 9'da devam ediyor. John teki kävelyretken pitkin joenrantaa. John nehir boyunca bir yürüyüş yaptı. John nehir kıyısında bir yürüyüş yaptı. Hän meni naimisiin merimiehen kanssa. O bir denizci ile evlendi. Bir denizciyle evlendi. Äitini pitää kovasti teestä. Annem çayı çok sever. Annem çaya bayılır. Voisitteko kopioida tämän raportin? Lütfen bu raporu kopyalar mısınız? Bu raporu kopyalayabilir misiniz? Minulla ei ole varaa ostaa käytettyä autoa. Ben kullanılmış bir araba satın alma gücüne sahip değilim. Kullanılmış araba alacak param yok. Tämä neuvoi häntä olemaan täsmällinen. Onun dakik olması onun tarafından tavsiye edildi. Bu, ona dakik olmasını öğütledi. Heti kun oli saanut palkan, hän tuhlasi sen kaikki. Maaşını aldığı gibi hepsini harcadı. Maaşını alır almaz hepsini harcadı. Kuka maksaa laskun? Hesabı kim ödeyecek? Hesabı kim ödeyecek? Tohtori Bell hoiti potilasta. Dr. Bell hastayı tedavi etti. Dr. Bell hastayı tedavi ediyordu. Kuusikymmenvuotias tätini peri suuren kiinteistön. Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı. 60 yaşındaki teyzeme büyük bir mülk miras kaldı. En pysty asumaan yksin. Tek yaşamaya katlanamam. Yalnız yaşayamıyorum. Tom päätti luopua urbaanista elämästä ja muuttaa maalle. Tom şehir hayatından vazgeçmeye ve kırsalda yaşamaya karar verdi. Tom şehir hayatını bırakıp şehre taşınmaya karar verdi. Minun tehtäväkseni tuli siivota toimisto. Bana ofisi temizleme görevi verildi. Ofisi temizlemek benim görevimdi. Tiedät, että raha ei kasva puussa. Bilirsin, para kolay kazanılmıyor. Para ağaçta yetişmiyor, biliyorsun. Ystäväni sanoi ostaneensa uuden kellon. Arkadaşım, yeni bir saat aldığını söyledi. Arkadaşım yeni bir saat aldığını söyledi. En tiedä, olisiko hän tehnyt sen minun vuokseni. Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum. Bunu benim için yapar mıydı bilmiyorum. Tom muistaa antaneensa matkalaukun avaimen Marylle. Tom valizin anahtarını Mary'ye verdiğini hatırlıyor. Tom bavulun anahtarını Mary'ye verdiğini hatırlıyor. Nuoret menevät mielellään ulkomaille. Gençler yurt dışına gitmekte çok hevesli. Gençler yurtdışına gitmeyi sever. Viime vuoden aikana tapahtui paljon kolareita. Geçen yıl çok fazla araba kazası meydana geldi. Geçen yıl bir sürü kaza oldu. Toby ei osaa kertoa vitsejä. Toby fıkra anlatamaz. Toby şaka yapmayı bilmiyor. Aion ryhtyä kolmanneksi osapuoleksi. Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim. Üçüncü taraf olmayı düşünüyorum. Emme voi tehdä muuta kuin odottaa poliisia. Bütün yapabileceğimiz polislerin gelmesini beklemektir. Polisi beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. En ole vielä lopettanut. Henüz hazır değilim. Daha bitirmedim. Tomilla on loistava ura lääkärinä. Bir tıp doktoru olarak Tom'un parlak bir kariyeri var. Tom'un doktor olarak harika bir kariyeri var. Missä on uloskäynti? Çıkış nerede? Çıkış nerede? Pelkään koiria. Ben köpeklerden korkarım. Köpeklerden korkarım. Onko tämän peuran maito tosiaan hyvää? Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir? Bu geyiğin sütü gerçekten güzel mi? Hän nukkuu kuin pikkuvauva. Bir bebek gibi uyuyor. Bebek gibi uyuyor. Kuka lopettaa? Kim bırakıyor? Kim bırakıyor? En ole hänelle mitään velkaa. Ona bir şey borçlu değilim. Ona hiçbir şey borçlu değilim. Pojan nokkeluus yllätti minut. Çocuğun zekasına şaşırdım. Çocuğun zekası beni şaşırttı. Jälkeenpäin on helppoa näyttää viisaalta. İş işten geçince akıllanmak kolaydır. Daha sonra akıllı görünmek kolaydır. Kuten tunnettua, Tokio on yksi maailman finanssikeskuksista. Tokyo, bildiğiniz gibi,dünyanın finans merkezlerinden biridir. Bildiğiniz gibi Tokyo dünyanın finans merkezlerinden biri. Kahden minuutin kuluttua autostamme loppui bensiini. İki dakika sonra arabamızın benzini bitti. İki dakika sonra benzinimiz bitti. Saanko nähdä ajokorttinne, herra? Sürücü belgenizi görebilir miyim, efendim? Ehliyetinizi görebilir miyim, efendim? Tom oli vain yksi Maryn monista kasvattilapsista. Tom Mary'nin çok sayıda üvey çocuklarından sadece biriydi. Tom, Mary'nin üvey çocuklarından biriydi. Hän yritti puhua meille ranskaa. Bizimle Fransızca konuşmayı denedi. Bizimle Fransızca konuşmaya çalıştı. Ehkä hänestä tulee hyvä opettaja. Belki o iyi bir öğretmen olacak. Belki iyi bir öğretmen olur. Hänen henkensä on vaarassa. Hayatı tehlikede. Hayatı tehlikede. Puhutaan englantia. İngilizce konuşalım. İngilizce konuşalım. Tom ei näe mitään ilman silmälasejaan. Tom gözlüğü olmadan bir şey göremiyor. Tom gözlüksüz bir şey göremez. Osaatko nimetä kaikki puutarhan puut? Bahçedeki bütün ağaçları tanımlayabiliyor musun? Bahçedeki tüm ağaçların isimlerini biliyor musun? Pane kengät jalkaan. Ayakkabılarını giy. Ayakkabılarını giy. Olen varma, että hän jättää työnsä. Onun işini bırakacağından eminim. İşi bırakacağına eminim. Papukaija on kuollut. Papağan öldü. Papağan öldü. Opiskelijat esittivät kysymyksiä yksi toisensa perästä. Öğrenciler birbiri ardına sorular sordu. Öğrenciler birbiri ardına sorular sordular. Indonesia on maailman laajin pelkästään saarille sijoittuva maa. Endonezya dünyada yalnızca adalar üzerinde kurulu olan en büyük ülkedir. Endonezya sadece adalarda yer alan dünyanın en geniş ülkesidir. Tom ei ole varsinainen atleetti. Tom kim, atlet olmak kim! Tom tam bir sporcu değil. Olen autossa. Ben arabadayım. Arabadayım. En aio kiistellä enempää. Tartışmayı bitirdim. Daha fazla tartışmayacağım. Minä rakastan sinua. Seni seviyorum. Seni seviyorum. Kirjoitan kirjettä. Mektup yazıyorum. Bir mektup yazıyorum. Kuulin kummallisen äänen. Ben sıradışı bir ses duydum. Garip bir ses duydum. Hän on varma voitostaan. O kazanacağından emin. Kazanacağından emin. Tom asuu vaimonsa Maryn kanssa yhdessä maatilalla, joka ei ole kovin kaukana Bostonista. Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor. Tom ve karısı Mary Boston'dan çok uzak olmayan bir çiftlikte birlikte yaşıyorlar. Hän vei minut eilen puistoon. Dün beni parka götürdü. Dün beni parka götürdü. Sinä tiedät, millaista se on. Onun nasıl olduğunu biliyorsun. Nasıl olduğunu bilirsin. Hän on omaksunut joustavan asenteen. O değişken bir tutum takındı. Esnek bir tutum geliştirdi. Uusina kengät ovat jäykät. Yeni olduklarında, ayakkabılar serttir. Yeni ayakkabılar çok sert. Panin valot päälle. Işıkları açtım. Işıkları açtım. Hämmästyksekseni hän epäonnistui kokeessa. Benim için sürpriz oldu, o, sınavda başarısız oldu. Sınavda başarısız olmasına şaşırdım. Hän postitti kortin Marylle. Mary'ye bir kart gönderdi. Mary'ye bir kart göndermiş. Jos pidät kiirettä, saavutat hänet. Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin. Acele edersen onu yakalayabilirsin. Kokous pidettiin rehtorin toimistossa. Toplantı okul müdürünün ofisinde gerçekleştirildi. Toplantı müdürün ofisindeydi. Tom palaa puoli kolmen maissa. Tom 2.30 civarında dönecek. Tom saat 2:30'da dönecek. Kiitos! Teşekkürler! Teşekkürler! Voinko jättää tämän kirjan sinulle? Bu kitabı sana bırakabilir miyim? Bu kitabı sana bırakabilir miyim? Milloin me voidaan tavata seuraavan kerran? Birbirimizi tekrar ne zaman görebiliriz ? Seni bir daha ne zaman görebilirim? Mikään ei ole huonosti, joten älä itke. Ağlama. Kötü bir şey yok. Hiçbir şey kötü değil, o yüzden ağlama. En ole koskaan ennen nähnyt sinua tuollaisena. Seni daha önce hiç böyle görmemiştim. Seni daha önce hiç böyle görmemiştim. Tänään minulla on aikaa. Bugün boşum. Bugün vaktim var. Ole kiltti ja soita ennen kuin tulet. Lütfen gelmeden önce ara. Lütfen gelmeden önce beni ara. Tomilla oli hirveä päänsärky. Tom'un berbat bir baş ağrısı vardı. Tom'un korkunç bir baş ağrısı vardı. Näytät hyvin väsyneeltä. Çok yorgun görünüyorsun. Çok yorgun görünüyorsun. Hän vaikuttaa ystävälliseltä. O kibar görünüyor. Arkadaş canlısı birine benziyor. Tiedämme että hän on urhea mies. Biz onu cesur bir adam olarak tanıyoruz. Onun cesur bir adam olduğunu biliyoruz. Se oli kovin pikkuinen. O çok küçüktü. Çok küçüktü. Hän valittaa jatkuvasti. Her zaman şikâyet eder. Sürekli şikayet ediyor. En ole hyvä arvioimaan ihmisiä nopeasti. İnsanları çabucak değerlendirmede iyi değilim. İnsanları bu kadar çabuk değerlendiremem. Tom on tällä hetkellä työttömänä. Tom şimdi işsiz. Tom şu anda işsiz. Seuraamme vain käskyjä. Biz sadece emirleri uyguluyoruz. Sadece emirleri uyguluyoruz. Lumesta minulle tulee mieleen kotiseutuni. Kar bana benim memleketi hatırlatıyor. Kar bana memleketimi hatırlatıyor. Näytti siltä kuin mitään ei olisi tapahtunut. Hiç bir şey olmadığı görünüyordu. Hiçbir şey olmamış gibi görünüyordu. Kirjeen kirjoitti Bill. Mektup Bill tarafından yazıldı. Mektup Bill tarafından yazılmış. Mitä teette tänään? Bugün ne yapıyorsun? Bugün ne yapıyorsunuz? Miksi luet ranskaa? Neden Fransızca çalışıyorsun? Neden Fransızca okuyorsun? Tämä puu on kaikkia muita suurempi. Bu ağaç diğerlerinden daha büyük. Bu ağaç herkesten daha büyük. Ruokimme koiramme kolme kertaa päivässä. Biz köpeğimizi günde üç kez besleriz. Köpeğimizi günde üç kez besliyoruz. Tom katsoo aivan liikaa televisiota. Tom çok fazla televizyon izliyor. Tom çok fazla televizyon izliyor. Haluan ottaa valokuvia. Fotoğraf çekmek istiyorum. Fotoğraf çekmek istiyorum. Hän on vapaa huomenna. Yarın izinli olacak. Yarın boş. Totta puhuakseni, en tykkää hänen tavastaan puhua. Doğruyu söylemek gerekirse, onun konuşma tarzından hoşlanmadım. Dürüst olmak gerekirse, onun konuşma tarzından hoşlanmıyorum. Kun heräsin olin autossa. Uyandığımda arabadaydım. Uyandığımda arabadaydım. Kuka teistä lähtee? Hanginiz gidecek? Hanginiz gidiyor? Jos sataa vettä, olkaa ystävällisiä ja soittakaa minulle. Yağmur yağarsa, lütfen beni arayın. Yağmur yağarsa lütfen beni arayın. Jos hän olisi ollut siellä, olisitko halunnut tulla? O, orada olsaydı, gelmek ister miydin? Eğer orada olsaydı, gelmek ister miydin? Mitä meteliä tämä on? Bu gürültü nedir? Bu gürültü de ne? Lääkäri suositteli, että joisin enemmän maitoa. Doktor daha çok süt içmemi tavsiye etti. Doktor daha fazla süt içmemi önerdi. Mennäänkö kävellen vai autolla? Yürüyelim mi yoksa arabayla mı gidelim? Yürüyerek mi gidelim, arabayla mı? Älä unohda ottaa sateenvarjoa mukaasi. Yanına bir şemsiye almayı unutma. Şemsiye getirmeyi unutma. Olen kotona. Ben evdeyim. Evdeyim. Mistä hedelmästä tykkäät eniten? En sevdiğin meyve nedir? En sevdiğin meyve hangisi? Olet valmis, ilmoita minulle. Hazır olunca bana haber ver. Hazırsın. Bana haber ver. Jään tänne ylihuomiseen asti. Öbür güne kadar burada kalacağım. Yarından sonraki güne kadar burada kalacağım. Mozartin elämä oli hyvin lyhyt. Mozart'ın ömrü çok kısaydı. Mozart'ın hayatı çok kısaydı. Ei tapahtunut mitään. Hiçbir şey olmadı. Hiçbir şey olmadı. Hän joi lasinsa tyhjäksi. O, bardağını boşalttı. İçkisini içmişti. Linnut lentävät usein yhdessä. Kuşlar genellikle birlikte uçar. Kuşlar sık sık birlikte uçarlar. Ymmärrän sinun kieltäsi. Dilini anlıyorum. Dilini anlıyorum. Näyttää siltä, että rahaa ei jäänyt. Hiç para kalmamış gibi görünüyor. Görünüşe göre hiç para kalmamış. Olen käynyt Pariisissa. Paris'te bulundum. Paris'e gittim. Hän menetti omaisuutensa, perheensä ja ystävänsä. Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti. Sahip olduğu her şeyi, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti. Sotilaat oli varustettu aseilla. Askerler silahlarla donatıldı. Askerlerin silahları vardı. Tom kysyi Maryltä, missä tämän koti oli. Tom Mary'ye evinin nerede olduğunu sordu. Tom, Mary'e evinin nerede olduğunu sordu. Vuotta myöhemmin Paul syntyi. Bir yıl sonra, Paul doğdu. Bir yıl sonra Paul doğdu. Italia on hyvin kaunis maa. İtalya çok güzel bir ülke. İtalya çok güzel bir ülke. Olen eksyksissä. Kayboldum. Kayboldum. Sain selville, missä hän asuu. Onun nerede olduğunu öğrendim. Nerede yaşadığını buldum. Ottaisitko vähän teetä? Biraz çay al, ne dersin? Biraz çay ister misin? Se koira on täsmälleen kaksi kertaa niin suuri kuin tämä. O köpek tam olarak bunun iki katı büyüklüğünde. O köpek bunun iki katı büyüklükte. Setäni asui monta vuotta ulkomailla. Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı. Amcam uzun yıllar yurtdışında yaşadı. Hänen rekisterinsä on puhdas viimeisen kymmenen vuoden ajalta. Son on yıldır temiz bir geçmişi var. Son on yıldaki sicili temiz. Tom ei tiennyt, hyväksyäkö vai torjuako Maryn rakkaus. Tom Mary'nin aşkını kabul ya da onu red edip etmeyeceğini bilmiyordu. Tom Mary'nin sevgisini reddedip onaylamayacağını bilmiyordu. Hän sijoitti rahansa osakkeisiin. O, parasını hisse senetlerine yatırdı. Bütün parasını hisse senetlerine yatırmış. Ennen lähtöään Tom halusi puhua Maryn kanssa. Mary ayrılmadan önce Tom onunla konuşmak istedi. Tom gitmeden önce Mary ile konuşmak istedi. Jack selitti minulle, miten auton rengas vaihdetaan. Jack arabanın tekerleğinin nasıl değiştirileceğini bana anlattı. Jack bana arabanın lastiğinin nasıl değiştirildiğini anlattı. Olisin voinut tulla sinua vastaan lentoasemalle. Seni havaalanında karşılayabilirdim. Seni havaalanında karşılayabilirdim. Haluan kannettavan tietokoneen. Ben bir dizüstü bilgisayar istiyorum. Dizüstü bilgisayarı istiyorum. Hän liikuttui kyyneliin. O gözyaşlarına boğuldu. Gözyaşı döktü. Otin viikon vapaata. Ben bir hafta izin aldım. Bir hafta izin aldım. Sepä on yllätys! Sürpriz! Bu ne sürpriz! Meillä on 20 prosentin markkinaosuus. Marketin %20 lik bir hissesine sahibiz. %20 pazar payımız var. Tiedän, mikä on oikein. Neyin doğru olduğunu biliyorum. Neyin doğru olduğunu biliyorum. Yumi puhuu oikein hyvin englantia. Yumi çok iyi İngilizce konuşur. Yumi çok iyi İngilizce konuşuyor.